Wobble traducir turco
193 traducción paralela
The nets wobble.
Ağlar sabit değil. Boltchak!
Steady. Don't wobble.
Sabit tut, titretme.
When such measurements are repeated over years even an extremely slight wobble in the moon's motion can be determined.
Bu tip ölçümler yıllarca tekrarlandığında Ay'ın hareketindeki en ufak bir titreme bile tespit edilebiliyor.
So I know Wobble my old again.
Bu yüzden biliyorum tekrar yaşımı çevireceğim.
Poor-old Wobble.
Zavallı yaşlılık.
Wobble.
Sallan.
Had you thought Wobble IAF was?
Wobble IAF olduğunu düşünmüş müydünüz?
Good old Wobble.
İyi eski Wobble.
Wobble, get the horses.
Hareketle atları getirin.
Hey, Wobble.
sallan
- Wobble?
- Wobble?
The soup looks good, hc Wobble?
Çorba iyi görünüyor hc Wobble?
- Shame Wobble.
- Shame Wobble.
No, never Wobble drunk.
sarhoş olmayın.
Wobble what are you doing on the ground?
Yere yatmak için ne yapıyorsun?
Wobble, you're drunk.
sarhoşsun.
Wobble, sliding once again.
bir kez daha kayar.
Wobble Oh, thank God he is back.
şükürler olsun geri döndü.
Wobble?
Titreme mi?
You speed up, but your knees wobble.
Hızlanıyorsun, ama dizlerin titriyor.
Chocolate wobble and pistachio.
Çikolatalı puding ve fıstık.
Well, if I may... I think the interesting thing here is the big swing to the Silly Party and of course the very large swing back to the Sensible Party... and a tendency to wobble up and down in the middle because the screw's loose.
Bence ilginç olan, ibrenin Salak Parti'yi göstermesi ve Akıllı Parti'ye geri dönmesi ve vida gevşediğinden sallanma eğilimi.
This'll wobble.
Yoksa sallanır.
Don't let your ankles wobble.
Bilekleriniz titremesin.
B.A., I'm gonna need the love and support of all the friends I can get... and I want you to be my role model... somebody I can look up to when the purple wobblies start to wobble.
B.A. iyileşebilmek için tüm dostlarımın sevgisine ve desteğine ihtiyacım var ve senin modelim olmanı istiyorum. Mor sarsıntılar başladığında bakabileceğim biri olmanı.
- Well, try not to wobble.
- Sallanmamaya çalış.
Whoops, whoops, a little wobble there.
Hay Allah, biraz yalpa var.
- Permission for lip to wobble, sir?
Dudakları titretmek için müsade efendim?
I can hit that one pin all right, but the rest of them don't even wobble.
Şu tek lobuta vurabilirim, ama diğerleri yerinden sallanmaz bile.
Even your old Uncle Mally's paws wobble a bit from time to time.
Zaman zaman Mally Amca'nın bile elleri titrer.
Doesn't wobble.
Değil, bu sallanmıyor.
You know, so the table doesn't wobble?
Sallanmasın diye.
That's what old trucks do, they wobble.
Tüm eski kamyonetler gibi sallanıyor.
I can hit the one pin, but the rest of them don't even wobble.
Bir lobutu vurabilirim ama diğerleri sallanmaz bile.
It wasn't just the Weebles, but the Weeble Play Palace and the Weeble's Cruise Ship with this lifeboat for the Weebles to wobble in.
Sadece Weebles oyuncağım değildi, Weebles Sarayı ve Weeblesların sallanması için cankurtaranlı Weebles yolcu gemisi de vardı.
Wobble's gone.
Sallanma gitti.
We're starting to wobble.
Sallanmaya başladık.
Wanna see my chin wobble?
Çenemin titremesini görmek ister misin?
In the end, they always wobble.
Sonunda hep bocalarlar.
Feel the world wobble off its spindle.
Işıklarıyla dünyayı ısıttıklarını hissederim.
Well, honey, anything will wobble if you shake it hard enough.
Tatlım yeterince kuvvet uygularsan herşey sallanır.
Bring your weeble-wobble ass over here.
Kıçını al da, şuraya geç bakalım.
A wobble in the star would indicate a planet, its gravity tugging against the star's orbit.
Yıldızın az da olsa titremesi, bir gezegenin varlığını çekim gücünün yıldızın yörüngesini etkilediğini gösterir.
'So the idea is to look for this wobble.'
Buradaki fikir yıldızın hareketini aramaktır.
In December 1994, they discovered a star whose wobble could only be caused by a planet.
1994'ün aralık ayında, titremesinin sebebi sadece gezegene benzer bir şey olabilecek bir yıldız keşfettiler.
Now wobble-wobble, and drop it like it's hot.
Lafı geveleme, direkt konuya gir.
Uh, no. This "Weeble Wobble Song", or whatever it is, scared me half to death.
Hayır, dışarıdaki sesleri dinliyorum.
She didn't wobble?
Sendelemedi, değil mi?
There are a dozen more ways for me to wobble now.
Artık daha çok sallanmam için bir sürü nedenim var.
I'm a Weeble, and Weebles wobble. I'm gonna blow the whole finale... and the town is gonna hate me.
Ben hacıyatmazım ve hacıyatmazlar sallanıp durur.
What are they calling it? Orbital wobble?
- "Yörüngesel titreşim mi?"