Yemeni traducir turco
364 traducción paralela
Yeah, I better get you on back to Darby's and get some hot food into you.
Doğru, seni Darby'nin oraya gönderip sıcak bir şeyler yemeni sağlasak iyi olur.
That's the way I like to see you eat.
İşte böyle yemek yemeni istiyorum.
Father Francesco would order you to eat.
Peder Francesco yemeni buyurdu.
The doctor told you to eat before eight lt's nine thirty now
Normal. Doktor saat sekizden önce yemeğini yemeni söyledi. Şu anda saat dokuz.
- But the doctor says... I should eat by eight
- İstemiyorum. - Ama doktor saat sekizde yemeni söyledi. Acıkmadım.
Now, I want you to get yourself something to eat, and I'll go and see what I can do for you with Mr. Corvier.
Şimdi bir şeyler yemeni istiyorum. Ben de Bay Corvier'e gidip senin için ne yapabileceğine bakayım.
I've come to ask you to have dinner with the children.
Çocuklarla akşam yemeği yemeni istemeye geldim.
What I really mean is to have dinner with Norman.
Aslında Norman'la yemek yemeni istemeye geldim.
I'm asking you to eat.
Senden yemeni istiyorum.
Your pa would want you to eat.
Yemeni istiyorum.
Your father would like you to have dinner with us this evening.
Baban bu akşam bizimle yemeni istiyor.
And your mother meant you to eat the food
Ve annen de yemeği yemeni isterdi
I did not command you to eat.
Sana yemeni emretmedim.
Boss, Queenie says for you to eat these sandwiches.
Patron. Kraliçem, bu sandviçleri yemeni söyledi.
The priest wants you to eat more.
Peder senin daha fazla yemek yemeni istiyor.
I want you to have lunch with Jeanine and Nanny.
Caroline, Jeanine ve dadıyla ile öğle yemeği yemeni istiyorum.
To eat.
Yemeni.
I can watch to eat for nice.
Yemek yemeni izleyebilirim.
I told you to eat something back there.
Sana oradayken bir şeyler yemeni söylemiştim.
I'm delighted to make you eat.
Yemek yemeni sağladığıma sevindim.
I want you to eat it.
Yemeni istiyorum.
I cooked it because I want you to eat!
Yemeni istediğim için pişirdim!
- No, I don't want you to.
- Hayır, yemeni istemiyorum.
- I don't want you to eat.
- Yemeni istemiyorum.
- No, I don't want you to eat it.
- Bunu yemeni istemiyorum.
I don't want you to eat it!
Bunu yemeni istemiyorum!
Just a little pleasant female company for supper.
Sadece benimle birlikte yemek yemeni.
I want you to eat me... to eat me.
Senden beni yemeni istiyorum... beni yemeni.
Watching you eat makes me hungry...
Senin yemek yemeni seyrederken ben de acıkmaya başladım.
You see I am diametrically different from the Annabel you know.
Amma ahmak. Annabel senin bu şeker kaplamalı kıtır gevreklerini yemeni istiyor.
I don't want to eat an animal that's inviting me to! It's better than eating an animal that doesn't want to be eaten.
Kendisini yemeni istemeyen bir hayvanı yemekten iyidir.
I want you to eat this.
Bunu yemeni istiyorum.
Right now, little one, I want you to eat one of those pretty red fruits
Şimdi senden ufaklık o güzelim bubuşlardan yemeni istiyorum.
- Come on, Danny. I want you to eat.
- Haydi, Danny. Yemeni istiyorum.
I told them about the time I cooked you a seven-course dinner for your birthday and you had a burger on the way over.
Doğum gününde sana yedi çeşit yemek hazırladığımı ve ve gelirken hamburger yemeni anlattım.
We'll get your fat ass thrown out of here.
O koca kıçına tekmeyi yemeni sağlayacağız.
Honey, it's just for dinner, and Charles would want you to eat.
Tatlım, bu sadece bir akşam yemeği, ve Charlie de yemeni isterdi.
I expect you to eat all of these chickens, both of them.
Bu tavukların ikisini de yemeni istiyorum.
Mom says for you to come and eat.
Annem gelip yemek yemeni söyledi.
She had the sinuous grace of Araby, Ethiopian ardor, the startled candor of the French, the high art of the Indians, Yemeni coyness, and the narrow passage of a Chinese girl.
Onda, bir Arabî'nin dolambaçlı zarefeti, bir Etiyopyalı'nın ateşi, bir Fransız'ın korkmuş samimiyeti, bir Hintli'nin yüksek zanaatı, bir Yemenli'nin utangaçlığı ve bir Çinli'nin dar dehlizi vardı.
Mrs. Graham, she not want you eat before bed.
Bayan Graham, yatağa girmeden önce yemek yemeni istemiyor.
I want you to get Mrs. Partridge's potato while you're there.
Hazır oradayken, Bayan Partridge'in patatesinden yemeni istiyorum.
I'd like you to have lunch with me on Tuesday, if you're around.
Salı günü benimle bir öğle yemeği yemeni istiyorum, şayet buralardaysan.
Did I ever tell you to eat up? Go to bed? Wash your ears?
Hiç yemeğini yemeni, yatağa girmeni, ödevini yapmanı söyledim mi?
- I'd like to see you eat it.
- Senin yemeni görmek isterdim.
Now, I want you to eat everything, you hear?
Şimdi, hepsini yemeni istiyorum. Duyuyor musun?
Because... when I watch you eat, when I see you asleep, when I look at you lately, I just wanna smash your face in.
Çünkü senin yemeni gördüğümde, senin uyumanı gördüğümde, sana son zamanlarda baktığımda, senin yüzünü dağıtmak istiyorum.
I don't want any more of that shit.
Artık o boku yemeni istemiyorum.
I'd rather you were a good eater than a good essay writer.
Güzel öykü yazacağına güzel yemeni tercih ederdim.
I don't want you eating over here.
O zaman burada yemeni istemiyorum.
Now, I want you to eat something.
Bir şeyler yemeni istiyorum.