You'd've traducir turco
29,709 traducción paralela
Thought you'd be impressed. You and Team Scorpion suffer full-scale cognitive trauma and I don't have to lay a finger on you.
Sen ve Scorpion Ekibi tam bir bilişsel travma geçiriyorsunuz ve ben parmağımı bile oynatmak zorunda değilim.
You were about to be on the run and scared, and I knew that you'd want to go back to the one place that you'd ever felt safe.
Kaçmak üzereydin ve korkmuştun ve kendini güvende hissedeceğin tek yere dönmek isteyeceğini biliyordum.
And you, you jackass, you pushed your love out the door to spend the weekend with another man!
Ve sen, sen eşek herif, başka bir adamla bir hafta sonu geçirsin diye aşkını zorla kapı dışarı ettin!
There are four major support columns that abut the exterior walls of the dome, and I'm sending you 3-D images now.
Kubbenin dış duvarlarına yaslanmış dört tane ana destek sütunu var ve şu anda sana üç boyutlu görüntülerini yolluyorum.
Guys, I know you're both holding your breath and you can't answer, but you'd better move it'cause the corium's gonna hit the rods in less than two minutes!
Çocuklar, biliyorum ikiniz de nefesinizi tutuyor ve cevap veremiyorsunuz ama acele etseniz iyi olur çünkü koryumun çubuklara ulaşmasına iki dakikadan daha az kaldı!
It's any fruit with an outer skin, pulpy middle and, uh, you know, seed inside of it.
Dış kabuklu, ortası posalı ve çekirdekli bir meyve.
I know, and normally I wouldn't ask you for this kind of favor, except his doctor's out of town, and he desperately needs a sedative or else he won't be able to fly home and visit his sick mother.
Biliyorum, normalde böyle bir şey istemezdim ama doktoru şehir dışında ve sakinleştiriciye çok ihtiyacı var. Aksi takdirde, evine gidip hasta annesini görmeyecek.
She's beautiful, sophisticated... and she'd shoot you in the face just to make sure the gun worked.
Güzel, bilgili ve silah çalışıyor mu diye seni yüzünden vuracak biri.
And you'd take the girls down to the beach, and... you know, I shouldn't be telling you any of this.
Kızları da sahile indirirsin ve, anla işte. Sana bunların hiçbirini anlatmamam lazım.
" S'pose you'd done a right and give Jim up,
"Doğru bir şey yaptın ve Jim'i ele verdin..."
You're the kindest, most generous man I've ever met, Frank.
Sen tanıdığım en iyi, en bencil olmayan insansın Frank.
New Debbie, grab some shrubs from outside the Citibank on 47th and just stick them anyplace you see dirt.
47. caddedeki bankanın dışından biraz çalı çırpı topla ve kir gördüğün yerlere koy.
Ah, you're so obvious, and you're so afraid of anything real that you'd rather blow yourself up than let anyone else in.
Çok açık sözlüsün. Ve bir başkasının yerine seni havaya uçuracak gerçek bir şeyden çok korkuyorsun.
Whatever. It would've made sense if you'd actually bothered to come.
Zahmet edip de gelseydin, kulağa daha mantıklı gelebilirdi.
This could've all been much simpler if you'd just picked up on the secure channel.
Eğer güvenli hatta cevap verseydiniz bu çok daha kolay olurdu.
Do you really think that you've made some kind of deal with what's out there?
O dışarıdakilerle bir anlaşma yaptığınıza gerçekten inanıyor musunuz?
If you'd just stayed on the plane in Hong Kong, he would've folded.
Hong Kong'da uçaktan inmeseydin bize itaat ederdi.
I know it's in your nature to infer invisible unconscious processes behind the memory loss and that it is an exceptional doctor who will take the risk of concluding in writing that someone is malingering but, with respect, that is what I think you should do.
Hafıza kaybının ardında görünmez bilinç dışı süreçler olduğunu düşündüğünüzü biliyorum ve birinin numara yaptığına karar verme riskine giren doktor sıradışı bir doktordur, ama....... kusura bakmazsanız eğer, bence yapmanız gereken bu.
♪ Oh, you've got a husband now. ♪
d Artık bir kocan var. d
Guys, I appreciate that you want to help, but all I need right now are Hunt, Wilson, and maybe cardio and neuro.
Yardım etmek istemenize minnettarım ama şu anda Hunt, Wilson, kardiyo ve nöro dışında kimse gerekmiyor.
Oh, and how well would you say you've gotten to know Sofia in the few months that you've spent together, Dr. Blake?
Birkaç ayda beraber geçirdiğiniz zaman içinde Sofia'yı ne kadar iyi tanıdığınızı düşünüyorsunuz Dr. Blake?
But, if I'm right, what are you gonna say when I'm the one hanging from a banner with my insides on the outside?
Ama, haklıysam ve bir dahakine afişten, içi dışına çıkarılmış şekilde düşen ben olursam sen ne diyeceksin?
I was out there and you were in here
Ben dışarıdaydım ve sen buradaydın.
You'd think all those deaths would've prepared me for this.
Bütün bu ölümlerin beni bu ana hazırladığını düşünüyorsundur.
And you, what'd I tell you about the mask?
Ve sen, maskeyle ilgili ne dedim ben sana?
