Yearned traducir turco
113 traducción paralela
You know, as a matter of fact my inner soul has always yearned to express itself in the dance.
Bilirsin aslında ruhumun derinliklerinde daima dans için yanıp tutuştum.
You're everything I've ever yearned for in a woman.
Bir kadında arzuladığım her şey sende var.
I am everything he ever yearned for in a woman.
Bir kadında istediği her şey bende var.
desolate Beaches of Naniwa yearned more and more
Naniwa'nın ıssız sahilleri gittikçe daha çok özlüyorum.
Excuse me. How i've thought of you and yearned for you!
Senin nasıl düşündüğümü, hasretini çektiğimi bilemezsin.
Have you yearned for love?
Benimle karşılaşmadan önce, aşka özlem duyuyor muydun?
Is something a man Had yearned for And something He m ight accomplish Given an extension.
Yarım kalmış önemli bir mesele, bir insanın çok isteyip de yapamadığı ve verilen ek sürede tamamlayacağı bir şeydir.
People who yearned for virgin land and a new life now had a highway to take them. And they moved along.
Bakir topraklar ve yeni bir hayat için can atan insanlar şimdi onları götürecek bir anayola kavuşmuşlardı ve harekete geçtiler.
But how would you faire in the new rearranged France you yearned for?
Ama o çok özlediğin yeniden düzenlenmiş Fransa'ya nasıl ayak uyduracaksın?
Today I have everything I yearned for
# Bugün istediğim her şey oldu #
We have yearned for liberation as people thirst for water in the desert.
Kurtuluşu, çöldeki insanın suya olan ihtiyacı ne kadarsa o kadar arzuladık.
He was a religious man and perhaps yearned for holiness.
Onca zaman nefsini köreltmeyi başarmış.
As one old Roman consul, Mussolini yearned for for an African empire.
Mussolini, eski Roma konsülleri gibi Afrika İmparatorluğu'na özlem duyuyordu.
You've no idea how I've yearned to hear these words.
Bu sözleri duymayı ne kadar özlediğimi bilemezsin.
You cannot know how long I have yearned for this moment.
Bu anı ne kadar uzun zamandır beklediğimi bilemezsin.
I yearned to spurt myself into the gutter.
Özlemini duydum kendimi gayretle çatı oluğuna bırakmanın.
ONCE, I YEARNED TO BE A CONCERT PIANIST.
Her şeyden çok, konser piyanisti olmayı istedim.
Since many of us have yearned for the gift of flight, the sport of skydiving was introduced.
Çoğumuz uçma hayali kurduğundan serbest dalış sporuyla tanıştık.
After years of working in the bookbindery, Faraday, now 21, yearned to escape to a larger world.
Ciltçide yıllarca çalıştıktan sonra artık 21 yaşına gelen Faraday daha geniş bir dünyaya açılmak istedi.
I've yearned for many years to hear that news.
Bu haberi duymak için yıllarca bekledim.
If only you knew how I've yearned for this day to come.
Bugünün gelmesini ne kadar çok istediğimi bir bilsen.
Perhaps I gave her something you never could and secretly she yearned for my return.
Belki de ben ona senin hiç veremediğin bir şey vermişimdir. Ve gizlice, benim dönüşümü bekliyordu.
It walked under the sun and the moon over sand and stone sinned, felt pain yearned for heaven.
Güneşin ve ayın altında... taşların ve kumların üstünde yürüdü. Günah işledi, acı çekti... ve cenneti arzuladı.
At night, in bed, I could still smell it and I yearned to take her in my arms.
Geceleyin yatağımda, kokusunu hâlâ hissedebiliyor ve onu kollarımla sarmalamak için can atıyordum.
A sense of melancholy and frustration... overtook all the guests, making them take refuge on the patio... in the barns and bathrooms... as they yearned for'the love of their lives'.
