Wetlands traducir turco
110 traducción paralela
He filled in the wetlands and ruined it for the birds.
Bataklıkları kuruttu ve kuşlara zarar verdi.
If it lives, the wetlands will survive,
Eğer tutarsa bataklık yok olmaktan kurtulur.
He's in the T onapiya Wetlands.
Şu an Tonapiya bataklığında.
Well, this was all once the T onapiya Wetlands.
Aslında bir zamanlar burası da Tonapiya bataklığıydı.
He teaches science by day, and, I don't know, tries to save the wetlands by night.
Sabahları fen dersi verip akşamları bataklığı kurtarmaya çalışıyor.
Other than Frank, the wetlands mean everything to me.
Anlayacağın Frank ve bataklık benim için her şey demek.
V and I have been in the wetlands collecting samples since dawn.
V ve ben bataklığa gittik. Sabahtan beri numune topluyoruz.
It's a deed to the wetlands in my name.
Bataklığın benim adıma tapusu.
Somebody bought the T onapaya Wetlands in my name.
Birisi Tonapaya bataklığını benim adıma satın almış.
We used to have swamps, only the EPA made us take to calling''em wetlands.
Bataklıklar vardı, EPA onlara ıslak topraklar dememizi istedi.
Factories where there were once useless forests and wetlands.
Bir zamanlar gereksiz ormanlar ve bataklıklar olan yerde fabrikalar var.
I am an environmentalist studying the effect... of waste run of from the neighboring wetlands.
- Ben bir çevreciyim. Çevredeki bataklıklarda kirli atıkların etkilerini araştırıyorum.
As the wetlands fill crocodiles emerge from scattered waterholes where they've been confined during the dry season
Islak alanlar doldukça timsahlar kurak mevsim boyunca kendilerini hapsettikleri dağınık haldeki su çukurlarından ortaya çıkar.
Vast networks of wetlands that have been dry since last season are flooded again
Geçen mevsimden beri kuru ve geniş ıslak alanlar bir kez daha su ile dolar.
No wetlands, no birds, no animals...
Sulak alan yok, kuş yok, hayvan yok...
The property above the wetlands?
Yani sulak alanlardaki arazi?
But in this case, are you familiar with the Balboa wetlands?
Ama bu seferki Balboa Wetlands'i duydun mu?
Yeah, it's the largest coastal wetlands in California.
- Evet, California sahillerindeki en geniş sulaktan.
The wetlands are key to water quality in the county.
Wetlands, ülkenin temel su kaynaklarından biri.
The Balboa Heights are 250 acres of land that sit above said wetlands.
Balboa Tepeleri de, bu bataklıkların üzerinde yer alan 100 hektarlık bir alan.
The ecological risk assessment backs up our claim that the land Caleb Nichol is planning to develop should be considered as wetlands.
Ekolojik tehlike değerlendirmesi de bizim iddiamızı destekliyor. Caleb Nichol'ün inşaat yapmayı düşündüğü alan sulak arazi.
Obviously, the U.S. Fish and Wildlife Services'ecological risk assessment asserts that the land adjacent to the wetlands should be considered wetlands as well.
Birleşik Devletleri Balık ve Doğal Hayat Hizmetlerinin ekolojik tehlike sulak alanların yakınındaki toprakların da sulak alan sayıIması gerekiyor.
Why not include the land adjacent to the land adjacent to the wetlands?
Sulak alanların yakınındaki toprakların yakınındaki toprakları da sulak alan sayın gitsin.
It took the state five years to purchase the Balboa wetlands.
Devletin Balboa Tepeleri'ni satın alması bile 5 yıI sürdü.
I got the photo of the wetlands right here!
Bende, ıslak toprakların bir resmi var. - Nasıl görünüyor?
Uh, some of them environment people... have taken to callin'Ned Barker's pond a wetlands.
Bazı çevreci gruplar Ned Barker'ın gölüne vahşi hayat bataklığı diyor.
Clear-cutting forests, strip-mining mountains, poisoning the atmosphere over-fishing the oceans, polluting the rivers and lakes, destroying wetlands and aquiferes so when nature strikes back, and smashes man in the head and kicks him in the nuts... I enjoy that!
Ormanları kesmek, dağları çıplak bırakmak, atmosferi zehirlemek okyanusda fazla avlanmak, göl ve nehirleri kirletmek, verimli ve sulak arazileri yoketmeks ve doğa buna ne zaman cevap verse, ve insanların kafalarını ezip toplarını tekmelese... ben eğleniyorum!
Yeah, factoring in the soil evidence from the shovel, he's pointing us to a wetlands area in Homestead.
Kürekteki toprak ipucunu da hesaba katarsak adam bizi Homestead'deki bataklı bölgeye yönlendiriyor.
Jersey state trooper finds her body in the wetlands.
