Wines traducir turco
374 traducción paralela
Oh, I'm a sommelier, but I'm between restaurants, so, uh, I rep wines.
Şarap garsonuyum. Ama restoranlar arasında çalışıyorum. Şarap satıyorum diyebiliriz.
We're always looking for wines.
Sürekli şarap arıyoruz.
Eddie imports all of his wines.
Eddie bütün şaraplarını ithal ediyor.
I have drunk wines here.
Burada şarap içmeliyim.
Two white wines, double quick.
Bize de iki kadeh konyak ver.
Aside from water, I shall need 200 bullocks 500 pigs, 100 quintals of salt 40 tons of flour, 10 tons of sugar, five tons of tobacco, one ton of coffee the juice of 40,000 limes and are there any wines to be had here?
su bir kenara, 200 öküze ihtiyacım var. 500 domuz, 100 kilo tuz. 40 ton un, 10 ton şeker, beş ton tütün, bir ton kahve... 40 bin mildir kireç gibi su içiyoruz.
He said that you also paid a bill at your tailor's and another for wines and spirits.
Ayrıca terzinizin faturasını ödediğinizi... -... ve içki aldığınızı da söyledi.
Senta, you say Pharaoh offered you a palace and fine food and wines.
Senta, Firavun'un sana görkemli bir ev, güzel yiyecekler ve şaraplar teklif ettiğini söylüyorsun.
- Two white wines.
- İki beyaz şarap.
Two warm wines.
- İki sıcak şarap daha.
So they can save paying me for a few beers and wines.
Birkaç bira ve şarap parasından da tasarruf edebiliyorlar.
is not about the servant problem, nor is it a puff for imported wines.
bir hizmetçi sorunu değil, ne de ithal şaraplar için bir öfke.
- That's what my husband buys me. - Imported wines aren't that great.
Bence ithal içkilerden iyidir.
Tonight's electronic floor show transports us to France, the nation noted for fine wines and, uh, provocative postcards.
Bu gecenin elektronik oda gösterisi bizi Fransa'ya götürüyor, güzel şaraplarıyla ve, ııh, tahrik edici posta kartlarıyla tanınan ülke.
A candlelit dinner at the UK Embassy awaits the royal couple with dishes fit for a Queen washed down with the finest wines, and champagne to close the soirée.
İngiliz Elçiliği'nde mum ışığında akşam yemeği... Kraliçe'ye layık yemekler yanında en iyi şaraplar ve şampanya ile suareye yakın kraliyet çiftini bekliyor
By their wines, not their wars.
Savaşlarıyla değil, şaraplarıyla.
Even Reuter would approve of Frau Witte's wines.
Frau Witte'nin şaraplarını Reuter bile beğenirdi.
Dreams of youth, immortal wines,
Gençlik düşleri, ölümsüzlük iksirleri,
Mr. Norton did a good deal of experimenting with wines. But his wife didn't think it was any good.
Bay Norton şaraplarla çok ilgilenirdi ama eşinin buna uyduğu söylenemez.
French wines are the best in Europe, in the world even.
Fransız şarapları Avrupa'nın, hatta dünyanın en çeşidi bol şaraplarıdır.
And Beaujolais wines :
Ayrıca Beaujolais şarapları :
Have your own carriage, vintage wines, a brightly lighted house.
Kendi araban, kaliteli şarapların, parlak ışıklı bir evin olur.
You may know the right wines but you're the one on your knees.
Doğru şarapları bilebilirsin ama dizlerinin üstünde olan sensin.
Like the cheating father and the grand-father, drunk on delicious wines, human figure unknown to the world's sub-proletariat, but, he too, cultivates the earth, the new pope, with his sweet and mysterious smile, like a turtle,
kandıran babaya benziyor, yada tatlı şaraplarla sarhoş olan büyük babaya, dünyanın proletarya sınıfı böyle bir insan tipi tanımıyor, fakat onlar da toprağı işliyor. yeni papa tatlı ve gizelmi bir havası var, kaplumbağa gibi bir tebessümü
But I'm counting on you to learn about wines.