Bütün misafirleri saran melankoli ve... düş kırıklığı, onları terasa... ambara ve banyolara taşıyordu... kavuşmak için can atıyorlardı'hayatlarının aşkına.'
Have you yearned?
Sen hasret çektin mi?
But I haven't yearned.
Ama hasret çekmedim.
The security of gravity and the cleanliness of rain : these were the two elements that Commander Hunt yearned for most in space.
Yerçekiminin güvenliği ve yağmurun temizliği Kumandan Hunt'ın uzayda en çok hasretini çektiği şeylerdi.
On the ship of madness, I yearned for a voice of reason. Land ho!
Bu kaçıklar gemisinde, anlayışlı bir sese hasrettim.
'I have yearned to be on the one-dollar bill, and with your help...'this I shall achieve.
"... bir doların üstünde olmaya can atmışımdır ve sizin yardımınızla... " "... bunu başaracağım. "
You can't imagine how I yearned for caresses, lying here.
Oysa bu yatağın üstünde okşanmayı ne kadar hayâl ettiğimi asla bilemezsin.
I lay dormant for thousands of years, remembered, worshipped, yearned for.
Binlerce yıl hareketsiz kaldım,... hatırlandım, tapıldım, özlendim.
After a page, I yearned for the worldly cynicism of Barney the Dinosaur.
İnan bana birinci sayfanın sonunda Dinazor Barney eleştirilerini bile özlerim.
Since the beginning of time, man has yearned to destroy the sun.
Zamanın başlangıcından beri insanoğlu, güneşi yok etmek için yanıp tutuştu.
Lee is the son I have always yearned for.
Lee her zaman hasretini çektiğim oğlum benim.
THAT CHILD IN ME YEARNED TO CREATE THE EXTRAORDINARY- -
İçimdeki çocuk beni sıra dışı bir şeyler yaratmaya zorladı.
But, I yearned to see her.
ama onu çok özledim.
He gave them the strong charismatic leader they'd yearned for since the war.
Onlara, savaştan beri görmek istedikleri güçlü karizmatik lideri vermişti.
She yearned for the time when dinner was followed by dessert, not lubricant.
Yemekten sonra sadece tatlı yendiği, kayganlaştırıcı olmadığı zamanları özlüyordu.
When I was a machine I yearned to be a man.
Ben makineyken Insan olmak iterdim.
It's Latin for "look up things that are yearned for."
"Aradığınız kelimeye bakın." cümlesinin Latincesi
" Things that are yearned for...
" Aradığınız kelime...
Ever since Woody Allen described waving to Mia Farrow across the Park single men in Manhattan had yearned for that kind of separate togetherness.
Woody Allen parkın karşısından Mia Farrow'a nasıl el salladığını anlattığından beri Manhattan'daki erkekler öyle bir ayrı beraberliğin hasretini çeker.
After what he had seen, he yearned for normalcy.
Gördüklerinden sonra normal bir hayat istedi.
I have yearned for you.
Seni arzuladım.
My eyes yearned... but there you were... glittering, glowing... awash in joys... while here...
Paro yollarını gözler... ama sen bir gelsen... sen parlayan ve ışıldayan " mutluluk dalgası... Bense burada...
Yearned for by everyone, the German Mark flooded our little community.
Alman Markı topluluğumuza akıyordu.
Since the dawn of man, we've yearned to emulate a bird's ability to break free from its earthly bonds, you know, fly like an eagle.
"İnsanlığın varoluşundan beri..." "... dünyevi sorunlarımızdan kurtulmak için kuşları taklit etmeye çalışmıştır. " " Kartal gibi özgür olmak için. "
He yearned for the girl.
Kıza gönlü düşmüş.
I yearned to go there.
Oraya gitmeye can atıyordum.
I lay dormant for thousands of years, remembered, worshipped, yearned for.
İlk seferde Savage Land'e doymuştum zaten. Gelecek sefer Storm'u kaçırdıklarında onu daha güzel bir yere götürmelerini isteriz.