Jersey eyalet polisi cesedini bataklık gibi bir yerde bulmuş.
We have lost half of the world's forests, half of the world's wetlands, half of the world's grasslands.
Dünya ormanlarının yarısını, sulak alanlarının yarısını otlaklarının yarısını yitirdik.
I want a man who's not afraid to go in the wetlands and drill.
Kirli şeyler yapmaktan korkmayan bir adamla birlikte olmak istiyorum.
Paid for by Cartoon Frogs For Wetlands Destruction.
Bu reklamın masrafları Bataklık Tahribatı tarafından ödenmiştir.
And as time has passed, deforestation, soil erosion, vanishing wetlands and a whole host of other problems have continued unabated.
Ve zaman geçtikçe, ormansızlaştırma, toprak erozyonu, sulak alanların yok olması ve diğer bütün problemlerin kaynakları azalmadan devam ediyor.
Recent attacks are focused around a small island in Kibira Wetlands, a swamp a few miles to the northeast.
En son saldırılar Kibira Wetlands'teki küçük bir adanın etrafındaki kuzeydoğuya doğru uzanan bataklıklarda yoğunlaşıyor.
It may not have big reefs, but Trinidad's swamps and wetlands are a haven for some animals found on no other Caribbean island.
Büyük resifleri olmayabilir ama Trinidad'ın bataklıkları ve sulak arazileri başka hiçbir Karayip adasında bulunmayan bir hayvan için cennettir.
Demoiselle cranes, wading birds and waterfowl migrate here from all over Asia, drawn to the rivers and wetlands fed by glacial meltwater from nearby mountains.
Telli turnalar ve değişik su kuşları yakındaki dağlarda eriyen suların beslediği nehir ve sulak arazileri izleyerek Asya'dan buraya göç ederler.
Crested ibises need wetlands for feeding, and rice paddies are the perfect place to hunt for eels, frogs and snails.
İbikli turnaların beslenebilmesi için sulak arazilere ihtiyaçları vardır ve çeltik tarlaları da kurbağa, yılan balığı, salyangoz gibi avlar için mükemmel bir ortam sağlar.
Over the last century, China has lost nearly half of its coastal wetlands and most of what remains is managed for the benefit of people, not wildlife.
Geçtiğimiz yüzyıl boyunca Çin, kıyıdaki sulak arazilerinin neredeyse yarısını kaybetti ve geri kalan bölgeler de doğal yaşamın değil insanların yararına kullanılıyor.
Behind the urban sprawl lies a swathe of wetlands which include the Mai Po Nature Reserve.
Şehir merkezinin ötesinde Mai Po doğal yaşam alanını da içeren sulak bir arazi yer alır.
Here is China's first wetlands national park ;
Burası Çin'in ilk dere milli parkıdır.
West Brook Wetlands
Xi Xi Milli Parkı.
An exiled Song Dynasty emperor happened upon these wetlands Like me, he was enchanted
Sürgüne gönderilen Song Hanedanı da aynı benim gibi Xixi'ye aşık olmuş ve tüm hayatı boyunca burada yaşamıştır.
"Rainbow Alligator Saves the Wetlands"?
"Gökkuşağı Timsah Gölleri Kurtarıyor"?
The wetlands.
Bataklıklar
These wetlands are crucial to all life on Earth.
Bu bataklıklar dünyadaki yaşam için çok önemlidir.
These wetlands were always seen as unhealthy expanses, unfit for human habitation.
Bataklıklar her zaman sağlıksız, insan yerleşimine uygun olmayan alanlar olarak görülmüştür.
AND LET INDUSTRY CARVE UP THE WETLANDS THAT PROTECTED NEW ORLEANS FROM STORMS.
Endüstrinin sulak arazileri oymaması gerektiğini söylemişlerdi.
WHEN KATRINA HIT, THE WETLANDS WEREN'T THERE TO DIMINISH ITS FORCE
Katrina vurduğunda, onun kuvvetini azaltacak sulak arazi kalmamıştı.
AS YOU KNOW, THE MAIN REASON NEW ORLEANS WAS SO VULNERABLE TO KATRINA WAS THE DESTRUCTION OF THE WETLANDS.
Bildiğiniz üzere, New Orleans'ın Katrina karşısında bu kadar çaresiz olmasının sebebi, sulak alanların mahvedilmesiydi.
I AM VERY VERY VERY PLEASED TO ANNOUNCE THAT EXXON AND SHELL HAVE AGREED TO FINANCE WETLANDS REBUILDING FROM PART OF THE $ 60 BILLION IN PROFITS THIS YEAR.
Shell ve Exxon'un, bu seneki 60 milyar dolarlık karının bir kısmıyla sulak arazilerin yeniden düzenlenmesini finanse edeceklerini duyurmaktan memnuniyet duyuyorum.
No water, no wetlands.
Sulak alan yok.