English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / When i was eight years old

When i was eight years old traducir turco

80 traducción paralela
You know? I know because I saw this when I was eight years old.
Biliyorum, çünkü orayı 8 yaşındayken görmüştüm.
I had one when I was eight years old.
Sekiz yaşındayken benim tüfeğim vardı.
My daddy gave me this when I was eight years old.
Sekiz yaşımdayken babam bana vermişti.
I was found wandering around when I was eight years old.
Sekiz yaşımda, ortalıkta dolaşırken bulmuşlar.
I remember when I was eight years old.
Sekiz yaşındaydım.
My mother put me in ballroom classes... when I was eight years old.
- Hayır. Annem ben sekiz yaşımdayken beni balo salonu sınıfına koydu.
I was bit by a cocker spaniel when I was eight years old.
8 yaşındayken bir köpek tarafından ısırılmıştım.
I'm throwing up because when I was eight years old the girl who was supposed to be my best friend told everyone I was a slut.
Kusuyorum çünkü ben sekiz yaşındayken en iyi arkadaşım olması gereken kız herkese benim bir kaltak olduğumu söylüyordu.
When I was eight years old, I asked my father to send me to acting class.
Sekiz yaşındayken... babamdan beni oyunculuk okuluna göndermesini istemiştim.
When I was eight years old, I realized someone had to take pictures of the fish.
8 yaşında iken, birilerinin bu balıkların resmini çekmesi gerektiğinin farkına vardım.
He used to fancy me when I was eight years old... and I didn't even have tits then.
Ben 8 yaşındayken bana kapris yapardı... o zamanlar göğüslerim bile yokdu.
It all started when I was eight years old.
Her şey sekiz yaşımda başladı.
When I was eight years old, I was sick.
Sekiz yaşındayken hastaydım.
My parents got divorced when I was eight years old.
Annem ve babam ben 8 yaşındayken boşandılar.
When I was eight years old, my older sister and a couple of her friends, they dressed me up in a girl scout uniform... you know, the little skirt, panties, lipstick... the whole nine yards.
Bak ben sekiz yaşındayken ablam ve birkaç arkadaşı bana kız izci kıyafeti giydirdiler ve kısa etek, çamaşır, ruj falan sürdüler. Ne varsa işte.
When I was eight years old, I shared a chocolate bar with my dog kiki.
Ben sekiz yaşımdayken köpeğim Kiki ile çikolata paylaşmıştım.
And I made a promise to myself When I was eight years old
Sekiz yaşıma geldiğimde kendime bir söz verdim.
When I was eight years old, I went to a funeral, and it scared the crap out of me.
Ben 8 yaşındayken bir cenazeye gitmiştim ve deli gibi korkmuştum.
When I was eight years old, I showed my penis to a girl with Down syndrome that lived down the street and I've got to walk around, living with that every day.
Ben sekiz yaşımdayken, mahallenin aşağısında yaşayan Down sendromlu bir kıza şeyimi gösterdim sonra da her gün bununla yaşamaya devam ettim.
Sometimes I think back to that Christmas morning when I was eight years old. I wish I had just gotten a Teddy Ruxpin.
Bazen 8 yaşımdaki o Noel gecesini düşünüyorum da keşke bana bir Teddy Ruxpin alsalardı.
Dad died when I was eight years old.
Sekiz yaşımdayken babam öldü.
It's like that time when I was eight years old and I was at the petting zoo and I tried to feed the llama, but instead of taking a little lick, he grabbed my whole arm and pulled it through the fence.
Tıpkı sekiz yaşındayken evcil hayvanat bahçesine gittiğimde, lamayı beslemeye çalışırken, birazcık yalamak yerine kolumu yakalaması ve beni çitin üzerine çıkarması gibi bir şeydi.
When I was eight years old I was playing in the street with my friends.
Sekiz yaşımdayken arkadaşlarımla sokakta oynardık.
- When I was eight years old.
- 8 yaşındaykendi o.
Social services took me from my mother when I was eight years old.
Sosyal Hizmetler beni annemden sekiz yaşımdayken aldı.
