When we get in there traducir turco
140 traducción paralela
What am I supposed to say when we get in there?
Oraya gittiğimizde ne demeliyim?
When we get in there, let me do the talking.
İçeri girince bırak da ben konuşayım.
Look, here's the deal. When we get in there, don't be a complete Potzer, like last night.
İçeri girdiğimizde dün akşamki gibi ahmaklık etme.
Listen, when we get in there, just stand back.
Dinle, içeri girince geride dur. - Gözlemle.
WHEN WE GET IN THERE...
Oraya gittiğimizde...
When we get in there, you stay a couple steps behind me.
Oraya girdiğimizde iki adım arkamda dur.
When we get in there, don't say shit unless he talks to you, OK?
Oraya girdiğimiz zaman, o seninle konuşmadan hiç bir bok söyleme, tamammı?
When we get in there, you don't say anything.
Oraya girdiğimizde ağzını açmayacaksın.
When we get in there, right...
Oraya gittiğimizde...
I realize that this is just horribly cluttered. When we get in there, we're gonna go for a much cleaner look.
Şu an çok kalabalık göründüğünü biliyorum ama oraya girdiğimizde... çok daha sade bir hale sokacağız.
When we get in there, you and Ishmael here... you'll have to hear me a whole lot better.
İçeri girince, sen ve İşmeyil beni daha iyi dinlemek zorundasınız.
- I mean... is there any press when we get in there? - Already taken care of.
- Yani içerde basın var mı?
But I'm warning you, and you, Jean La Cour... member of the City Counsel, and all of you... if we get us another dose of yellow fever like we had back in'30... when there wasn't enough men alive to bury the dead... there just isn't going to be any town to run a railroad into.
Seni, belediye meclis üyesi Jean La Cour seni ve hepinizi uyarıyorum eğer 1930'larda ölüleri gömecek adam bulunamadığı zamanlardaki gibi.. ... yine bir "sarı humma" vakası yaşarsak içine demiryolu yapacak kasaba da olmayacak.
We might have fallen asleep in the movie and not waked up... but the best one I can think of is that Papa had better be asleep when we get there.
Sinemada uyuyakalıp, uyanamadığımızı falan da söyleyebiliriz ama aklıma gelen en iyi şey eve döndüğümüzde babamın uyuyor olmasıdır.
I'M GONNA DRIVE TO MY HOME IN WOODLAND H I LLS. WHEN WE GET THERE, YOU CAN HAVE YOUR CAR BACK.
Bu ucuz numaralarla parayı ödemekten yırtacağını sanıyorsan...
When I was a boy, Son, there was always two kinds of girls. Us boys, we'd never even mention them in the same breath but every now and then one of us boys would sneak off with a girl and we'd get a little steam out of our system.
Erkeklerle aramızda bundan söz etmezdik ama herkes bazı kızlarla sadece yatılacağını bilirdi.
When we get there, we dig up the money, providing there is money and if we do find it, we share it amongst us in a simple manner.
Sonra da toprağı kazıp parayı bulmayı ve çıkan parayı da eşit olarak bölüşmeyi öneriyorum.
You'll pay me your share at the fort when we get there in a week.
Ban borcunu bir hafta sonra kaleye vardığımızda ödeyeceksin.
When we get there, I wanna drive her in.
Oraya vardığımızda onu şehre ben sokmak istiyorum.
When we get back, they'll be right there, right in the palm of my hand.
Döndüğümüzde burada olacaklar, tam avucumun içinde.
We'd like to have them cars in Aintry when we get there.
Aintry'ye vardığımızda arabaların orada olmasını istiyoruz.
You remember the day when we were in the vault and I kept saying if somebody got locked in, there'd be no way to get out?
Mahzende bulunduğumuz günü anımsarsın, sürekli, biri burada kilitli kalırsa, dışarı çıkması mümkün değil, deyip durdum.
We gotta get so excited, when we're there we have only one thought in mind.
Ne kadarda heyecanlanırdık, oradayken kafamızda tek bir düşünce vardı.
And when we get there, you're going to get a little lesson in not telling the truth.
Ve eve vardığımızda yalan söylediğin için sana küçük bir ders vermek gerekiyor.
Do you know there is nothing more bewildering than when you get a letter from a loony who says, "That marvelous week we spent in Venice."
En saçması da, delinin birinin "Venedik'te geçirdiğimiz harika hafta." diye mektup yazmasıydı.
Sometimes when you take a picture... you get these white spots in there... so we make them go away.
Bazen resmi çektiğinde üstünde beyaz noktacıklar oluşabilir, biz de onları yok ediyoruz.
