Won't that be fun traducir turco
50 traducción paralela
Won't that be fun?
Hoş olmaz mı?
Won't that be fun?
Bu eğlenceli olmaz mı?
Won't that be fun?
Çok hoş olmaz mı?
Won't that be fun?
Bu eğlenceli olacaktır.
But it's a high that won't hurt you. If everybody went to balls and did less drugs, it'd be a fun world, wouldn't it?
Herkes balolara gitse ve daha az uyuşturucu kullansa dünya eğlenceli olmaz mıydı?
The awkwardness you feel, walking down the street and some leering fool is making fun of your sexuality the turmoil you feel, extra bad when that time of the month comes around the anger you feel that your mom and dad won't let you grow up and be yourself, be a woman.
Sakarlaştığını hissetmen, sokakta yürürken... ağzı sulanan bir aptalın cinselliğinle dalga geçmesi... özellikle ayın muayyen günlerinde artan içinde hissettiğin o karmaşa... annen ve babanın büyümene ve... bir kadın olmana izin vermeyişlerine karşı duyduğun öfke.
Won't that be fun?
Bu hoş olmaz mı?
We won't cry, because it could be fun What I'm trying to do is constantly find those people... find out what makes them the best and bring that...
O insanlara ulaşmaya çalışıp nasıl en iyi...
Won't that be fun?
Eğlenceli olmaz mı?
- That'll be fun, won't it? - Yes.
Sana iş yerimi gösteririm.
No, it won't be that much fun.
Hayır, çok eğlenceli olmayacak.
Heh. Won't that be fun?
- Bu hoş olmaz mı?
Won't... that be fun!
Bu eğlenceli olacak.
Won't that be fun?
Baya eğlenceli olur. " Hey, dikkat et.
Won't that be fun?
Eğlenceli olmaz mıydı?
But the thing is, it's usually some situation where she just got dumped by this super stud, and she looks at me like I'm a safe bet, and I'm a lot of fun, and she won't have to care, because obviously I should be grateful that she went out with me at all.
Ama aslında, genellikle bir kız çok yakışıklı biri tarafından terk edildiği durumlarda çantada keklik olduğumu düşünebilir benimle olmak eğlenceli ve bana değer vermesi de gerekmez çünkü gayet açık ki benimle çıktığı için minnettar olmalıyım.
That's not to say it won't be fun.
Ama bu eğlenceli olmayacağı anlamına gelmiyor.
With that attitude, it won't be a lot of fun.
Böyle alaycı davranırsan hiç eğlenceli olmaz.
- Won't that be fun Dope her
- Eğlenceli olmayacak mı? Uyuştur onu.
Won't that be fun? - You have no idea how much.
Ne kadar eğlenceli değil mi?
But there's no other team. That won't be any fun.
Ama başka takım yoksa eğlence de yoktur.
Won't that be fun?
Eğlenceli değil mi?
Cindy, everyone here already knows us. That won't be much fun.
Buradaki insanlar bizi zaten tanıyor.
- Won't that be fun?
- Eğlenceli olmaz mı?
It won't be any fun when that age comes.
Zordur o yaşta olmak.
Making you eat dirt is all well and good,... but it won't be any fun if that makes you lose your identity.
Çamuru üzerine atmak iyi de, eğer bu egonu kaybedecek olsaydın, bu hiç eğlenceli olmazdı.
Won't that be fun?
İyi olmaz mı?
Won't that be fun?
Harika olmaz mı?
Won't that be fun?
Çok eğlenceli, değil mi?
At thaw fest. Won't that be fun, cookie?
- Çok eğleneceğiz, değil mi kurabiyem?
You'll also learn tennis and fencing, music and dance. Well, that will be fun, won't it?
Aynı zamanda tenis, kılıç, müzik ve dans eğitimi de alacaksınız.
If that telepath gets inside your head, he won't be as much fun as I am.
O yine kafanın içine girerse... Benim kadar eğlenceli olmayacak.
We're gonna go for a ride, ladies. Won't that be fun?
Biraz gezicez bayanlar merak etmeyin
Won't that be so much fun and not awkward at all.
Ahbap.
Won't that be fun?
Çok eğlenceli olmaz mıydı?
Now, if all your dirty little tricks are as much fun as that one, I think it won't be too long till the student surpasses the master.
Bütün küçük kirli oyunların onun kadar eğlenceli olursa, boynuzun kulağı geçmesi bence çok uzun sürmeyecek.
Oh, won't that be fun?
Ne kadar eğlenceli olur değil mi?
I know that won't be a fun conversation.
Eğlenceli bir konuşma olmayacağını biliyordum.
So I won't be making fun of you, or the things you like, or the fact that you just want to have fun.
Sağ ol. Yani ne seninle, ne sevdiğin şeylerle ne de sadece eğlenmek istemenle dalga geçmeyeceğim.
Which is why you don't realize that it won't be fun.
İşte bu yüzden aslında eğlenceli olmayacağını farkedememişsin.
- Yeah, well, with Gretchen, you've been actually kind of fun to be around, but if you're telling me that we're going back to you being a hundred percent dick so that you can write another stupid book I won't read?
Gretchen'ın etrafta olması eğlenceliydi ama eğer bana şimdi asla okumayacağım bir kitap yazmak için tam anlamıyla sik gibi bir adam olacağını söylüyorsan...
Won't that be fun?
Ne kadar eğlenceli değil mi?
A little family outing. Won't that be fun?
Küçük bir aile gezisi fena olmazmıydı?
won't that be nice 17
won't 77
won't you 953
won't happen again 99
won't you tell me 18
won't you join me 16
won't he 124
won't happen 20
won't we 406
won't you come in 92
won't 77
won't you 953
won't happen again 99
won't you tell me 18
won't you join me 16
won't he 124
won't happen 20
won't we 406
won't you come in 92
won't take long 38
won't be long 70
won't they 143
won't ya 19
won't it 198
won't be long now 45
won't she 53
won't i 83
won't be a minute 25
won't be a moment 16
won't be long 70
won't they 143
won't ya 19
won't it 198
won't be long now 45
won't she 53
won't i 83
won't be a minute 25
won't be a moment 16