Windfall traducir turco
131 traducción paralela
Most women would be pretty happy with a windfall like that.
Birçok kadın bu kadar çok paraya çok mutlu olurdu.
Well, I'm expecting a little windfall, and I...
Şey, başıma bir talih kuşu konmasını bekliyorum, ve ben...
Just a little windfall.
Bir çeşit talih kuşu.
There are no tricks involved. There are simply normal and understandable outgrowths and conditions that go with any windfall.
Şartlar göz önüne alındığında başınıza konan talih kuşunun akıbetinin bu şekilde olması gayet anlaşılabilir ve normal bir durumdur.
Aren't you ashamed of yourself to think that a man of such honor would refuse to share his windfall with his old comrades.
Kötü bir niyeti yoktu. Tam bir beyefendi gibi konuştun.
I had myself some fun today, and I'm flush with a nice big windfall.
Bugün kendime biraz zaman ayırdım ve büyük güzel bir düşeş attım.
You said you were flush with a windfall.
Başına talih kuşu konduğunu söylemiştin.
The 250 you're paying me for this is a windfall.
Bana ödediğiniz 250 dolar, benim için talih kuşu sayılır.
Never stray from the path, never eat a windfall apple... and never trust a man whose eyebrows meet!
Asla yoldan ayrılma, asla yere düşmüş bir elmayı yeme ve asla kaşları bitişik bir erkeğe güvenme!
Yeah, that was a windfall.
Evet, unutulmaz bir gündü.
So if "jolly good prayers" are answered, you might have a windfall... and be able to come and see us soon.
Bu dualar kabul edilirse, başına talih kuşu konabilir... sen de yakında gelip bizi görebilirsin.
You see, I've just had a little windfall.
Nasıl derler, acayip gaza geldim.
A business which shall yield a financial windfall
Umarım burası herkesin adını duyduğu bir bar olur.
Ah! An unexpected windfall will come your way.
Beklenmedik bir para geliyor size.
A windfall, just like the gypsy said.
Beklenmedik bir para. Tıpkı çingenenin dediği gibi.
David and Dallis, you guys alternate on the big saw to buck the windfall.
David ve Dallis, ağacın düşeceği yer için testere başında olacaksınız.
I've just had a bit of a windfall and since you're looking so bloody beautiful I thought I might buy you gals a drink especially the one standing here in his fucking party dress.
Az önce başıma talih kuşu kondu da bu kadar manyak güzellikte olduğunuz için siz kızlara içki ısmarlayabilirim diye düşündüm özellikle de şurada parti elbisesiyle durana.
Now that you've all agreed to reap the windfall of my death...
Artık, hepiniz ölümümden para kazanmayı kabul ettiniz.
When all is said and done, this could net you a multi-billion dollar windfall.
Eninde sonunda multi milyarlık bir iş kurmuş olursun.
In that three-to-five-year period... a conservative projection is we're gonna generate for the company... a windfall somewhere on the order of- -
Bu üç-beş yıllık periyotta bizim ölçülü planlamamız şirketi meydana getirecek. Kazancımız türüne göre...
This is an unbelievable windfall!
Rüzgar tamamen tersine döndü!
She enjoys a financial windfall as a result.
Yalaı söyledi. Bu yalanının sonucu olarak, inanılmaz miktarda bir paranın keyfini çıkartıyor.
So, guess what I'm gonna do with my windfall?
Bilin bakalım, paramla ne yapacağım?
In two weeks, we're gonna be looking at a huge windfall.
İki hafta sonra büyük bir voli vuracağız.
Why not pray for a windfall?
Niye talih kuşu için dua etmedin?
Expecting a windfall?
Bir yerden para mı bekliyorsun?
- I'd welcome the windfall. But paying to watch your kids at recess?
Para işime yarar ama çocukları teneffüslerinde izlemek garip.
Not to mention, it could be a nice little windfall for Calvin.
Belirtmeye gerek yok, ama bu Calvin için de devletkuşu olabilir.
A $ 200,000 windfall.
200.000 dolarlık bir devletkuşu.
There's nothing like having a sudden windfall snatched from your grasp to get the blood pumping, is there?
Tam talih kuşu kafana konmuşken elinden alınınca kanın beynine çıkması gibisi yoktur, değil mi?
What a windfall!
Nasıl bir talih kuşu!
A windfall of money brings them out of the woodwork every time.
Devlet kuşu, insanları her zaman deliklerinden dışarı çıkarır.
An unexpected windfall for the water predators.
Su avcıları için beklenmeyen düşen meyvalardı.
Besides, we got that big windfall coming.
Üstelik, yüklü bir miktar geliyor yakında.
Seems he came into a small windfall.
Demek ki başına talih kuşu kondu.
It's gonna yield you a windfall.
Sana para kazandıracak.
This is a goddamn windfall.
Bu, lanet olası bir talih kuşu.
You will benefit from a windfall.
Başınıza talih kuşu konuyor.
Now the peace conference Poland, Romania, half of Europe, a windfall.
Şuan barış konferansı Polonya, Romanya, Avrupa'nın yarısı, beklenmedik bir servet.
No, I-I'm thinking... you know, about the sudden windfall.
Hayır, ben düşünüyorum da....... bilirsin, böyle beklenmedik bir para için.
How do you pretend your windfall isn't relevant to this decision?
Kararının ödemelerinle ilgisi yokmuş gibi nasıl davranırsın?
My talent is my windfall.
Benim talihim yeteneğim.
And if she asks any questions, I shall say I've had a windfall.
Eğer soru sorarsa, hemen lafı değiştireceğim.
She means windfall.
Talih kuşu demek istiyor.
It's been a windfall, since they published the threat on my life.
Aldığım ölüm tehdidi talih kuşuymuş meğer.
Right now, it's a mere $ 300-billion windfall.
Yaklaşık 300 milyarlık bir kazanç söz konusu.
Hey, this dry-cleaner situation it's gonna make a windfall of money, huh?
Bu kuru temizleme işi çok para yapacak mı?
I've come into a windfall.
Başıma talih kuşu kondu.
16, 00 : 06 : 51 : 16, A publicly financed civic project 16, 00 : 06 : 54 : 04, had again generated windfall profits
Davis, şehrin gelecek belediye başkanı rolünü, işi sürdürecek kişi olarak Richard Riordan'a verdi.
Cutting into their windfall profits.
Reale petrol şirketlerini sıkıştırarak, onların karlarını düşürüyor.
I had a windfall.
Hastahaneden beklemediğim bir şey verdiler.