When I was eight years old, I legally died for six minutes.
8 yaşındaylen, 6 dakikalığına resmen öldüm.
When I was eight years old, I got my first love letter from a guy named Tony.
8 yaşındayken, Tony adında bir çocuktan ilk aşk mektubumu aldım.
When I was eight years old...
Sekiz yaşındayken...
I lost my father when I was eight years old.
Babamı sekiz yaşındayken kaybettim.
That's good. I shot a gun when I was eight- - I mean, ten years old.
- Güzel. - 8 yaşındayken silah kullanmıştım. 10 yaşındayken.
I was only eight years old, when I saw him.
Onu gördüğümde yalnızca sekiz yaşındaydım.
I was eight years old when it started.
Bu şeyler başladığında, sekiz yaşımdaydım.
When I was about eight years old watching the sunset, I asked Dad, "What's that bright star over there?"
Sekiz yaşındaydım. Babama güneş batarken "O parlak yıldız nedir?" dedim.
I was eight years old when my father discovered that corpse. My whole life, I thought he was as crazy as everybody else did... crazy to believe.
Babam o cesedi bulduğunda 8 yaşındaydım hayatım boyu Onun deli olduğunu düşündüm, herkes gibi.
I WAS EIGHT YEARS OLD WHEN I DID THAT COMMERCIAL.
O reklamda oynadığımda sekiz yaşındaydım.
I remember when he was about eight years old and we were in the garden with a telescope.
Hatırlıyorum da Stephen daha 8 yaşındayken beraber teleskoba bakmak için bahçeye gitmiştik
I was eight years old when we made a model plane together.
Birlikte maket uçak yaptığımızda 8 yaşındaydım.
You know, she saw Johnny Depp in "Platoon" when she was eight years old and she said, "Dad, that's the guy to watch."
"Müfreze"'de Johnny Depp'i gördüğünde "Baba, bu adam ünlü olacak." demişti. Daha sekiz yaşındayken.
You know, I had to stop playing with Charlie when he was eight years old.
Charlie'yle oynamayı, o sekiz yaşındayken bırakmıştım.
I did some background checking on Doug, and when he was eight years old, his father was murdered, and he witnessed it.
Doug'ın geçmişini biraz araştırdım. Sekiz yaşındayken, babasının öldürülmesine tanık olmuş.
I was a championship swimmer when I was eight and under, 15 years old.
8 yaş-altında yüzme şampiyonluğum var.
I was eight years old when my father, in the huge forest of West Papua,... discovered a previously unknown tribe.
Ben sekiz yaşındaydım, babam Batı Papua'nın dev ormanında, daha önce hiç bilinmeyen bir kabileyi keşfettiği zaman.
When Lizette was like 10 years old, I used to think " Another eight years and look out, guys.
Lizette 10 yaşındayken düşünürdüm ki...,... " Sekiz yıl sonra dikkat edin, beyler!
I met Stevie when he was eight years old and I said, " Here's another little youngster who's far beyond his age, talent-wise,
Stevie'yle tanıştığımda sekiz yaşındaydı. " Yaşının çok ötesinde, yetenekli, yetişkinlere ait şarkıları
When I was about eight years old she murdered three people.
Sekiz yaşındayken üç insanı öldürdü.
I was only eight years old when it attacked me boat.
Kayığıma saldırdığında sadece sekiz yaşındaydım.
I was eight years old when I performed here for the first time.
Burada ilk sahneye çıktığımda 8 yaşındaydım.
I gave him his first job when he was eight years old.
Sekiz yaşındayken ona, ilk işini ben vermiştim.
Derek Wills and Tom Levitt cast me my first musical off-Broadway when I was just eight years old.
Derek Wills ve Tom Levitt, ben sekiz yaşındayken Broadway'de ilk müzikalimde oynamam için rol verdiler.
You know I was eight years old when I saw him perform The Nutcracker?
Onu Fındıkkıran'da izlediğimde sekiz yaşımda olduğumu biliyor muydun?
My father packed me off to boarding school when I was just eight years old.
Babam daha sekiz yaşındayken beni yatılı okula gönderdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]