Yappin traducir turco
49 traducción paralela
If that Marshal was alive, that dog would be yappin', wouldn't it?
Eğer Marshal hayattaysa, köpek havlıyor olurdu, değil mi?
- What are we yappin'for?
Her zaman aynı şey, hatunlar... Fazla zamanımız kalmadı.
We don't want him yappin'over six counties.
Yedi düvele laf yetiştirmesini istemeyiz.
They're out of reach! - Stop yappin', Bluestreak! This is my fight!
Boşver, Ironhide, çok fazlalar.
Hey, what you yappin'on about?
Hey, niye gevezelik ediyorsunuz?
Yappin'about this and that when they ought to be eatin', workin'or sleeping'.
Bence insanlar sadece acıkınca, çalışırken veya uyuyacakları zaman konuşsalar yeter.
Yappin'about her old boyfriend the whole time.
Sürekli erkek arkadaşından bahsetti.
Uh, best I can make out, they're all yappin'about "tubble."
Neyi? Anlayabildiğim kadarıyla hepsi "sovun" diye havlıyor.
do we wanna give up SG-1 and walk around the rest of our lives with him yappin'away in our heads?
SG-1'den vazgeçip hayatlarımızın geri kalanında o kafamızda gevezelik ederken gezmeyi mi istiyoruz?
Less yappin', more zapping'.
Gevezelik etme, işe koyul.
Hey, come on! Quit yappin'and get out here.
Hey, lak lak etmeyi bırakıp, buraya gelin.
What are you yappin'about? !
Neye havlıyorsun?
Stop your yappin', pal.
Kes artık şunu, evlat.
That explains why that skirt was yappin'at me in Chinese.
Bu kızın bana neden Çince bağırıp durduğunu açıklıyor.
No more yappin'! "
Dırdıra son! "
No more yappin'.
Dırdır'a son.
And another thing, none of this woulda happened if your employee of the month over there wasn't yappin'on the phone when she shoulda been checking me out.
ayın elemanı olan elemanınız benimle ilgilenmek yerine telefonla konuşmasaydı bunların hiçbiri olmazdı.
"All right, when she stops yappin'again, say" "Wow, I've never thought of it that way before, but you're right." " "
Tamam gevezeliği tekrar kestiğinde, "Wow, Bunu hiç ben bu şekilde düşünmemiştim, fakat haklısın" de.
Well, quit your yappin'and tow this delinquent road hazard to traffic court.
Laflamayı bırak da, şu trafik canavarını, trafik mahkemesine çek.
Southerners always fuckin'yappin'.
Güneyliler her zaman boş boş konuşur amına koyayım.
All that pot is breaking your concentration. Watch what you say, man. Stop yappin'and get the food!
Ben de bunu diyorum tencereler konsantrasyonunu bozuyor.
You know, without the other guy yappin'in my ear,
Diğer eleman kulağımın dibinde dır-dır edip duruyordu.
So, who were you yappin on the phone with last night?
Dün gece telefonda kiminle bağrışıyordun?
So why don't you do us both a favor, just quit your yappin', grab a couple of glasses and a corkscrew, and come sit your little ass down on the couch.
Bize bir iyilik yapsan da gevezeliği bırakıp iki bardak ve bir tirbuşon kapıp küçük poponu kanepeye koysan.
What in god's underwear you yappin'about?
Ne diye köpek gibi havlıyorsun lan?
What's he yappin'about?
Ne zırvalıyor bu?
Stop yappin'!
Kes zırvalamayı.
Stop yappin'jibberish!
Saçma sapan konuşma!
Well then let's quit yappin'and start looking.
O zaman gevezeliği kesip bir an önce aramaya başlayalım.
Stop yappin'.
Kes dırdırı!
Always yappin'gibberish.
Abuk subuk konuşma.
What you yappin about now, Mason?
Yine ne diyorsun Mason?
Penny, are you done yappin'about the jag-asses that you've brought home?
Penny eve getirdiğin dallamalar hakkında zırvalamayı bitirdin mi?
You know, the casual eavesdropper, hearing the feminine lilt of your voices, would just assume you're a couple of regular gals yappin'away in the crapper.
Kulak misafiri olan sıradan biri, sesinizin kadınsı tonunu duyduğunda iki tane sıradan kızın tuvalette gevezelik ettiğini sanır.
I just... I just started yappin about the old days, and I guess the wine coolers were flowing, and, you know, somehow things just got hinky.
Eski günlerden bahsediyordum biraz da içkiliydik herhâlde tam olarak hatırlamıyorum.
Less yappin'and more finding', brah.
Az laf çok iş...
There's no point in yappin','cause no one's listenin
Kimse dinlemezken boş konuşmanın manası yok.
Enough yappin'!
Bu kadar gevezelik yeter!
The guy that was yappin'with that old man you slapped around, he's pretty high up.
Senin patakladığın adamla çene çalan kişi oldukça önemli biridir.
And that's what the critics will be yappin'about tomorrow.
Yarın eleştirmenlerin konuşacağı şey de bu olur.
We all know there's guys in this chapter that like yappin'.
Hepimiz burada boş çene çaldığımızı farkındayız.
I was yappin'my big, dumb mouth at the bar, and Rozz and Landy heard everything.
Barda sarhoş kafa herşeyi anlatmışım. Rozz - Landy avukatları da beni dinlemişler hep.
Build it strong with the logger and the roots big John! What the hell you yappin'about?
Neler saçmalıyorsun ulan, sen?
Let's do this, little buddy. Quit yappin'and slap me on.
Boş konuşmayı kes ve beni geçir.
Then quit your yappin and fix Mama a Sazerac.
O zaman boş boş konuşma ve annene bir kokteyl hazırla.
I am so goddamn tired of you yappin', and fuckin'opening'your trap every fuckin'time I have anything to say.
Her ağzımı açışımda ortaya çıkıp boş boş konuşmandan iyice bıktım artık.
- Help! Keep yappin', see what happen.
Bağırmaya devam et, ne olduğunu gör.
Less yappin', more slappin'.
Az çene, çok tokat.