We got a situation here traducir turco
204 traducción paralela
Chief, we got a situation here that is absolutely incredible.
Şef, şu anda inanılmaz bir durumdayız.
We got a situation here.
Bir sorunumuz var.
We got a situation here that you need to know about.
Bilmen gereken bir durum var.
We got a situation here.
Bir sorun var.
Looks like we got a situation here, huh?
Anlaşılan, burada bir sorunumuz var.
Listen, we got a situation here.
Burada acil bir durum var.
- Well, you see, we got a situation here, now, because
Bak, burada önemli bir sorunumuz var.
Principal Green, we got a situation here.
Müdür Green, bir problemimiz var.
Now, Mr. Parrish... We've got here what you might call a peculiar situation.
Şimdi, Bay Parrish... farklı bir durumla karşı karşıyayız diyebilirsiniz.
Looks like we've got a situation here.
Burada bir durum var gibi.
Yes. We've got a situation up here.
Burada bir sorunumuz var.
We've got a... a situation down here.
Burada bir sorunumuz vardı.
We've got a situation out here.
Burada bir sorunumuz var. İnsanları sakin tut.
We got a minor situation out here!
Tüm kapılar kilitlenmiş.
Johnson, we've got a bad situation out here.
Johnson, burada durumlar kötü.
We got a business situation here. These independents get too big, that comes out of our end.
Bu başıboşlar işlerini büyütürse, sonumuzu getirirler demektir.
Murdock, we've got a situation here.
Murdock, burada önemli bir meselemiz var.
We've got a break situation here.
Kaçak durumu söz konusu.
We've got a bad situation here.
Buralarda durum çok kötü.
Can't you see we've got a situation here?
Burada bir sorun olduğunu göremiyor musun?
We've got a situation out here.
Burada bir sorun var.
General, we've got a hostage situation here in a restaurant on 10th Street.
General, burada bir rehine durumuyla karşı karşıyayız. 10. caddede bir restoranda.
Les, we've got a situation here.
Lester, bir sorunumuz var.
We've got a situation here.
Burada birsorun var.
Hi, Rexman. Hell of a situation we got here.
Merhaba, wrexman, Burda çok iyiyiz.
- We've got a situation here. - Hand it over to the Berlin police.
Berlin polisi oradaysa sorunu onlara devret.
We've got a tricky situation here.
Burada hassas bir durumdayız.
Hey, Dov, we got a major situation here.
Hey, Dov, bir durum var burada.
- We got a situation over here!
- Burada bir sorunumuz var!
Well, we got a special kind of situation here, Frank.
Burada çok özel bir durumla karşı karşıyayız, Frank.
Now, if you look at the situation here what we got here is a roof 75 ° pitch, which is very nice.
Şimdi, buradaki duruma bakarsak sahip olduğumuz bir çatı 75 derecelik eğim, ki oldukça iyi.
Charlie, we got a situation here!
Ne oluyor?
- We got the beginnings of a real situation here.
- Burada gerçek bir şeylerin başlangıcındayız.
We've got a little situation here.
Ufak bir sorun var burada.
We've got a situation here.
Bir sorunumuz var.
Uh, we got us a little situation here.
Küçük bir sorunumuz var.
We've got a situation here, sir.
Burda bir durum var, efendim.
We've got a serious situation here.
Çok ciddi bir durum var.
We've got a situation here at the Ministry of Defense.
Milli Savunma Bakanlığın'da bır sorunumuz var.
Well, we've got a situation here.
Burada bir sorun var.
So we got a little situation here.
Burada bir sorunumuz var.
You know, looks like somebody got us into a real situation here, and I don't know how we're gonna get out of this one.
Biliyor musun? Sorun gerçek bir belaya dönüşmüş görünüyor. Bu beladan nasıl kurtulacağımızı da bilmiyorum.
This is a major thin-ice situation we got here.
Çok hassas bir durumdayız.
We got a little, uh, situation here, Officer.
Ufak bir sorunumuz var Memur Bey.
Well, we've got a little bit of a situation over here.
Burada da küçük bir durum var.
General, we've got a situation here.
General, burada bir durum var.
Well, we've got a little bit of a situation over here.
Burada da bir durum var. - Cevap ver.
Quite a situation we've got here, Tom.
Feci bir durum söz konusu, Tom.
Quite a situation we've got here, Tom, indeed, Diane.
Tam "Feci bir durum söz konusu Tom" luk bir olay, Diane.
Pheebs, when you're done over there, we've got a situation over here too.
Pheebs, Orada işin bittiğinde buraya da bir el atmalısın.
We've got a situation here.
Tamam, pekâlâ. Burada bir olay var.