Ye'd traducir turco
2,334 traducción paralela
Okay, so what happened to Zane and Parrish When the ray went off happened to all of G.D.?
Tamam, öyleyse ışın gönderildiğinde Ray ve Zane'e olanlar, tüm G.D.'ye de mi oldu?
So take your fancy laser shovel and haul it back to G.D.
Yanar döner lazer küreğini alıp G.D.'ye doğru yollansana sen.
I'd say bite me, but that's been taken care of.
Sana kıçımı ye derdim ama bu, çoktan yapıldı.
I promised Boss Wei I'd watch the store.
Patron Wei'ye dükkana bakacağıma dair söz verdim.
I'd go easy on that sauce.
Bu sosu yavaş ye derim.
And I already told the new D.A. who I think it is that did this, and she doesn't care.
Zaten B.S'ye bunu çoktan söyledim ama umursamadı.
If you really can't manage it, choose a day, you take Gae In out, then I'll sneak into Sanggojae and take some photos.
Yapamayacaksan, gün seçelim, Gae In'i o gün dışarı çıkar. Ben Sanggojae'ye girip, fotoğraf çekerim.
The last chick I saw walking like you was Pam Anderson after she banged Tommy Lee.
İşte geliyor. Bu şekilde yürüdüğünü gördüğüm son piliç Tommy Lee ye çaktıktan sonra ki Pam Anderson'dı.
This is a copy of the letter that Volta sent to the Royal Society.
Bu, Volta'nın Royal Society'ye gönderdiği mektubun bir kopyasıdır.
This, plus all the other experiments he'd done, suggested to Harvey there could only be one explanation, that the blood circulates around the body.
Bununla birlikte yaptığı diğer deneylerin sonucunda Harvey'ye göre bunun tek bir açıklaması olabilirdi. Kan vücutta dolaşıyordu.
Be a Santa's little helper and give us a tow back to G.D.
Noel Baba'nın küçük yardımcısı ol ve bizi G.D'ye kadar arabanla çek.
There's no way that he could have access to the lab, let alone get into G.D.
G.D.'ye girmek şöyle dursun, laboratuvara giriş izni alması dahi imkan dışı.
You know, Allison should get this taken to G.D.
Allison bu şey G.D.'ye geri götürmeli.
Allison's moving it to G.D. to see if it has enough residual power in order to open up a new wormhole.
Allison, yeni bir solucan deliği açacak kadar artık güç var mı diye bakmak için G.D.'ye götürüyor.
Tiny's on her way to G.D.
Tiny G.D.'ye gönderiliyor.
I was flying back to G.D. like little... Fargo over there with the glasses told me, and there was these birds, and then I went... And came down.
G.D.'ye geri uçuyordum, oradaki küçük Fargo şu şeyli... gözlüklünün dediği gibi birden karşıma şu kışlar çıktı ve ben de aşağı... aşağıya doğru.
Bag it and bring it back to G.D. I want it autopsied.
Torbalayıp G.D.'ye getir. Otopsi yapılmasını istiyorum.
I'll have you back at G.D. in a jiff.
Göz açıp kapayıncaya kadar sizi G.D.'ye götüreceğim.
All passengers departing for Washington DC, the acela 8 : 30 to Washington arrives on track 40 in five minutes.
Washington D.C.'ye gidecek bütün yolcularımız saat 08.30 Washington treni beş dakika sonra 40 numaralı bölüme girecektir.
Remember that weekend when your father took you and Melissa to D.C.?
Babanın Melissa'yla seni D.C.'ye götürdüğü günü hatırlıyor musun? Ben evde kalmıştım.
It'd be so much easier if we took the Galaxy Super Express.
Süper Ekspres Galaksi'ye binsek daha çabuk varabilirdik.
Auggie. I'm filing a request with the s.A.D. To cancel your loan to them for operation goliath.
Senin Goliath operasyonuyla ilişiğini kesmek için SAD'ye bir dilekçe yolluyorum.
So what'd you promise Kelly?
Kelly'ye ne sözü verdin?
