Yilmaz traducir turco
103 traducción paralela
Don't blame us We utter your name
[TÜRKÜ SÖYLERLER ] [ YILMAZ GUNEY - ZAHİT BİZİ TAN EYLEME]
- How are you, Mr Yilmaz?
- Nasılsınız Yılmaz Bey?
Who is next after Mr Yilmaz?
Peki, Yılmaz Bey'den sonra sıra kimde?
Ali Yilmaz, dormitory 3.
- Ali Yılmaz, 3. Koğuş. - Hüseyin Karakuş, 2.
My father adored Yilmaz Güney.
Babam Yılmaz Güney'e hayranmış.
In everyday life my father imitated Yilmaz Güney.
Babam Yılmaz Güney'i taklit ederdi hayatında.
Subtitled by Kate O'Hara Serkan Yilmaz To learn more about Nikola Tesla visit PBS online at pbs.org
1960 yılında, Ağırlık ve Ölçümler Genel Konferansı "manyetik endüksiyon" adlı fiziksel niceliğin birimi için Tesla'nın adını taşıyan bir sembolün kullanılmasına karar verdi :... pbs.org'u ziyaret ederek Nikola Tesla hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
- I'm Mehmet, Muharrem Yilmaz's son...
- Ben, Muharrem Yılmaz'ın oğlu Mehmet.
Yilmaz, listen, son.
Yılmaz, bak oğlum.
Too much Yilmaz, lots of them...
Çok almış Yılmaz, çok...
Yes, Yilmaz.
Evet, Yılmaz.
I am going to die Yilmaz.
Ben gidiciyim Yılmaz, öbür tarafa geçiyorum.
Yes Yilmaz, I am listening to you, son.
Evet, Yılmaz. Seni dinliyorum, oğlum.
Yilmaz...
Yılmaz...
And they won't stop yet, Yilmaz.
Bu iş uzayacak.
Yilmaz, I don't understand gays.
Ben bu eşcinselleri anlamıyorum Yılmaz.
It's over Yilmaz.
Bitti Yılmaz.
Are you sure, Yilmaz?
Emin misin, Yılmaz?
I didn't do anything, Yilmaz.
Ben bir şey yapmadım Yılmaz.
Yilmaz!
- Yılmaz!
But I am not, Yilmaz.
Ama ben masumum, Yılmaz.
One day we were sitting at our spot with Yilmaz and Namik...
Bir gün Yılmaz hocalarda lokalde oturuyoruz, Namık abi nası...
Yilmaz.
Yılmaz.
Yilmaz is calling.
- Efendim, Ahmet Yılmaz arıyor.
Hasan Yilmaz, legal correspondent.
Hasan Yılmaz abi, adli muhabir.
Look at them, Gökhan Yýlmaz.
Bak bakalım Gökhan YILMAZ.
Gökhan Yýlmaz.
Gökhan YILMAZ.
Go on, Yilmaz.
Hadi, Yılmaz.
- Wait, Yilmaz.
- Bekle, Yılmaz.
And you, Yilmaz?
Ya sen, Yılmaz?
- Please, Yilmaz!
- Hadi! Yılmaz Allah aşkına, hadi çabuk!
. - Look out, Yilmaz!
- Önüne bak Yılmaz!
And Yilmaz Turgut took photos there every day for more than 40 years.
Ve Yılmaz Turgut o dükkanda kırk yılı aşan bir sürede, her gün fotoğraf çekti.
- Have a good day, Yilmaz.
- Kolay gelsin Yılmaz Usta.
What does the doctor say, Yilmaz? .
Doktor ne diyor Yılmaz, söyle?
- Yilmaz.
- Yılmaz.
- Didem Yilmaz?
- Didem Yılmaz?
- Didem Yilmaz.
- Didem Yılmaz.
Okay, Mehmet Osip and Ali Yilmaz are here, representing the Turkish telecommunications conglomerate that bought the satellite. We're running backgrounds.
Mehmet Osip ve Ali Yılmaz uyduyu alan Türk telekomünikasyon holdinglerini temsilen burada bulunuyorlar.
Ali Yilmaz did not attend Ankara University as his CV suggests.
Ali Yılmaz, CV'sinde yazdığı gibi Ankara Üniversitesine gitmemiş.
I think we need to have a chat with our friend Mr. Yilmaz.
Sanırım dostumuz Bay Yılmaz ile konuşma vakti geldi.
One of the Turkish representatives, Ali Yilmaz, has links to a half a dozen countries barred from military trade with the U.S.
Türk temsilcilerinden biri Ali Yılmaz'ın, ABD ile askeri ticaret yapması yasaklanmış bir düzine ülkeyle bağlantısı var.
Maybe you let Yilmaz get a look at the classified technology in that satellite.
Belki de Ali Yılmaz'a, o uyduda gizli teknolojilere bakması için izin verdin.
Mr Yilmaz. Sorry to be meeting under such difficult circumstances,
Bay Yılmaz, böyle kötü koşullar altında tanıştığımız için üzgünüm.
That's what we're going to find out, Mr Yilmaz.
Biz de bunu bulmaya çalışıyoruz, Bay Yılmaz.
Mr Yilmaz, who else knew Emel was pregnant?
Bay Yılmaz, Emel'in hamile olduğunu başka kim biliyordu?
You have to understand, Mr Yilmaz, we are going to ask you some difficult questions.
Bunu anlayışla karşılayacağınızı umuyoruz, Bay Yılmaz. Size cevaplaması güç birkaç soru soracağız.
I realise you're in a very dark place right now, Mr Yilmaz.
Şu an kötü bir durumdasınız, farkındayım Bay Yılmaz.
The husband's on a contract with Vodaphone. Gokhan Yilmaz.
Maktulün kocası, Gökhan Yılmaz'ın hattı Vodafone değil miydi?
An Adem Yilmaz.
Efendim, Adem Yılmaz diye biri.
Where's Yilmaz?
Yılmaz nerede?