Woven traducir turco
248 traducción paralela
The magic rope of Ispahán woven from a witch's hair in the caverns of the Jinn.
Isfahan'ın sihirli ipi... Cinin mağarasındaki bir cadının saçından örülmüştür.
It was a gray web, woven by 1,000 spiders.
Binlerce örümceğin ördüğü gri bir ağ.
It's good fabric, well woven, with a solid base.
Bu iyi kumaş, iyi dokunmuş, sağlam astarlı.
The strings of our lives were woven together, and neither the world nor time can tear us apart.
Hayatlarımızın bağları birbiriyle örülmüş. Ne zaman ne de dünya çözebilir onları.
She herself said the strand of our lives were woven together, and that neither time nor the world can breaks up.
Hayatlarımızın birbirine örülmüş olduğunu kendisi söyledi bana. Ne zaman ne de dünya çözebilir bunu demişti.
"but the melody was woven into pure Negro spiritual."
Ritim bir süre kayboldu ama melodi zenci ruhu kazanmaya başladı.
The music is part of the fabric, woven in and out.
Müzik öyküyle içiçe geçen bir dokuma gibi.
The new tapestry will be tightly woven, Mr Elliott.
Duvar halısı burada çok sıkı dokunur, Mr Elliott.
The Belerephon pattern is being woven again.
Belerephon deseni yeniden örülüyor.
I hope you appreciate how skillfully we have woven the theme throughout our introduction.
Girşimiz boyunca konuyu başarıyla nasıl dokuduğumuzu takdir ettiğinizi umarım.
- I took care of'em. The Dude has woven a chain of missing links around us.
- Züppe, etrafımızda etten bir duvar ördü adeta.
"One blanket the color of peaches, woven at home by my dear sister."
"Bir battaniye, şeftali renginde..." - Ceketimi çıkarsın üstünden.
Come on. This rug's woven ideal for the home of the biggest American millionaire.
Bu dokuma olan, en zengin Amerikalı milyonerin evi için ideal.
Soon this trickle of blood, these few bones, this net woven of nerves and arteries will be dust.
Çok yakında bu akan kanım, kemiklerim, sinir sistemim ve damarlarım toz olup toprağa karışacak.
The stuff of history is indeed woven in the woof.
Tarih gerçekten karmaşık dokumalı bir kumaş.
Oh, I am yours, Connie, eternally united to you... through an invisible cord of finely woven filth... that even God himself could never, ever break.
Oh, Ben seninim, Connie, daima sana bağlıyım... pisliğe dokunmuş ince ve görünmeyen bir kabloyla... Tanrının bile asla bozamayacağı bir kablo.
To think of the value of my wardrobe... and then to think of his person... actually defiling all those fine silks and hand-woven garments.
Gardırobumun değerini düşünmek... ve sonra da onu düşünmek... aslında bütün hepsi elle dokunmuş ipek elbiselerimi kirletiyor.
Wax statuettes... crosses out of woven straw and a lot of velvet for the toy manger.
Balmumu heykelcikler... samandan yapılmış çizimler ve kadifeden yapılmış bir sürü oyuncak.
The good, clean smell Of the rough woven sheets
Güzel kokusu Dokuma çarşafların
Special woven.
Özel örgü.
Note the flowers woven into...
Motifin içindeki çiçeklere lütfen dikkat edin.
No finer velvet has ever been woven, and you will see none better anywhere.
Bundan daha iyi kadife dokunmamıştır, daha iyisini hiçbir yerde bulamazsınız.
'It was a grey web, woven by a thousand spiders.
'Binlerce örümcek tarafında örülmüş gri bir ağ gibiydi.'
In each of the four corners, woven in different colors, are ancient cabalistic symbols.
Dört köşesinde, farklı renklerde, birer antik kabalistik simge var.
That means dropping nylon and giving German women a woven -
Bu, naylon çorabı bırakıp Alman kadınlarına dokuma çorap vermek anlamına geliyor.
But I know what German women want, and I know about nylon and woven fabrics.
Ama Alman kadınlarının ne istediğini bilirim. Üstelik naylon ve dokuma mallar hakkında her şeyi bilirim ve geleceği çok iyi yorumlayabilirim.
The rope that could hold that mare has not been woven.
Bu kısrağın bağlayacağımız urgan dokumadan yapılmış olmamalı.
Luis exiled to Cuba, Nino discovering in his turn plots woven against him, can be cited reciprocally to appear before the bar of history.
