We got a job to do traducir turco
155 traducción paralela
We got a job to do.
Bir görevimiz var.
We got a job to do!
Yapmamız gereken bir iş var!
Come on. We got a job to do.
Haydi, işimiz var.
Well, I don't want to give nobody a hard time, but I just want everybody to realize the potential is here... and we got a job to do, and I don't want no more excuses.
Kimseyi gücendirmek istemem ama herkesin burada yapacak bir işimiz olduğunun farkında olmasını isterim ve daha fazla bahane istemiyorum.
We got a job to do.
Yapmamız gereken bir iş var.
We're still marines, and we got a job to do.
Hala denizciyiz ve yapacak işimiz var.
We got a job to do.
Yapacak işimiz var.
Besides, we got a job to do.
Ayrıca, yapılacak işler var.
We got a job to do.
Yapacak bir işimiz var.
Come on, guys, we got a job to do.
Hadi çocuklar, yapmamız gereken bir iş var.
We got a job to do here.
Burada bir işimiz var.
Come in, Herc! We got a job to do, remember?
Yapacak işlerimiz var.
Put aside your differences for the time being. We got a job to do.
Şu an için aranızdaki farkları unutun bir işimiz var.
We got a job to do here and if we do it right, it's the last one.
Yapacak işimiz var. Bunu doğru yaparsak son işimiz.
We got a job to do, and we'll do it.
Yapmaya geldiğimiz işi bitirelim.
We got a job to do.
Yapmamız gereken bir işimiz var.
Look, lady, we got a job to do.
Bakın bayan yapmamız gereken bir işimiz var.
We got a little job to do.
Bizim biraz işimiz var.
We was getting ready to do a job back in Iowa... when one of the guys got the shakes.
Iowa'da bir iş için hazırlanıyorduk. Adamlardan biri titremeye başladı.
- We've got a little job to do here.
- Burada küçük bir işimiz var.
We've got to do a first-rate job. I can't take chances.
Birinci sınıf bir görev çıkarmalıyız.
We've got a job to do.
Yapacak işimiz var.
We've still got a job to do here.
Bizim hala burada yapacak işimiz var.
We've got a job to do.
Yapmamız gereken bir iş var.
We've got a job to do.
Yapacak bir işimiz var.
Come on, we've got a job to do. - Finish her off, Mullion.
- Hadi yapacak bir işimiz var
Come on, we've got a job to do.
Hadi, yapacak işlerim var.
We've got a big job to do.
Yapacak büyük bir işimiz var.
War or not, we've still got a job to do :
Hâlâ yapacak bir işimiz var.
We've got a job to do.
Yapmamız gerekenler var.
We've got a job to do
Yapacak işimiz var
We've got a job to do At this hour of voodoo,
Yapacak işimiz var Bu büyülü zamanda,
We've got a job to do, Soldier.
Yapılacak bir işimiz var asker.
If you'd have listened, we could've had a nice little house you could've got a decent job and gone to work the way that other men do.
Eğer dinlemiş olsaydın, küçük ve güzel bir evimiz olabilirdi... sen de düzgün bir iş bulup diğer erkeklerin yaptığı gibi işe gidebilirdin.
We've each got a job to do. You want to do both. That makes complications.
İkimiz de para kazanıyoruz ama siz benimkine de göz koymuşsunuz, bu işleri biraz karıştırıyor gibi.
You guys got a big job to do, we're trying to get where we're going.
Sizin işiniz gücünüz var, bizim de gitmemiz gereken bir yer.
Looks like we got us a job to do.
Görünüşe göre yapılacak çok iş var.
No, you're still getting out tomorrow, and we've got a little job to do.
Hayır, yarın yine dışarı çıkıyorsun, ve yapacak, küçük bir işimiz var.
We've got a job to do first.
Öncelikli işlerimiz var.
Now, we've all got a job to do.
Hepimizin yapması gereken bir iş var.
Kathryn, we've got a job to do, whatever the cost. - Kathryn... if you give a mouse a cookie — - Mr President, I —
Yapmamız gereken bir işimiz var..... ne pahasına olursa olsun.
- We've got a very important job to do!
- Yapacak çok önemli birr işimiz var!
I don't know what the hell's going on around here, but we've got a job to do. - Machine shop.
Burada ne oluyor bilmiyorum ama yapacak bir işimiz var
We got the dopey bastard to do a job for us.
Bu iş için bir sürü pisliğimiz var.
You are not on a Carnival cruise, we've got a job to do.
Tatile çıkmadınız, işimiz var.
We got us a job to do out there.
Yapacak işlerimiz var.
OK, so I got a fare in the back, I got a job to do... but if we don't talk, I feel like I'm only doing half the job. You know, if we don't talk, if I don't talk to him. - Yeah, right...
Dışarıda bir yarış var, ama ben burada olduğum için işimi yarım yapıyorum.
We've got a wee job to do.
Yapacak ufak bir işimiz var.
We got to do a job today.
Bugün bir iş yapmalıyız.
We've got to do a job today.
Bugün bir iş yapmalıyız.
We've got a job to do.
Yapacak çok işimiz var. Tamam!