Y'hear traducir turco
2,227 traducción paralela
Sorry, I didn't hear the door, she's making that much noise.
Üzgünüm, kapıyı duymadım. Çok fazla gürültü yapıyordu.
Can you even hear this?
İnsan şarkıyı dinler bari.
now we have some ideas, and we'd love to hear your ideas, and i think together we can- - and i think that together we can come up with a way to get rid of these fags once and for all.
Bizim birkaç fikrimiz var sizin de fikirlerinizi almak isteriz bence bir araya gelip ve bence bir araya gelip bu puştlardan sonsuza dek kurtulmanın yolunu bulmalıyız.
You don't want to hear about my anus?
Götümdeki kaşıntıyı dinlemek istemiyor musun?
I want to hear this!
Bunu duymalıyım!
But if I'm to consider her evidence, I must hear her clearly.
Tabii buna şahitlik edebilmem için, onu daha net duymalıyım.
I may not be able to hear, but I still need my own life.
Sağır olabilirim ama yine de hayatım kendim yaşamalıyım.
She was murdered here in eastwick 25 years ago. I can't hear you, max.
- 25 yıl önce burada öldürüldü.
Those words will seep through your skin even if you can't hear them!
Şarkıyı duyamıyor olsan bile, deri yolu ile vücuduna işleyecek!
( Lardo ) Whoa! Did anyone hear about Reagan bombing Russia?
Reagan'ın Rusya'yı bombaladığını duyan var mı?
I can hear y'all all the way upstairs.
Sesiniz yukarı kadar geliyor.
Hear hear! - Happy birthday, Jacques.
- Mutlu yıllar sana, Jac.
If I'm gonna take a lesson, I should take the lesson in the tunnel where l can hear the city sounds and not be locked off from life, locked off from the world.
Eğer ders alacaksam, şehrin sesini duyabileceğim dünyadan soyutlanmayacağım bir yerde tünelde almalıyım.
You never hear about a happy porn star.
Sen hiç mutlu porno yıldızı duydun mu?
You ever hear the term "Garbage in, garbage out"?
Hiç "Çöpler içeri, çöpler dışarı" yı duydunuz mu?
If any man have an ear, let him hear.
Denizin kıyısında dikilip durdum.
Thousands of Labour party supporters will hear it, men and women who have been fighting the Nazis and the Gestapo for five years!
İşçi Partisini destekleyen binlerce kişi bunu duyacak...,... Nazilere ve Gestapo'ya karşı 5 yıl boyunca savaşmış kadınlar ve erkekler!
I need to hear it one last time.
Son kez bunu duymalıyım.
Hey, where did you hear that song?
Nereden duydunuz bu şarkıyı?
And I hear them, Mr. Lusk, as I've heard them for six long years.
Duyuyorum, Bay Lusk, 6 uzun yıldır duyduğum gibi.
And I want every right-wing hack with an axe to grind about the moral bankruptcy of this administration to be there to hear it - front row seats.
Ve her sağcıyı onun boynuna balta dayamış halde en ön sırada görmek istiyorum.
You hear about this Colombian fuck?
Şu Kolombiya'lıyı duydunmu hiç?
Y-Yes, I am... I am relieved to hear from you now.
Evet, sesini duyunca rahatladım.
They come to hear me in five star hotels.
Beni beş yıldızlı otellerde dinlemeye gelirler.
Because you can also hear this family home. Dad, I want to discuss what I get...
Bak baba konuşmalıyız
Just a bit more. An ear doctor would be amazed at just how well Lemmy can hear, considering the abuse he gives his ears.
Yıllar boyunca kulağına verdiği zarardan sonra Lemmy'nin bu kadar iyi duyduğuna doktor şaşırmıştı.
We gotta make sure he keeps it together, you hear me?
Aklının başında olduğundan emin olmalıyız, duydunuz mu?
- Do y'all hear that?
Hepiniz bunu duydunuz mu?
- Do you want to hear about Venezuela?
- Venezuela'yı duymak ister misin?
I can't hear when you're fucking banging.
Kapıyı yumruklarken bir şey duyamıyorum.
Oh! Do you hear that song?
Bu şarkıyı duyuyor musun?
If any one can hear this, my coordinates are 20 degrees west...
Bu çağrıyı duyan varsa koordinatlarım 20 ° batı...
Then open it when you hear me coming.
Sesimi duyduğunda kapıyı aç.
Do I hear more?
Fazlasını duyacak mıyım?
I need to hear what's going on in that room.
O odada konuşulanları duymalıyım. Benimle gel.
I need to hear it!
Söz verdiğini duymalıyım!
Y'all hear that?
Duydunuz mu?
"If I do not hear from you..." uh, a positive or negative reply... "you may consider the snake in transit."
Eğer bilmiyorsan, olumlu veya olumsuz bir yanıt, yılanı transit düşünmeye başlayabilirsin.
Let's hear it for this year's Miss Summer Mamma and our other contestants, thank you!
Bu yılın annesini ve diğer yarışmacılarımızı teşekkürlerimizle uğurluyoruz.
I would hear truth spilled from his mouth.
Gerçeği onun ağzından dökülürken duymalıyım.
I hear they're business partners, man. Rincon's been supplying vega with drugs for years.
Rincon yıllardır Vega'nın uyuşturucu ihtiyacını karşılıyordu.
How " d you hear about Reba?
Reba'yı nereden duydun?
I don't want to hear later that the new lines can only dial out or the computer crashed. What's going on?
Telefonların sadece dışarıyı aradığını ya da bilgisayarların çöktüğünü duymak istemiyorum.
I need to hear it from you, Ted.
Bunu senden duymalıyım, Ted.
Everybody's grabbing at me, clawing me, But I make it into the end zone and hear this crunch.
Herkes beni çekiyor, kollarımı bacaklarımı yırtıyor ama son noktaya kadar dayandım ki, "Çıt" diye bir ses geldi.
After your'dancing across the stars'do you wanna hear that I think there's nothing?
'Yıldızlarda Dans'nutuğundan sonra benim'Bir yer yok'dediğimi mi duymak istiyorsun?
# When you hear this song and sing along #
* Eşlik et, bu şarkıyı her duyduğunda *
# When you hear this song I hope that it will give you hell #
* Bu şarkıyı her duyduğunda, umarım cehennemi yaşatır sana *
Sixteen years... I've been asking him for advice and... and waiting to hear his laugh... and for him to tell me that he loves me.
16 yıldır ona akıl danışıyorum ve ve kahkahalarını duymak ve beni sevdiğini söylemesi için bekliyorum.
'Cause I hear the, uh, weather is lovely in Jacksonville this time of year.
Çünkü duyduğuma göre, Jaksonville'de yılın bu zamanı, hava muhteşemmiş.
Ever hear of Princess Laurina?
Prenses Laurina'yı duydun mu?