Şaraplar hakkında senden bir şeyler öğrenebileceğimi düşünüyorum.
The martinis, the two different wines and brandy have had their effect, and a glorious dream-like glow is settling over them.
Martiniler, şaraplar ve konyak etkisini gösterdi ve çiftin üstüne tatlı bir duygu çökmeye başlıyor.
We have some rather fine wines aboard.
Çok güzel şaraplarımız da vardır.
Now for a leisurely dinner in a cosy little inn, where the wines are heavy and the steak is this thick.
Şimdi akşam yemeği için küçük bir otelin terasında lezzetli bir biftek ve yıllanmış bir şarap içebiliriz.
The ad for Nicolas'wines.
Nicolas şaraplarının reklamı.
We reproduce great wines and table wines...
Biz yeniden güzel şarap ve sofra şarabı yapıyoruz...
Here, we hold wines of Georgia of all ages.
İşte, her yaştan Gürcistan şarapları mevcuttur.
Two hundred cheap wines from only yesterday.
Dünden beri de 200 tane ucuz şarabı.
I prefer actually some American wines, but...
Aslında Amerikan şaraplarını tercih ediyorum, fakat...
One double Chivas Regal, one vodka tonic... uh, two dry French white wines.
Bir duble Chivas Regal, Bir votka tonik... İki sek Fransız beyaz şarap.
The wines, too, are well chosen.
Şarap menüsü de iyi seçilmiş.
Written, devised and produced by Robert Danvers. Wines chosen and all dishes selected by Robert Danvers.
Program, Robert Denvers tarafından yazılmış, tasarlanmış ve hazırlanmıştır.
And write, teach, create, criticize, appear on television... buy foods and wines, many things.
Yazıyorum, ders veriyorum, yaratıyorum, eleştiri yapıyorum. Televizyona çıkıyorum, şarap ve yemek alıyorum.
Being a woman, I love fine wines.
Bir kadın olarak güzel şaraba bayılırım.
I've just been down in the cellars controlling the new wines.
Ben de mahzende yeni şarapları kontrol ediyordum.
In summer, we, age 20 the younger, wines here.
Bu yaz buraya bir grup geldi. Onlara 20 sene öncesini anlattım.
You don't know this, but I've kept a complete record of all the company money that you spent on wines that are so fancy and expensive that you'll never drink them.
Senin şundan haberin yok, ben senin asla içmeyeceğin kadar garip ve pahalı şaraplara harcadığın bütün şirket paralarının kaydını tuttum.
Most wines are meant for drinking, but wines like that are meant for buying and selling.
Çoğu şaraplar içilmek için yapılır, fakat bunun gibileri satın almak ve satmak içindir.
How many different kinds of wines do you make?
Kaç farklı tür şarap üretirsiniz?
To be frank, learn more about wines.
Doğrusunu söylemek gerekirse, şaraplar konusunda daha çok şey öğrenmek için.
Didn't your family ever drink wines at home?
Aileniz evde hiç şarap içmez mi?
I know Carsini only makes three red wines, two Burgundies, Pinot Noir and a Gamay and one claret, Cabernet Sauvignon.
Carsini'nin sadece üç kırmızı şarap ürettiğini biliyorum, iki Burgundy, Pinot Noir ve Gamay ve bir bordo şarabı, Cabernet Sauvignon.
You know, up until now, I thought that wines were only to drink.
Bilirsiniz ya, şu ana değin, şarapların sadece içmek için olduğunu sanırdım.
I've heard that some wines cost as much as $ 100 a bottle.
Bazı şarapların şişesi 100 $'a kadar satıldığını duydum.
Why do they keep wines in a place like this?
Niçin şarapları böyle bir yerde saklarlar?
On the contrary, it was one of my most precious wines.
Tersine, en değerli şaraplarımdan biriydi.
- You're probably a great connoisseur of wines?
Favori eğlenceniz hangisi?