Widower traducir turco
393 traducción paralela
Ah, Reg Foster's a widower, big into property.
Reg Foster duldur, taşınmaz işinde büyüktür.
Listen to the old widower
Kart zamparadan hayat dersleri.
A rich widower and his sick child.
Zengin bir dul ve onun hasta çocuğu.
I'm a widower four times, sire but I could begin all over again.
Ben 4 kez boşandım, efendim ama herşeye yeniden başlayabilirim.
I'm like a widower.
Tıpkı dul bir erkek gibiyim.
We're all bachelors with the exception of Professor Oddly, who is a widower.
Bizler bekarız, Profesör Oddly hariç, kendisi duldur.
I suppose he's some old widower. Heh.
Yaşlı bir dul olduğunu sanıyorum.
Some old widower.
Yaşlı bir dul!
Yes, he is a widower.
Evet, duldur!
Because he's a widower.
Ne de olsa o bir dul.
A widower with two half-grown sons.
Yarı yetişkin iki oğlu olan dul birisi.
I've been a widower for 18 years.
18 yıldır dulum.
For nothing Othello became a widower by his own hand.
Bir hiç uğruna Othello kendini dul yaptı.
If I were a widower, at least I'd have memories.
Dul olsaydım, en azından anılarım olurdu.
Well, you're a widower, a millionaire.
Dulsunuz, milyonersiniz.
He was a widower with no children.
Çocuksuz, dul bir erkekti.
To tell the truth, I never felt the loneliness of being a widower until the past few years.
Doğruyu söylemek gerekirse, dul bir adam olmanın getirdiği yalnızlığı bir iki sene önce hissettim.
I came in a subtle, aging widower.
Göze batmayan, yaşlı bir dul erkek olarak geldim.
I'm a widower now
Dul bir adamım artık.
Here lies Maria Javarone Placed by the inconsolable widower on November 21st 1943
Burada Maria Javarone yatmaktadır. 21 Kasım 1943'te, teselli edilemeyen dul eşi tarafından gömülmüştür.
Ooh! I do like to see a widower grieving proper.
Dulun uygun şekilde yas tuttuğunu görmek isterim.
I'm a widower.
Bir dulum.
Been fixing my own shirts ever since I was a widower back in Pedleyville.
Pedleyville'de dul kaldığımdan bu yana gömleklerimi kendim dikerim.
You talk about yourself as being a widower.
Bize dulum diyorsun.
But you ain't a widower, and everybody in this town knows it.
Ama sen dul değilsin ; kasabada herkes bunu biliyor.
I am a widower.
Dulum dedim.
But we'll all go on calling you a widower as long as you want us to.
Madem öyle istiyorsun, dul olduğunu söylemeye devam edeceğiz.
Well, there's a wrong impression going around town that I'm a widower...
Kasabada dul olduğuma dair yanlış bir izlenim oluşmuş...
Need one be ashamed of a widower?
Dul olmasına utanmalı mıyım?
Now, here I am, either a widower or a cuckold.
Ama şimdi, bir dul gibi yalnızım. Terk edilmiş bir koca.
The sanctuary law... If we do nothing, you'll be a widower.
Sığınma hakkı uygulanmazsa, yarın dul kalacaksın.
Tonight's story is about a man whose driving ambition was to become a widower.
Bu gecenin öyküsü bir adam hakkında ; bu adamın araba sürme tutkusu dul kalmaktı.
- You'll make me a widower.
- Beni dul bırakacaksın.
Having anticipated this, I can tell you both that the deceased, Philip Baxter, was a widower.
Bunu göz önünde tutarak, ikinize de diyebilirim ki, müteveffa Philip Baxter boşanmış biri idi.
She is engaged to be married to an old but rich widower in our municipality.
Bizim belediyeden, dul olan, zengin bir ihtiyar adamla nişanlandı.
You'll find yourself a nice, substantial man... a widower, maybe and settle down, instead of noshing all those sleeping pills.
Kendine iyi, zengin bir adam bulacaksın. Belki dul bir erkek. Sonra bu uyku haplarını almak yerine evinde rahat rahat oturacaksın.
I'm twice a widower now, thanks to my fleetness of foot and the grace of distance.
- İmkansız. İki kez boşandım. Ayaklarımın çabukluğu ve mesafenin uzaklığı sayesinde.
You were the widower kite, doting so on your child in every aspect of his upbringing, that lo and behold, the child grew not into a kite but a magnificent young hawk.
Çocuğunun gelişimine her yönden destek çıkan onun üzerine titreyen dul bir çaylak kuşuydun sonra ne olsa beğenirsin çocuk, çaylak kuşu olmakla kalmadı, harika bir genç atmacaya dönüştü.
I feel as sprightly as a two-year-old, almost like a widower. Good morning.
Bugün kendimi yeni doğmuş gibi hissediyorum, neredeyse taze bir dul gibi, günaydın.
A widower.
Kendisi duldur.
When I married Mr. Van Hosmere he was a widower.
Biz evlendiğimizde o uzun zamandır duldu.
I'm a widower too.
Ben de dulum.
Maybe I'll even marry a middle-aged widower and have children in my time.
Belki orta yaşlı bir dulla evlenirim ve çocuklarım olur.
Your daughter tells me that you're a widower?
Kızınız dul olduğunuzu söyledi.
He's a widower.
O dul bir erkek.
You, after all, are going to be the merry widower.
Ne de olsa sen, mutlu bir dul olacaksın.
- He was a widower.
- Profesör...
Hey, widower.
Hey, dul.
But as the widower,
Ancak, tıpkı bir dul gibi, dulluk hakkımı alacağım.
I shall keep the widower's portion... the towns along our borders. From there
Sınırlarımızdaki şehirlerimizden bahsediyorum.
A widower?
Bir dul!