Yard'cause traducir turco
1,013 traducción paralela
My grandma Dindinha gives them some rice and beans every Saturday... to help them out, and I share my cruller'cause mom taught us... to share the little we have with those who have less.
Büyükannem Dindinha her Cumartesi onlara pirinç ve bezelye verir. Annem bana bizden yoksul olanlara yardım etmemiz.. ... ve sahip olduklarımızı onlarla paylaşmamız gerektiğini söyler.
Just'cause the magazine says we don't know each other... don't mean we can't help each other, does it?
Dergi birbirinizi tanımıyorsunuz yazıyor diye, birbirimize yardım etmeyecek değiliz.
Churchill wise person who the plan implied a retaliation of Hitler in the Norway. E to help the Finlândia could cause a war with Russia.
Churchill, planının Norveç'te Hitler'in misillemesi ; Finlandiya'ya yardımın da Rusya'yla bir savaş riski taşıdığının farkındaydı.
Now I have the chance to aid the cause of my fellow man below the border.
Şimdi sınırın ötesindeki dostlarıma davalarında yardım etme şansım var.
I'm a surgeon, there are times when I have to cause people pain, so that later on they would be happy.
Ben cerrahım. İnsanlara yardımcı olmak için acı verdiğim anlarda oluyor.
This being a benefit performance for a good cause... and just by being here, you all deserve more than you're getting.
Ama bu, iyi bir sebep için yapılan bir yardım konseri olduğundan burada olduğunuz için dahasını hak ediyorsunuz.
May your cause ride with him as a new assistant to Triebig
Triebig'in yeni yardımcısı olarak başarılar!
I mean, lp me out here, Heidi,'cause from where I'm sitting you got a real problem with fact and fiction.
Bana yardım etmelisin, Heidi. Çünkü buradan senin, gerçek ve kurguyla ilgili ciddi sorunların varmış gibi görünüyor.
From here I can see the competitors, who are usually feuding with each other, all helping out in Milner's cause.
Buradan yarışçıları görebiliyorum, normalde hep birbirlerine sataşırlar ama şimdi hepsi Milner'a yardım ediyor.
Dr. Xavier, I understand you were able to provide a few minor aids to our cause.
Dr. Xavier, anladığım kadarıyla bize ufak yardımlarınız dokunmuş.
I really need someone to kind of talk to,'cause I thought everybody in this town might be deef.
Biriyle konuşmam gerek, çünkü buradaki herkesi yardımsever sanıyordum.
'Cause, you see, I think that people today are so deeply asleep... that unless, you know, you're putting on those sort of superficial plays... that just help your audience to sleep more comfortably... it's very hard to know what to do in the theater.
Çünkü, günümüzde insanlar o kadar derin uykudalar ki seyircinin daha rahat uyumasına yardım edecek, böylesine yüzeysel oyunlar sahneye koymadığın müddetçe, tiyatroda ne yapacağını bilmek oldukça güçtür.
Well, tell him to get in line and follow us into the yard,'cause we're gonna check in.
Sıraya geçip avluya kadar bizi izlemesini söyle. Giriş yapacağız.
Figured he could help out...'cause this banana slips in and out of reality every five minutes.
Bize yardımcı olabilir çünkü bu muz kafalı, beş dakikada bir hayal ve gerçek arasında gidip geliyor.
'Cause if he saw the kind of man you are and you talked to him in your way, I'm sure he'd come through for me, Pop.
Seni tanıyınca, eğer sen gidip onunla konuşursan eminim bana yardım edecektir.
'Cause this play is designed for 70-yard game-winning touchdowns. Now listen carefully, Hammer.
Şimdi dikkatli dinle Çekiç.
You've helped us when you didn't need to and your men have risked their lives for our cause.
İhtiyacın olmadığı halde bize yardım ettin ve adamların bizim davamız için hayatlarını tehlikeye attılar.
Looks like I was destined for good deeds, helping... maybe cause I need affection, I don't know...
Görüldüğü gibi kaderimde iyi şeyler yapmak varmış, yardımseverlik... belki de çünkü sevgiye ihtiyacım var, bilmiyorum...
- I heard that you were feeling ill headache, fever and a chill I came to help restore your pluck'cause I'm the nurse who likes to...
- Duydum ki hastaymışsın başağrısı, nezle ve de soğuk algınlığı iyileşmene yardımcı olmak için geldim çünkü ben bir hemşireyim ve...
To help us in our just cause are two of Nicaragua's Liberal Party... and defenders of democracy...
Bu haklı amaç için bizlere Nikaragua Liberal Partisi'nden iki kişi yardım edecek.
The South will have no choice but to rally to our cause. That's pure nonsense!
Güneyin yardımımıza koşmaktan başka seçeneği kalmayacak.
YOU BETTER COME DOWN OFF OF YOUR THRONE RIGHT NOW AND START HELPING ME OUT'CAUSE I'M GETTING FED UP.
Tahtından hemen kalksan ve bana yardım etmeye başlasan iyi edersin çünkü deli oluyorum.
'Cause he helped Joshua fight the battle of Jericho.
Çünkü O, Joshua'ya Jericho Savaşını kazanması için yardım etti.