But when we get there, can we just change places In case we see anybody we know?
Fakat oraya vardığımızda biri bizi görmeden önce yerlerimizi değiştirebilir miyiz?
Maybe, but when we get to Alvarez's hacienda there's gonna be two targets!
Belki, ancak Alvarez'in çiftliğine vardığımızda 2 tane hedefimiz olabilir!
When I get there, we feed in the code and download. Understand?
Ben oradayken şifreyi besleriz ve indirme yapılır.
When we get into the bank, there are loading docks in the secured delivery area.
Bankaya girdiğimizde güvenli teslimat alanında yükleme rampları bulunur.
I want a tight ship. I want them all shaved and in clean clothes when we get there.
Vardığımızda herkesin temiz olmasını istiyorum.
So I was in my small aeroplane and the guy is there and we have refreshments when we get above the clouds.
Neyse, ben küçük uçağımdaydım ve pilot da oradaydı. Bulutların üstüne çıktıktan sonra yiyecek, içecekler gelmişti.
And on the hottest day in summer, when we get there in February when all the rabbits are gone we " re gonna cut off their water.
Su çitin dışında olacak. Ve suya ulaşmak için çitin üzerinden geçmek zorunda kalacaklar.
I could get a job, or, better still, if I got a place in Rome, and then when we're there, we could be there, and when we're here, we could be here.
İş bulurum ya da daha iyisi Roma'da bir yere yerleşirsem, oraya gidince orada kalırız buraya gelince de buradaki evimizde.
When you're in the M.R.I., there's a microphone if you get claustrophobia. I suggest you don't do that because we have to start over from the beginning.
Sen aileye "girdiğinden" beri, aldığımız şeylere inanamıyorum.
I offered to get on at the cannery to help out when we were in town but Papa says there's too much trash working there.
Kasabadayken para kazanmak için fabrikada çalışmayı önerdim. Ama babam orada bir sürü serseri olduğunu söyledi.
When we try to run the same computer programs out there that we did in the terrestrial planet zone, we don't get planets forming.
Dünyasal gezegen alanında işlettiğimiz aynı bilgisayar programlarını orada işletmeye çalıştığımızda gezegenlerin oluşumunu elde edemiyoruz.
So, I ran to the Colbys'to get some help... but... when we returned, there was Mary in the meadow, talking with Katie O'Clare.
Yardım çağırmak üzere Colby'e koştum... ama... geri döndüğümde Mary çayırda Katie O'Clare ile sohbet ediyordu.
Can we hook up in Seattle when I get there?
Seattle'a geldiğimizde buluşabilir miyiz?
When we get there, we'll get to play the game Eric designed.
Oraya gittiğimizde Eric'in tasarladığı oyunu oynayacağız.
I need to know if they're going to be dead when we get there in the morning.
Onları sabah aldığımızda ölecekler mi bilmek istiyorum.
"Ooh, everybody get in the van." No. We gotta figure out the where, the when, the how to get him out of there.
Herkes minibüse binsin onları nerede ne zaman ve nasıl dışarı çıkaracağımızı anlamamız lazım.
- When we get there, will we get in?
İçeri girecek miyiz? - Tabi ki.
When we get there, you better empty your guns in them.
Oraya varınca silahlarınızı üzerlerine boşaltın.
We'll all chip in and buy the third ticket when we get there.
Hepimiz ortağız, üçüncü bileti oraya vardığımızda alırız.
Because I'm just- - There's an intimacy that you get when it's just a few people in the room, and I'm just wondering if that's gonna get lost, if we're gonna go back to sort of, like,
Çünkü, odada az kişi varsa bir samimiyet oluyor. Merak ettiğim, bu kaybolur mu, yine birbirimizle mücadeleye girer miyiz, üstünlük kurmaya çalışır mıyız...
When we get there, you gonna come in and see the kids?
Oraya vardığımızda içeri girip çocukları görecek misin?
But there are things that have to be said when we investigate a murder or I'll get in trouble.
Fakat bir cinayet soruşturmasında....... söylenmesi zorunlu şeyler vardır. Yoksa başım derde girer.
Listen. When you get me in there, you've gotta get ahold of the controls, because if he does anything sudden, we don't have enough room, to pull out of it.
İçeri girdiğinde hemen kontrollerin başına geç, ani bir şey yaparsa, uçağı kaldırmaya zaman kalmayabilir.
No, Bill won't be in charge when we get there, I will.
Hayır, oraya gittiğimde, yetkili kişi Bill olmayacak, ben olacağım.
You can walk us in and direct us when we get there.
Oraya vardığımızda bize yol gösterirsiniz.