Woe traducir turco
562 traducción paralela
- Woe, woe, alack What deeds are now in his mind? What is in the mind of our King?
Kralımızın düşünçeleri nelerdir?
Woe to the conquered!
Fethettiler, yazıklar olsun!
Woe be unto you if you do not see the light, for I'll wipe you from the face of the earth.
Eğer ışığı göremezseniz size yazıklar olsun... çünkü sizi yeryüzünden sileceğim.
Woe is me. I'm a victim of the skirling blood of the MacDougalls.
Ben Mc Dougall'ların kanından bir kurbanım
And woe to those who try to stop me!
Önüme çıkana açı var!
For weal or woe " For weal or woe
Ne olursa olsun
Another tale of woe and misery, I suppose.
Sanırım bir başka acı ve sefalet hikayesi.
Ah, woe, ah, me
~ Vah bana, vahlar bana ~
And inflict woe on those who will stand in our way!
Ve yolumuza çıkacak insanları ortadan kaldıracağız!
Here's Jericho, alias the Trumpet, alias the Flask, for my drinking, alias Woe-Is-Me, for my hard lot.
Jericho geldi, namıdiğer Borazan, içkim yüzünden, namıdiğer Matara, kötü talihim yüzünden, namıdiğer "Müstahak".
O woe!
Ne büyük ızdırap!
Though yet of Hamlet, our dear brother's death, the memory be green and that it us befitted to bear our hearts in grief and our whole kingdom to be contracted in one brow of woe, yet, so far, hath discretion fought with nature
Sevgili kardeşimiz Hamlet'in ölümü, bütün acılığıyla içimizde henüz. Yüreğimiz yaralı ve bütün krallığımız, kederli çatılmış bir tek kaş sanki. Bize de bu yakışır.
But I have that within which passeth show - these but the trappings and the suits of woe.
Benim içimdekiyse gösterişin ötesinde. Bunlar alt tarafı yapmacıklı tarafları matemin.
We pray you, throw to earth this unprevailing woe and think of us as of a father.
Rica ederiz, kaldır at üstünden hiçbir şeye yaramayan bu derdi. Bizi de baba bil kendine.
O, treble woe fall ten times treble on that cursed head whose wicked deed thy most ingenious sense deprived thee of.
Ah belaların yedisi birden, yetmişi birden yağsın başına, senin o gül gibi aklını karartanın, kalleşçe, namussuzca işlediği cinayetle.
No mind that's honest but in it shares some woe ;
Yüreği olan her insan için.
Woe to them who die in mortal sin.
Günahlarıyla ölenlere acı çektir.
- Woe is me.
- Helal bana.
- Woe betide Rome if they lose
- Lazio ve Roma'yı tartışmıyoruz.
Dear Mr. Worthing, I trust this garb of woe... does not betoken some terrible calamity.
Sevgili Bay Worthing, umarım bu matem kıyafetleri korkunç gelişmelerin göstergesi değildir.
Woe to the hand that shed this costly blood.
Gün görmesin bu değerli kanı döken eller!
A song of love is a song of woe.
Aşk şarkısı acı bir şarkıdır
If I see another shirt-tail flapping. - - Woe betide the sailor, the OOD and the Morale Officer. I kid you not.
Bir denizcinin daha gömleğini dışarıda görürsem, o denizciyi de nöbetçi subayını da, Moral subayını da yakarım, anlaşıldı mı?
- Oh, woe!
- Ah, ne keder!
Oh, woe!
Ah, ne keder!
Woe unto you, hypocrites, unto you, and you,
Vah ikiyüzlülere vah, sana da, sana da
Woe unto you for your lack of faith!
İnançsızlığınız için de vah size vah!
Woe unto you who do not believe in me, the risen Christ, who was sent to you by Him who made the heavens and the earth.
Göğe yükselen Hristiyana cennet ve cehennemi yaratan sO'nun tarafından size gönderilen bana inanmayanlara acı.
Woe unto him that does not believe, for only those who have faith shall enter into the Kingdom of Heaven.
Ona inanmayana acı, Cennetin krallığına sadece... inananlar girebilecek.
But woe unto you, if you nail me to the cross again.
Beni tekrar çarmıha gererseniz, size yazıklar olsun.
Woe is women, " saith the Buddha
Kadın kederdir " der Buddha.
Woe, woe for England.
Yazık, İngiltere adına yazık!
Woe to him who ran into a drunken Kapo in the moonlight.
Gece ay ışığında sarhoş Kapo ile karşılaşan zavallıya yazık olur.
She will bring woe to you, my son.
Sana ve adamlarına uğursuzluk getirecek, oğlum.
To preach the truth in the face of falsehood! Woe to him who seeks to pour oil on the troubled waters... when God has brewed them into a gale. No, shipmates.
Doğruluk kisvesi altında sahtekârlık!
Yea, woe to him who, as the pilot Paul has it... while preaching to others is himself a castaway.
Tanrı onları fırtınayla yoğururken hala bulanık suları daha da karıştırmanın yollarını arayanlara, yazıklar olsun! Evet, kılavuz Paul gibi, kendisi yoldan sapmışken başkalarına öğüt vermeye kalkanlara, yazıklar olsun!
He only stood staring at the horizon... with the marks of some inner crucifixion and woe deep in his face.
Yüzünde belli belirsiz bir içsel ızdırap ifadesiyle sadece ufka bakarak duruyordu.
Woe unto thee, O Israel.
Size acıyorum ey İsrailoğulları.
How often you hear people say that because of some woe...
Ne sıklıkla, endişe sebebiyle, böyle bir teklif alıyorsun?
Woe of my life!
- Hayatım mahvoldu!
I can sympathize with your woe.
Üzüntümden size nasıl sempati duyabilirim.
Woe unto you, Solomon.
- Senin için üzgünüm, Süleyman.
Woe unto us!
Üzüntümüz büyük!
Woe unto us.
Bize yazık oldu.
Here is a cure for your woe
İşte burada ıstırabına bir çare
If a day begins well, it will end in woe
bir gün, eğer mutlu başlarsa Istırapla sona erer
Evokes some pity for my woe, You won't abandon me, I know. "
Yazık ki benim kaderimi çağrıştırıyor, Beni bırakmayacaksın, biliyorum. "
And then I decided that my life was over and a bachelor I shall be. Woe is me.
Hayatımın bittiğine ve bekar kalmaya karar verdim.
Woe to her who comes near me.
Bana yaklaşan kızın vay haline.
O, woe is me!
Vay anam vay!
Woe betide you if you touch that clock!
Michele dayım "saate dokunursan kötü olur" diyordu!