Witchcraft traducir turco
846 traducción paralela
The belief in sorcery and witchcraft is probably as old as mankind.
Cadılık ve büyücülüğe olan inancın tarihi muhtemelen insanlık tarihi kadar eskidir.
The belief in evil spirits, sorcery and witchcraft is the result of naive notions about the mystery of the universe.
Kötü ruhlar, büyücülük ve cadılığa olan inanç evrenin gizemi ile ilgili saf fikirlerin bir sonucudur.
The witchcraft of the ointment would allow them to fly through the air.
Cadılık merhemi onların havalanmasını sağlardı.
Such were the Middle Ages, when witchcraft and the Devil's work were sought everywhere. And that is why unusual things were believed to be true.
Cadılığın ve Şeytan'ın işinin her yerde görüldüğü Orta Çağ'da durum böyleydi ve bu nedenle olağan dışı şeylerin gerçek olduğuna inanılırdı.
So it happens with witchcraft as with the Devil ;
Şeytan'la olan cadılıkta da oldu.
A woman suspected of witchcraft is thrown into the water to find out whether she is guilty or not.
Cadılıkla suçlanan bir kadın şüpheli, suçlu olup olmadığının anlaşılması için suya atılmış.
I will now illustrate a trial for witchcraft from beginning to end taking place at the time when the Pope sent traveling inquisition priests out to Germany.
Şimdi cadılık için kurulan bir mahkemeyi başından sonuna kadar canlandıracağım. Olay Papa'nın gezici engizisyon rahiplerini Almanya'nın dışına yolladığı bir zamanda geçiyor.
"It is written here in the shape of lead that his dizziness is atrocious witchcraft."
"Baş dönmesinin sebebinin korkunç bir büyü olduğu, kurşunun şekline yazılmış."
"Maria the Weaver was just taken here accused of witchcraft."
"Cadılıkla suçlanan dokumacı Maria buraya getirildi."
Does she want to confess her witchcraft and her misdeeds? "
Büyücülüğünü ve suçlarını itiraf etmek istiyor musun? "
"And the Devil's grandmother was there with all her witchcraft."
"Ve Şeytan'ın büyükannesi de diğer tüm cadılarla beraber oradaydı."
In this way begins the endless turn of the wheels during the witchcraft era. Each witch gives ten others away.
İşte bu şekilde cadılık çağı boyunca çarkların sonsuz dönüşü başlamış oldu.
During the witchcraft era it was dangerous to be old and ugly, but it was not safe to be young and pretty either.
Cadılık çağı boyunca çirkin ve yaşlı olmak çok tehlikeliydi ama genç ve güzel olmak da pek güvenli sayılmazdı.
"And I swear eternal silence to you, maiden, about all you will reveal about witchcraft with thunder."
"Sana yemin ederim ki, bana cadıların nasıl gök gürültüsü yarattıklarını gösterdiğini sonsuza kadar sır olarak saklayacağım."
One or more traits that might make an old woman noticeable was enough to bring her to court during the witchcraft era.
Cadılık çağında yaşlı bir kadının bariz bir şekilde fark edilebilen bir veya daha fazla özelliğinin olması onu mahkemeye sevk etmek için yeterliydi.
We will use witchcraft...
Büyü yapacağız...
The spell of Spanish witchcraft.
İspanyol büyüsü.
The... The old Queen's a sly one, full of witchcraft.
Kraliçe kurnazdır, cadılıktan anlar.
Honest people don't live by witchcraft and magic.
Dürüst insanlar, büyüyle sihirle yaşamaz.
Since the witchcraft is proved, and the crime exposed we declare that we require penance...
Büyünün kanıtları ve cinayetin ortaya çıkmasıyla kefaret istediğimizi beyan ediyoruz... - Ne diyor bu?
It's witchcraft.
Bu büyücülük.
Do you believe in witchcraft?
Büyüye inanır mısınız?
Witchcraft, vampires, werewolves, ghosts, monsters, you'll find them all in the history of crime.
Büyü, vampirler, kurtadamlar, hayaletler, canavarlar, onların hepsini suç tarihinde bulabilirsin.
