Wellington traducir turco
532 traducción paralela
MANNING : Back in Wellington, New Zealand, Leonore heads straight for her laboratory.
Wellington, Yeni Zelanda'da Leonore, doğruca laboratuvarına gidiyor.
"... and she might remember what the Duke of Wellington said about sports.
... Wellington Dükü'nün spor hakkındaki sözlerini hatırlayabilir.
" Mr. Craig cites Wellington's observation concerning Waterloo.
Bay Craig, Wellington'ın Waterloo hakkındaki gözlemini alıntılamış.
Mrs. J. Wellington, Junior,
Bayan J. Wellington, Junior,
I wanna see those Wellington babes.
Şu Wellington'lı yavruları görmeliyim.
Wellington said that no matter the shouting before the battles.
Savaşa gitmeden önce bunları söylediğimde böyle davranmalarını isterdim.
Me alegro. Do not remember me. I was assistant when he belonged the staff of Wellington.
Beni hatırlamayacaktır ama Wellington kumandasındayken ben mareşalin yardımcısıydım.
You're not related to the Duke of Wellington?
Dük Wellingtonun nesi oluyorsunuz?
It would've been a black mark against this ship if anything had happened to the Duke of Wellington's sister.
Duk Wellington nun kız kardeşine.
It caused you to risk the life of the Duke of Wellington's sister.
Dük of Wellingtonun kız kardeşinin hayatını riske attın.
The Duke of Wellington has a chance to defeat him and bring victory to England, if we can maintain our naval blockade.
Duke of Wellingtonun kazanmak için bir şansı var... ve biz onları denizden çevirip, önlerini kapatırsak zaferi ingiltereye kazandırırız.
Napoleon's army has already been pushed deep into Spain by the Duke of Wellington.
Napoleon nun ordusu şimdiden ispanya içlerinde geri püskürtüldü. Dük of Wellington tarfından.
For an attack on Wellington and Spain.
Wellington ve iapanyaya saldıracaklar.
November 1942, 11 months after Pearl Harbor our battalion dropped anchor in Wellington Bay.
Kasım 1942, Pearl Harbor'dan 11 ay önce taburumuz Wellington Bay'e demir attı.
At Camp McKay, 30 miles outside of Wellington, we set up for business.
McKay Kampı'na, Wellington'ın 45 kilometre dışına yerleştik.
On Thanksgiving, the whole outfit got three-day passes and we headed for Wellington.
Şükran Günü'nde, tüm takım üç günlük izin aldı ve biz de Wellington'a gittik.
Running off to Wellington proved nothing to the contrary.
Wellington'a taşınması aksini kanıtlamadı.
Christmas Eve 1942 services were held in a warehouse on the Wellington docks.
1942'nin Noel ayini Wellington iskelesindeki bir depoda yapıldı.
Afterwards we boarded the transports known as the Unholy Four and steamed from Wellington Bay full of fight and confident that we would soon be storming a beachhead.
Sonra, Şeytani Dörtlü olarak bilinen gemilere bindik ve Wellington Bay'den uzaklaştık, cesaret ve kıyı çıkarması yapacağımızın inancıyla dolu olarak.
We boarded ship again and sailed for Wellington.
Gemiye tekrar binip Wellington'a yol aldık.
I got myself a hotel room here in Wellington.
Wellington'da bir otel odası tuttum kendime.
You've got orders from the colonel to get to Wellington on the double.
Albay çifte adım Wellington'a gitmeni emretti.
Pray I'll be Wellington
Dua edin Wellington olayım
Yes. Well, I wasjust going to say, when I was at Sandhurst, and when I was at Wellington, too.
Evet, Sandhurst'ta olduğum yıllarda ve yine Wellington'ta olduğum yıllarda ben de sizin gibiydim.
But weren't they teaching the new pronunciation in yourtime at Wellington?
Ama Wellington'ta olduğunuz dönemde yeni telaffuz öğretmemişler miydi?
Which wasn't Wellington, of course.
Tabii Wellington değildi.
- The old wellingtonian colors...
- Eski Wellington renkleri.
Wellington's.
Wellington birliği.
Did you ever get beyond Wellington's?
Hiç Wellington dışına çıktın mı?
- 225 Wellington Street.
- 225 Wellington Caddesi.
This regiment fought with MarIborough in 1704, with wellington against napoleon, and in the Crimea.
Bu alay, 1704'de Marlborough ile, Napolyon'a karşı Wellington'la ve Kırım'da savaştı.
wellington and MarIborough would spin in their graves, Major, what?
Wellington ve Marlborough'nun mezarda kemikleri sızlar Binbaşı, olur mu?
The line went dead, just as I was receiving a message from Wellington.
Tam da Wellington'dan haber gelirken hatlar gitti.
I'll go to Wellington to ask for help.
Ben Wellington'a gidip yardım getireceğim.
No, my dear, there's too much at stake, and I feel it is my duty to go to Wellington.
Hayır tatlım, ortam gergin ve Wellington'a gitmesi gerekenin ben olduğunu hissediyorum.
They think I've gone to Wellington for help.
Benim yardım istemeye Wellington'a gittiğimi sanıyorlar.
I'm sure that Chester will make it to Wellington.
Chester'ın Wellington'a gideceğinden eminim.
I hope Chester gets to Wellington.
Umarım Chester Wellington'a varmıştır.
Last week, my Lady spoke with the Duke of Wellington.
Leydi, geçen hafta Wellington Dükü ile konuşmayı başardı.
You don't have to be the Duke of Wellington to know you don't walk in a straight line.
Tek sıra halinde yürüdüklerini görmen için Wellington Dükü olmana gerek yok.
Wellington.
Wellington.
Wellington?
Wellington?
Why is it always Wellington?
Neden hep Wellington?
Therefore I protest the presence of Wellington...
Bu yüzden Wellington'ın burada bulunmasına karşı çıkıyorum...
Any news of Wellington?
Wellington'dan haber var mı?
I will discuss peace over Wellington's dead body.
Barışı Wellington'un cesedinin üstünde konuşacağım.
The armies of Wellington and Blucher have separated, Sire.
Wellington ve Blucher'ın orduları ayrılmış, majeste.
We'll push Blucher aside and march on to Wellington.
Blucher'ı kenara itip Wellington'ın üstüne yürüyeceğiz.
Wellington's on the run at Quatre Bras.
Wellington Quatre Bras'a kaçıyor.
If Wellington's free to choose his ground, you have lost me everything.
Wellington savaş alanını seçebiliyorsa, kazandığım her şeyi kaybettin demek.
If Wellington runs for the coast, none of us will get home to Berlin.
Wellington sahile kaçarsa, hiçbirimiz Berlin'e dönemeyiz.