Whiplash traducir turco
216 traducción paralela
I won't stand still for one of your phoney whiplash cases!
Willie, burada durup senin gaz vermelerini dinleyemem.
Whiplash?
Gaz vermek mi?
- You know... Whiplash Willie.
- Kırbaç Willie.
Whiplash Willie turning philanthropist.
Kırbaç Willie bir anda hayırsevere dönüştü.
Whiplash propelled us into a time warp.
Bu ani darbe bizi zaman tüneline soktu. Geriye doğru.
My computations indicate that if we fly toward the sun, seek out its magnetism, then pull away at full power, the whiplash will propel us into another time warp.
Benim hesaplarıma göre güneşe doğru uçup onun çekim gücüne girerek tam güçle hızla geri gittiğimizde, şiddetli Warp gücü bizi tekrar başka zaman tüneline götürür.
All I can say about the way she handles a boat, you certainly know when she's docked - whiplash.
Botu kullanışına diyeceğim şu iskeleye yanaştığını kesinlikle anlıyorsun-kırbaç gibi.
- You got a whiplash, probably.
- Muhtemelen travma geçirdiniz.
- It sure looks like you got whiplash, all right. - Oh, it's - - it's, uh- -
Gerçekten boynunuzu incitmiş gibi görünüyorsunuz!
- You got the whiplash, all right. - Oh, that's okay.
- Boynunuzu incitmişsiniz gerçekten.
- Whiplash.
- Kırbaç.
- Aye, Whiplash.
- Evet, Kırbaç.
Whiplash.
Kırbaç.
One's a whiplash, one's a divorce, and the other one has something to do with amnesia.
Bir tane araba kazasında sakatlanma, bir tane boşanma. Bir tane de amnezi var.
I could fall and get whiplash or a broken neck. You know, those are serious injuries.
Düşüp, travma geçirebilir veya boynumu kırıp, ciddi bir şekilde yaralanabilirdim.
And every setback has always been a whiplash... driving us onward with more determination than before.
Ve her yenilgi kamçı etkisi yaratarak daha kararlı bir şekilde ilerlememize vesile olmuştur.
You'll give me a whiplash lookin'up at you.
Sana bakarken boynum tutulacak.
Some people just yell whiplash if you just wave at them.
Bazı insanlara yanlışlıkla çarptığında bile ortalığı ayağa kaldırıyorlar.
Whiplash, asphyxiation.
Dövme, boğma.
I think I got whiplash!
Beyin sarsıntısı geçirdim!
Well, based on all the whiplash you were inflicting back there, I wondered if you had to be licensed for carrying concealed weapons.
Az önce sebep olduğun boyun incinmelerini görünce, gizli silah taşıma ruhsatın vardır diye düşündüm.
I threw myself on the ground and screamed, "Whiplash."
Bilgisayarlar ve kadınlar.
Oh, let me answer that, Your Honour. You see, it's sex whiplash.
Ben cevaplayayım, Sayın Yargıç Seks nedenli boyun incinmesi.
I'm trying to follow orders, Lieu, and I'm gettin'whiplash.
Emirleri uygulamaya çalışıyorum, kırbaçlanıyorum.
Whiplash.
Beyin sarsıntısı.
Or Horta who did such fabulous things, those great whiplash effects.
Veya Horta, o da enfes seyler yapti insani kamçilayan...
Snidely Whiplash, unhand that now.
Snidely Kamçı, atınıza eliniz değmesin.
Snidely Whiplash, unhand that horse.
Snidely Kamçı, atınıza eliniz değmesin.
And then Marsha called, and she asked me to cruise down with her,'cause she had to pick up her settlement check from the whiplash accident.
Marsha onunla yolculuk etmemi söylemişti. O kazada onun hesabını kapattım.
It's whiplash.
Omurga incinmesi.
Home of the Whiplash!
Sarsıcı duyguların mekanı!
The doctor says i s whiplash.
Doktor bel kemiğin hafif incinmiş dedi.
But what he expected and what was... were as different as a kind word is from a whiplash.
Ama onun umduğuyla, başıma gelenler... tatlı bir sözle bir kırbaç şakırtısı kadar birbirinden farklıydı.
- lt's whiplash. That's all.
Sadece biraz sarsıldı.
- I think I got whiplash.
Galiba omurgam incindi.
Well, then I don't have whiplash.
O zaman omurgam incinmedi.
Say something about her new collar before she gets whiplash.
Omurgasını incitmeden önce, yeni tasmasıyla ilgili birşeyler söyle.
Yeah, well, if they turned much further, you'd be sued for whiplash.
Evet. Biraz daha çevirirlerse, birkaç kişiyi falakaya yatıracağım.
What do you mean, whiplash?
Boyun travması mı?
Hansen's out, Doug has got whiplash Benton's in some marathon surgery and Kerry and I will be short-handed.
Hansen yok, Doug boyun travması geçirmiş Benton bir maraton ameliyatında, Kerry ile bana yardım lazım.
Whiplash... me neck is splattered.
Az kalsın boynum kırılıyordu.
That goalie could sue me for whiplash.
Kaleci, bu atış'tan beni mahkemeye verebilir.
One's a whiplash, one's divorce.
Bir tane araba kazasında sakatlanma, bir tane boşanma.
I'm telling you, Gare, I'm getting cosmic whiplash here.
Hep söylüyorum Gary, kozmik bir şeyler var bunda diye.
I've got emotional whiplash from dealing with people like you each day.
Sürekli sizin gibi insanlarla uğraşmaktan, bende duygusal bir boyun ağrısı oluştu.
- I think I got whiplash. - How?
- Sanırım travma geçiriyorum.
I meant ass whiplash.
Kıçımda travma geçiriyorum yani.
I think I just got a whiplash.
O benim ensem. Onu mu takip edeceksin?
Just a little whiplash is all.
Sadece biraz sarsılmış, o kadar.
Whiplash?
Boyun ağrısı hakkında mı konuşmak istiyorsunuz?
I'll tell you about whiplash.
Boyun ağrısını, ben size anlatacağım.