Whelmed traducir turco
21 traducción paralela
Well, I am over-fucking-whelmed.
Vallahi ben... acayip etkilendim.
"But I, beneath a rougher sea, and whelmed in deeper gulfs than he..."
"Fakat ben, dalgalı bir deniz altında ve ondan daha derin körfezlerde hapsoldum."
I know you can be overwhelmed, and you can be under whelmed, but can you ever just be "whelmed"?
Birini bozguna uğratabilirsin, birinin hışmına uğrayabilirsin. Peki arasında uğranılacak bir şey yok mu?
He's understandably over whelmed... with what's just occurred here today- - the tragic end of two vicious psychopaths... who attempted to manipulate the news media... for their own greed and egos.
Bugün, burada olup bitenler karşısında anlaşılır bir şekilde şaşkına dönmüştü... Haber basınını kendi hırsları ve bencillikleri için kandırmaya çalışan iki ahlaksız psikopatın trajik sonu.
Well, believe me, I feel plenty whelmed, but, um, not overly.
Bana inan. Oldukça meşgul hissediyorum. Ama aşırı derece değil.
No, Shawn, what I'm saying is those other Lodge members were hardly over whelmed with grief.
Hayır, Shawn, söylemeye çalıştığım şey diğer Loca üyelerinin üzüntüden kahrolduğu..
Because so far, I'm under whelmed.
Çünkü şu ana kadar, pek tatmin olmadım da.
Why isn't anyone ever just whelmed?
Neden kimse sadece etkili olamıyor?
I'm officially whelmed.
Resmen etkilendim.
- That guy is not whelmed, not whelmed at all.
- Adam etkilenmedi hem de hiç etkilenmedi.
- What is it with you and this whelmed thing?
- Etkiyle alıp veremediğin ne senin?
- That guy is not whelmed, not whelmed at all.
Bu adam hiç etkilenmiyor, biraz bile etkilenmiyor.
- What is it with you and this whelmed thing?
Etkiyle derdin ne senin?
I'm whelmed.
Şaşırdım.
Hey, why isn't anyone ever just whelmed?
Neden kimse sadece etkilenmiyor ki?
I know it's hard. But try to stay "whelmed".
Biliyorum bu zor, ama denemelisin.
Everyone, stay "whelmed"!
Herkes geride dursun!
I'm whelmed by all this attention.
Tüm bu ilgiden boğuldum.
Oh, yeah, we're over-friggin-whelmed here. Hey.
Burada boğuluyoruz anasını satayım.
I guess I'm whelmed.
Sanırım boğuldum.
And over the next months, he over whelmed her, took risks doing it.
Sonraki aylarda, Phil risk alarak ona karşı aşırı ilgi gösterdi.