Yogurt's traducir turco
359 traducción paralela
All right, let's go to the yogurt store and get a specimen.
Tamam o zaman hadi gidip şu örneği alalım.
Let's go to that yogurt store.
Hadi o yoğurtçuya gidelim.
Ironically, the mishap, by bringing the nonfat-yogurt scandal to the public's attention probably clinched the election for the Republican.
İronik bir şekilde yağsız yoğurtla halkın dikkatini çekti bu da Cumhuriyetçilere seçimi büyük oranla kazandıracak.
I mean, that's like being surprised when the counter help at yogurt shop seems sad for no reason.
Bu yoğurt dükkanındaki yardımcının sebepsiz yere üzgün olduğuna şaşırmak gibi bir şey.
Hand me the yogurt, the black strap molasses and the brewer's yeast.
Bana yoğurdu, şeker kamışı şurubunu ve bira yamasını ver.
Why bring us here?
Yoğurt yeme yarışına gitseydik.
There's sugar, yogurt and fruit.
Şeker burada, yoğurt ve meyve de var.
Yoghurt, carrot juice, cottage cheese, organic honey, non-fat, and eggs, fertile.
Yoğurt, havuç suyu, süzme peynir organik bal, yağsız, yumurta, kümes dışında beslenenlerden.
My usual is two soft-boiled eggs, gluten toast and a glass of yogurt.
Benimki iki katı yumurta, bir dilim kızarmış ekmek ve bir kâse yoğurttur.
Light the lights in the hen-house. Then make yoghurt.
Sonra kümesin ışıklarını yakar, ardından yoğurt yapardım.
Grilled cheese sandwich. Half a pint of yoghurt and coffee.
Kızarmış peynirli sandviç, yarım kase yoğurt ve kahve.
I make him leave his yogurt on the stoop.. ... and I don't bring it in until after he's gone.
Ona yoğurdu kapının önünde bırakmasını söylüyorum..... ve o gidene kadar yoğurdu almıyorum.
"But Veronica, all this yogurt... That's a bit weird..."
"Veronika, bu kadar yoğurt normal değil."
Now, the contest of finding the gold in yogurt is starting!
Şimdide! Yoğurt içinde altını bulma yarışı!
Try and keep it cold, there is yoghurt in there.
Soğuk tutmaya çalış, içinde yoğurt var.
For desert, I'll have the space yoghurt with chopped cola nuts.
Tatlı olarak, kola cevizi doğranmış esrarlı yoğurt alacağım.
You've got some yogurt on your face.
Yüzünüzde yoğurt kalmış.
Relax, it's just yogurt.
Sakin ol, sadece yoğurt.
Hey, that's gelati. I asked you for yogurt.
Hey, o gelato. ben yoğurt istemiştim.
Gelati's made out of cream. Yogurt's made out of bacteria culture.
Gelato kaymaktan, yoğurt ise bakteri kültüründen yapılır.
You can't shove yogurt in everybody's face.
Önüne gelenin suratına yoğurt atamazsın.
That's a kind of a yoghurt dip, sort of onion and cucumber.
Böyle yoğurt soğan ve salatalıkla karış...
You get crow's feet and chicken chin... and your nips start heading south, and your bum turns to yogurt.
Kazayakları, sarkık çene. Göğüslerin yere yaklaşacak, kalcaların ayrana dönecek.
Would you like to buy me a fat-free frozen yogurt at the store, Kramer?
Bana marketten donmuş yağsız yoğurt alır mısın Kramer?
- He throws hot yogurt on your back.
- Arkasına sıcak yoğurt dökerek.
Maybe it's that yogurt.
Belki yoğurtan olabilir.
Mary, we've been eating a lot of your husband's yogurt at the yogurt place. Does that have any fat in it?
Mary, uzun bir süredir kocanın yoğurtlarından yiyoruz.
Well the yogurt verdict is in.
Evet yogurt testi sonuçlanmış.
My only indulgence, I guess, would be that I eat a lot of frozen yogurt but it's nonfat.
Tek farkım donmuş yoğurt yememdi ama o da yağsız.
My campaign staff received some very disturbing information regarding the fat content in yogurt that's being sold throughout the city.
Kampanya elemanlarım kötü haberler aldılar yediğim yoğurtlarda yağ olabilirmiş.
So in effect, the yogurt won him the election.
yani, seçimi ona yoğurt kazandırmış olacak.
Cornflake-fed and yogurt-toned.
Mısır gevreği kokulu ve yoğurt gibi beyaz.
Last time there were yogurt containers lying around after class.
Millet, boş yoğurt kaselerinizi sınıfın içinde bırakmanız son olsun.
It's yogurt.
Bu yoğurt.
Did you eat anything today at all besides yogurt?
Bütün gün yoğurt dışından bir şey yedin mi?
And Ray... if it's nothing dangerous, could you get me a yogurt?
Ve Ray... Eğer tehlikeli bir şey yoksa bana yoğurt getir misin?
I'm fixing you a breakfast drink with fresh fruit, yoghurt, carob, pitted prunes.
Size taze meyve, yoğurt, keçiboynuzu ve erik karışımı bir kahvaltı içeceği yapacağım.
There's some yogurt there, please have it.
Orada y oğurt v ar, al onu.
Okay. Let's get some frozen yogurt or something.
donmuş yoğurt falan yiyelim.
Let's get some frozen yogurt or something.
Ara verelim. Donmuş yoğurt filan yiyelim.
They're using Hjart at the moment and they know it's hopeless.
Şu anda yoğurt kullanıyorlar. Tabii bundan bir verim alamayacaklarını biliyorlar.
Let's get some frozen yogurt or something.
Soğuk yoğurt falan alalım.
There's something wrong with this yogurt.
Bu yoğurtla ilgili bir sorun var.
It's not yogurt.
Yoğurt değil o.
Eat a ripe banana with yogurt.
Doğranmış muzu yoğurtla karıştırmalısın.
There's some yogurt.
Biraz yoğurt var orda.
We checked and it turns out there's five frozen yogurt places within a one-mile radius.
Kontrol ettik. 1.5 km alan içinde, 5 adet dondurmacı varmış.
I think it's yogurt or something.
Yoğurt gibi birşey olsa gerek.
Cornflakes... or is it yogurt with muesli you eat now?
Mısır gevreği mi yoksa yoğurtlu tahıl mı yiyorsun?
- She looks like yogurt... she's squat and that beaked nose is just like her uncle's.
Ne? - O yoğurt gibi...
- Why's there yogurt in this?
- Neden içerisinde yoğurt var?