Good,'cause I signed up to do a performance at the ceremony and I kind of thought you'd all be there.
Güzel, çünkü törende performans sergilemek için kaydoldum ve hepinizin orada olacağını düşündüm.
If I hadn't done that she cou | d've never gotten out of there and harmed you.
Eğer böyle yapmasaydım o orada asla kazanmış olmazdı ve sana zarar gelmezdi.
But what if that spirit comes out after you go in and attacks us?
Ama sen gittikten onra ruh dışarı çıkar ve saldırırsa?
And we both figured based on our earlier conversations that you'd have our backs on this.
Ve bizim önceki konuşmamıza dayanarak bu konuda bize destek sağlayacağını düşündük.
I mean, unless you're lying now, like you lied about Doug and Craig.
Ama bana yalan söylemen dışında. Doug ve Craig hakkında yalan söylediğin zamanki gibi.
And if you would've told me that the day would come... when I'm in a hospital corridor torn up inside, almost to the point of tears, because my man is in a room, with his life hanging in the balance... and... I swear, man, I'd gladly take his place.
Gün gelecek hastane koridorlarında perişan halde ağlamamak için kendini zor tutacaksın çünkü adamım ölümle pençeleşirken sen "Yemin ederim, seve seve onunla yer değiştiririm." diyeceksin desen "İlaçlarını almamışsın sen." derdim.
Answer me! Kim Dong Yi, Kim Mal Soon what'd you do?
Kim Dong Yi ve Kim Mal Soon siz olsanız ne yapardınız?
If you don't mind, I'd like to do a quick, easy, noninvasive test...
Eğer sorun olmazsa, hızlı ve kolay bir müdahalesiz test etmek istiyorum...
Except for jacinda in accounting, you've been here the longest.
Muhasebe'ki Jacinda dışında, burada en uzun süre kalan sensin. - Cirosu çok.
D.C. expects you on time and to leave on time.
D.C. senden tam zamanında gelmeni ve de tam zamanında gitmeni bekler.
- ♪ And if you want more ♪
- d Ve eğer daha fazlasını istersen d
Huh? ! You are the most childish, selfish person I have ever met!
Hayatımda tanıdığım en bencil ve çocuksu insan sensin!
Beca... ever since I've known you, you've been there.
Seni tanıdığımdan beri, yanımdaydın.
And ever since you've known me, I've been dedicated to one thing, but that's done.
Beni tanıdığın andan beri kendimi tek bir şeye adamıştım, o şey artık geride kaldı.
Something you should know about Bonnie is that she is fiercely loyal and she would do anything for the people she loves.
Bonnie hakkında bilmen gereken şey korkunç derece sadık olmasıdır. Ve sevdiği insanlar için her şeyi yapar
Apparently, you've been out of the loop for a while, Matt, so allow me to bring you up to speed.
Görünen o ki bir süredir olayların dışında kalmışsın Matt. Hızlıca bahsetmeme izin ver.
And you'd still be wearing his ring.
Ve hala yüzüğünü takıyor olurdun.
And I'd appreciate it if you don't undermine my authority.
Olmaz ve onun yanında benim nüfuzumu sarsmazsan sevinirim.
Yeah, thought you'd be, uh, you know, long beard, suspenders, big hat.
Evet ben sizi uzun sakallı, pantolon askılı ve koca şapkalı biri bekliyordum.
Figured we'd stop by on the way home, see you, Claire, and Alex.
Eve dönmeden sana, Claire ve Alex'e bir bakalım dedik.
You shouldn't be surprised that I'd enjoy the company of a ruggedly hot man.
Sağlıklı ve yakışıklı bir adamla ilişkim olmasına şaşırmamalısınız.
A major challenge with teen children is, sometimes they've been touched by trauma they neither acknowledge nor know how to talk to you about.
Ergenlerle baş etmenin en büyük zorluklarından biri de bazen bilmedikleri ya da farkında olmadıkları birtakım sorunlarının olmasıdır.
Yeah, you also told me Chris Petronelli... was a foot soldier you'd never met.
Evet, ve ayıca Chris Petronelli'nin... hiç tanışmadığın bir er olduğunu söylemiştin.
I hate to break it to you, Mom, but sometimes I stay out really late, and sometimes I don't come home at all.
Sana bunu söylemek istemezdim anne ama bazen çok geç saatte dışarı çıkıyor ve bazen eve bile dönmüyorum.
You know, you haven't told a joke in the four decades I've known you.
Seni tanıdığım 40 yıl boyunca hiç şaka yapmamıştın.
You've been single as long as I've known you.
- Seni tanığıdığım sürece bekardın.
you'd 62
you'd better watch out 24
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd do the same for me 34
you'd like it 22
you'd better not 25
you'd better be careful 19
you'd love it 36
you'd better watch out 24
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd do the same for me 34
you'd like it 22
you'd better not 25
you'd better be careful 19
you'd love it 36
you'd better go 90
you'd better be 34
you'd know 93
you'd be surprised 231
you'd better go home 18
you'd think so 54
you'd be 37
you'd like that 138
you'd better hurry up 17
you'd better hurry 34
you'd better be 34
you'd know 93
you'd be surprised 231
you'd better go home 18
you'd think so 54
you'd be 37
you'd like that 138
you'd better hurry up 17
you'd better hurry 34