- Oh, I told melanie I'd do her brows.
Melanie'ye kaşlarını almak için söz verdim.
Just before we'd done whatever damage we might have done to Evie?
Ne yaparsak yapalım, bunların Evie'ye zarar verdiğini göremiyor musun?
Just before we'd done whatever damage that we might have done to Evie?
Yaptığımız şeyin Evie'ye ne kadar zarar verdiğini anlayamadın mı hâlâ?
We'd like to thank Sammy Cacciatore for throwing this little shindig for us tonight.
Buradan Sammy Cacciatore'ye bu küçük eğlenceyi ayarladığı için teşekkür ediyoruz.
I told Penny I'd help her with her costume.
Penny'ye kostümüne yardım edeceğimi söylemiştim.
Like I'd ever go to Fiji with you.
Sanki Fiji'ye seninle giderim de!
I'm late for M.A.D.
SSD'ye geç kaldım.
I promised Amy you'd be there for her aunt.
Halası için orda olacağına dair, Amy'ye söz verdim.
I was in Jacksonville, got an early call from Cole here, my head of security, saying one of our trucks had been stolen out of our lot, and that it just might be the one we'd all been watching on the news.
Jacksonville'deydim. Sabah güvenlik şefim Cole'dan kamyonetlerimizden birinin çalındığına ve haberlerde gördüğümüz kamyonetin bizimki olabileceğine dair bir telefon alınca hemen Miami'ye uçtum.
I know that. You also understand that I'm going to have to brief D.C. about this.
- Ayrıca bu konu hakkında D.C'ye bilgi vermek zorunda kalacağımı da anlayın.
I thought we'd come surprise you and have Harrison's birthday party here in Miami.
Miami'ye gelip sana sürpriz yapalım ve Harrison'ın doğum günü partisini burada kutlayalım dedim.
Playing against the Pittsburgh D.
Pittsburgh D'ye karşı oynuyorsun demek.
What about, uh, Ming-Tai, that sound familiar?
Peki Ming-Tai'ye ne dersiniz? Tanıdık geliyor mu?
I'm on my way back to D.C.
Ben D.C.'ye gidiyorum. Tamam.
So what'd you end up getting for molly?
Peki sen Molly'ye ne aldın bakalım?
I'd turbo charge and direct inject the rocket 350, and I'd fix the friggin'air conditioning.
Roket 350'ye turbo şarj ve direk enjeksiyon, ve lanet klimayı tamir ederdim.
Go out and get some dinner.
Dışarı çık ve akşam yemeği ye.
I'd do anything to go to Hawaii.
Ben olsam Hawaii'ye gitmek için bir şey yapardım.
You'd best ask Dougie that one.
Dougie'ye sorsan daha iyi olur.
Because you're being like this, you don't seem like the Oh Ha Ni I know.
Böyle davrandığın için, tanıdığım Oh Ha Ni'ye hiç benzemiyorsun.
Come outside and eat rice.
Dışarı çık ve yemek ye.
I guess it'd be quicker if he brings Tae Seong back to Korea sooner.
Sanırım Tae Seong'u Kore'ye getirse daha çabuk olur.
My grandfather had already said more to Juli in one hour than he'd said to me in the whole time he'd been living with us.
Büyükbabam, daha şimdiden burada kaldığı süre içerisinde bana söylediklerinden daha fazlasını Juli'ye söyledi.
Was it because I felt bad for Eddie?
Eddie'ye acıdığım için mi?
I'm actually gonna take off because I promised Howie that I'd pick up some dinner.
Gitmem gerek çünkü Howie'ye akşam yemeği alacağıma söz verdim.
She's been texting some awful things to My daughter, Lani and I'd like her to stop.
Kızım Lani'ye korkunç mesajlar atıyor, bunu yapmayı kesmesini istiyorum.
Shit it out and eat it!
Çık dışarı ve ye bunu!
Two months after I'd started NZT, I was brokering the biggest merger in corporate history.
NZT'ye başladıktan iki ay sonra iş dünyasının en büyük birleşiminde aracılık eder hale gelmiştim.