I was sort of thinkin','cause you're a lawyer and all, maybe there was a legal way... I don't even have enough ground to stand on anymore, Doc. I mean it.
Sen avukat olduğun için belki bir yasal yolu vardır... Ayaklarım artık yere sağlam basmıyor. Sana yardımcı olamam Doc.
I did it'cause I was trying to help.
Bu işi yaptım çünkü yardım etmek istedim.
I'm planning on going back to school in January... for veterinary assistance, and also for dog grooming...'cause there's a lot of animals that need taking care of.
Ocak ayında okula geri dönüp yardımcı veterinerlik ve köpek tımarı konusunda eğitim almak istiyorum. Yardıma ihtiyacı olan bir sürü hayvan var.
'Cause when we move against them... I need your help.
Çünkü onlara karşı harekete geçtiğimizde yardımına ihtiyacım olacak.
You take care of me, Ned,'cause I got to get across.
Bana yardım et Ned, çünkü sınırdan geçmeliyim.
I help her cause she is my client!
Ona yardım ettim çünkü o benim müvekkilem!
I mean, I have been afraid to even put Dennis Hopper and Marlon together'cause, I haven't figured out what Marty's going to do with Marlon.
Yani, Dennis Hopper'le Marlon'u birleştirmeye korkuyorum çünkü, İsa yardımcım olsun Marty'nin Marlon'la ne yapacağını çözmüş değilim.
I can help you'cause I know why they did her, man.
Yardım edebilirim, niye yaptıklarını biliyorum çünkü.
I've been able to help the cause of justice, no, not by a long shot.
Adalete daha öncede yardım etmiştim. Çok uzun zaman olmadı.
'Cause I'm trying to help this guy, and -
Çocuğa yardım etmeye çalışıyorum.
The Federation is sympathetic to their cause, but they're not helping with this attack.
Federasyon, amaçlarına olumlu bakıyor, fakat bu saldırı ile kendilerine yardımcı olmuyorlar.
To present yourself like this will not help our cause.
Kendinizi bu şekilde takdim etmenin amacımıza yardımı olmayacak.
No more than raiding his pockets a cause, which you were perfectly willing to help me.
Cepleri karıştırmanın ötesinde bir şey değil, bu konuda bana mutlaka yardımcı olacaksın.
'Cause the little bear and the little boy, helped all people with problems.
Çünkü ayıcık ve küçük çocuk herkese yardımcı oluyorlarmış.
I just wanted to ask you what can a white person like me, who isn't prejudiced what can I do to help you and further your cause?
Şunu sormak istedim benim gibi ön yargısız beyaz bir insan size, davanıza yardım etmek için ne yapabilir?
Mom, I know it's for a good cause, and I want to help, but...
Anne, iyi bir amaç için olduğunu biliyorum ve yardım etmek istiyorum, ama...
Once we got her home William offered his help and stuff... but it was almost like I didn't want it'cause she was mine.
Eve döndüğümüzde William bana yardım etmek istedi... ancak ben neredeyse istemedim, çünkü o benimdi.
'Cause right about now, the driver of the said vehicle will be pulling over to the side of the road to help a beautiful young lady, in roadway distress.
Çünkü, şuan bahsettiğimiz aracın şoförü aracını yol kenarına çekip güzel bir kadına yoldaki zor durumu yüzünden yardım ediyor olacak.
Well, if there's any way that I can aid the cause - [Chuckles]
Pekala, sana yardım edebileceğim herhangi bir şey varsa...
She won't say a word... at least not to me. And you're asking me'cause you know how good I am with kids, right?
Çocuklarla aramın iyi olduğunu bildiğin için benden yardım istiyorsun değil mi?
'Cause we've already seen that adamantium can hurt it. You want to play cavalry, Gambit? Come back when the kid is safe!
Yardım et, Logan!
Billy was arebel without a cause.
Bana yardım et.
I just need to go out of town for a little while'cause I got into some trouble, and I need some help.
Sadece bir süre şehirden kaçmam gerek çünkü başım belaya girdi. Yardımına ihtiyacım var.
-'Cause I have a quota... and you'd really be helping me out.
Bana mı? Bana yardım etmiş olursun. Çünkü doldurmam gereken bir kota var.
That night he had to help me take them off, cause I couldn't by myself.
O gece bunları ayağımdan çıkartabilmem için yardım etmişti, çünkü ben becerememiştim.
Work don't stop just'cause the Vice President's coming, you know, babe.
Biliyorsun bebeğim, işler sadece Başkan Yardımcısı geliyor diye durmaz.
I want an evac order for the president, and senior staff members on an Alpha status now, and try not to cause a panic.
Başkan, Başkan yardımcısı ve adamları güvenli bir yere taşınsın. Buna öncelik tanınacak, panik yaratmamaya çalışın.
Do you and each of you solemnly swear that the testimony you may give in the cause now pending before this court shall be the truth, the whole truth, and nothing but the truth, so help you God?
Siz, her biriniz, mahkemede vereceğiniz ifadenizde, Tanrının yardımıyla, gerçeği, yalnızca gerçeği söyleyeceğnize ve gerçekten başka bir şey söylemeyeceğinize yemin eder misiniz?