Witchcraft, you say?
Cadıcılık mı diyorsun?
A head which believes in witchcraft is itself like a bell... empty!
Cadıcılığa inanan kafanın içi çanınki kadar boştur.
The church tribunal will be quite interested in the display of witchcraft we just witnessed.
Az önce şahit olduğumuz cadılık gösterisi, kilise mahkemesinin oldukça ilgisini çekecek.
Have you studied witchcraft?
Büyücülükle mi uğraşıyorsun?
witchcraft celebrates pale Hecate's offerings, and wither'd murder,
Cadılar, soluk yüzlü Hekate'yi çağırıyorlar ve soluk yüzlü cinayet
- What do you use, witchcraft?
- Ne kullanıyorsunuz, büyü mü?
Witchcraft won't help if it gets in my sight. You won't make me believe that. Witchcraft won't help if it gets in my sight.
Hele bir göreyim, sihrin bir etkisi olmaz.
Therefore, less inclined to witchcraft, John.
- O yüzden saçma şeylere inanmam ya, John.
Not witchcraft, Dr. Snell.
Saçmalık değil, Dr. Snell.
I pray you all, tell me what they deserve... that do conspire my death... with devilish plots of damned witchcraft... and that have prevailed upon my body with their hellish charms?
Lütfen söyler misiniz, lanetli büyülerle, şeytanca dolaplarla canıma kasteden, cehennemlik afsunlarla bedenimi çarpıtan o insanlar sizce nelere müstahak?
And this is Edward's wife, that monstrous witch... consorted with that harlot strumpet Shore... that by their witchcraft thus have marked me.
Edward'ın karısı olacak korkunç cadıyla o sokak sürtüğü kahpe Shore birlikte büyü yapıp beni bu hâle getirdiler.
Witchcraft!
Büyücülük bu!
As an expert in witchcraft, we'll hear you.
Cadı uzmanı sizsiniz. Sizi dinliyoruz.
The practice of witchcraft, the cults of evil... have endured and exist to this day.
Büyücülüğün icrası ve şer tarikatlar varlığını koruyarak bugüne kadar süregeldi.
It's crude, but remarkably similar to these copies... of old woodcuts and medieval drawings... of a fire demon invoked by witchcraft to destroy an enemy.
Kabataslak ama, bir düşmanı yok etmesi için büyü ile çağrılmış olan bir ateş iblisine ait bu eski gravür ve ortaçağ çizimlerinin kopyalarına oldukça benziyor.
Demonology and witchcraft have been discredited... since the Middle Ages.
Demonoloji ve büyücülük orta çağdan beri gözden düşmüş durumda.
I have what is perhaps the finest library in the world... on witchcraft and the black arts.
Bendeki şey belki de büyücülük ve kara sanatlar üzerine dünyanın en iyi kütüphanesidir.
What you're trying to tell me is... your uncle was killed by witchcraft.
Bana amcanızın büyücülükle öldürüldüğünü söylemeye çalışıyorsunuz.
You don't believe in witchcraft?
Büyücülüğe inanmıyor musun?
Do I believe in witchcraft?
Büyücülüğe inanıyor muyum?
What kind of witchcraft?
Ne tür büyücülüğe?
- They were used in witchcraft.
- Büyücülükte kullanılırlardı.
Oh, now, Mr. Pryor, we've come a long way from the days when hypnosis was regarded as a form of magic or witchcraft.
Oh, şimdi, Bay Pryor, uzun bir yoldan geldik, hipnozun bir çeşit büyü yada büyücülük sayıldığı günlerden.
I want you to swear you'll never practice witchcraft again, in this house.
Bu evde bir daha asla büyü yapmayacağına yemin etmeni istiyorum.
Do you ever publish anything on witchcraft?
Büyücülük hakkında bir şey basar mısınız?
Magic in Manhattan or Witchcraft Around Us.
Manhattan'da Büyü veya Etrafımızdaki Büyücülük.
For practising witchcraft, you're condemned to exile.
Büyücülükten dolayı sürgüne mahkum edilmiştir.
Now the witchcraft is proved.
Şimdi büyücülüğü de ispatlandı.