Nino'da, kendisine karsi düzenlenen komplolari kesfetmekle mesgulken tarih sahnesinde tepe taklak anilabilir.
The best winter wool, pet, woven across the valley so good, so soft I thought I'd knit a shawl for your sister.
En iyi kış yünü bir tanem, vadinin diğer yakasında dokunur öylesine güzel, öylesine yumuşak olur ki anlatamam. Kızkardeşin için bir şal örmeyi düşünmüştüm...
Our lives are woven together in a fabric, but the connections that make society strong also make it vulnerable.
Yaşamlarımız bir doku gibi iç içe örülmüştür... ancak, toplumu güçlü kılan bağlar, onu savunmasız hale de getirir.
Woven into the barbed wire, uh, were branches of pine trees.
- Hayır, dikenli telle. Dikenli tellerin arası da çam ağacı dallarıyla sarılmıştı.
Woven by the finest English craftsmen. It fits like skin.
- En iyi İngiliz terzilerden biri dikmiş, tenimle bütünleşiyor.
Notice how the overpowering aroma of rotting pilchards has been woven cunningly into the ensemble.
Çürüyen sardalyanın çok kuvvetli kokusunun kostüme hınzırca nasıl temas ettiğine dikkat edin.
Woven right into the lining.
Astarın içerisine gizlenmiş.
And this morning, when we saw the sharp, ripped, jagged marks on that very thickly-woven blanket, that this was a powerful beast with very sharp teeth.
Ve bu sabah o sık örgülü battaniyede gördüğümüz keskin, yırtıcı diş izleri keskin dişlere sahip güçlü bir hayvana aitti.
All this is woven together with a net of magic beyond anything we know.
Bunların tümü bildiğimiz herşeyin ötesinde bir sihir ağıyla birleştirilmiş.
The grass of Yan seems woven of azure threads.
Yan'ın otları gök mavisi iplerle örülmüş gibi görünüyor.
The man I was is still inside me but this... this conditioning has been imposed- - woven together with my thoughts and my feelings and my responses.
Eski ben hâlâ içimde, ama bu... koşullandırma içime işlendi. Düşüncelerimle, hislerimle ve tepkilerimle birlikte dokundu.
You're woven into the whole fabric.
Sen bütün kumaşa dokunmuşsun.
Sitting on woven mats under a thatched roof in a hut with no walls we were the target of a barrage of questioning from men who know they may die tomorrow, and cannot understand why the rest of the world does not care.
Ben mi? Sizin durumunuzda olup düzenleyecek başka biri de varsa? Bence yüzyıllar öncesindeki ücretli kölelik hoş görülemez.
Within a year or so the surface of the woven canopy has been restored.
Bir yıl içinde örtülü kanopinin yüzeyi eski yerini almış olur.
Good or bad, curiosity is woven into our D.N.A. like, like tonsils or like the opposable thumb.
İyi ya da kötü, Merak bizim DNA içine dokunmuş. Bademcikler gibi veya opposable başparmağı gibi.
Have you seen the woven art from the fourth colony dig?
Dördüncü koloni kazılarındaki örgü sanatlarını gördün mü?
Woven art?
Örgü sanatı mı?
Well, it's a, uh... complex web... of complications... which, uh, need to be weaved... and, uh, woven into a, uh, quilt... of some kind.
Şey, ehh... kompleks komplikasyon... ağı olarak... ki örmeye çalıştığımız... ve, uh, ördüğümüz, ince ince... bir bakıma.
My uncle's wedding is woven into the gabbeh.
Amcamın düğünü için kilim dokundu.
- But how? - Just remember. When you wear this woven band, you hold the city in your hand.
- Unutma... bu dokunmuş kolyeyi taktığında, tüm şehir avucunun içinde olur.
"When you wear this woven band, you hold the city in your hand."
"Bu dokunmuş kolyeyi taktığında, tüm şehir avucunun içinde olur." - Ne?
GOD'S NOT MADE A MAN FIT TO BE WOVEN UP WITH YET.
Tanrı erkekleri kendilerine yetecek şekilde yaratmamış.
Of a fantasy woven by Isabel Tripp!
- Isabel Tripp'in uydurduğu bir kuruntu!
Well, yes. They're a bit frenzied. Perhaps a woven lace would tone down the glitz.
Evet, biraz çılgınca olmuş.Örgü bağcıkla denge sağlayabilirsin.