You'd better hurry up traducir turco
59 traducción paralela
Well, he'd better hurry up because you're not spending any afternoon in this place.
Şey, acele etsek iyi olur çünkü hiçbir öğleden sonranı bu yerde geçirmiyorsun.
You'd better hurry up with your lunch.
Haydi yemeğini ye.
- Well, you'd better hurry up, then.
Hızlansan iyi edersin.
You'd better hurry up out there, cos she's taking off soon.
Hey, Joe. Acele etseniz iyi olur, kalkmak üzere.
Rob, you'd better hurry up.
Rob, acele etsen iyi olur.
Well, you'd better hurry up.
Acele etsen iyi olur.
Miss Ishikawa, you'd better hurry up.
Bayan Ishikawa, acele etseniz iyi olur.
You'd better hurry up.
Acele etmelisin.
You'd better hurry up!
Hemen gebertelim şunu!
You'd better hurry up.
Acele etsen iyi olur.
You'd better hurry up.
Acele etseniz iyi olacak.
Struther, you'd better hurry up and get outta there.
Struther, acele edip dışarı çıksan iyi olacak.
You'd better hurry up.
Acele etsen iyi olacak.
- In, like, five minutes. - You'd better hurry up.
- 5 dakika içinde.
You'd better hurry up and shoot me, because if I escape I'll kill you too.
Beni kurşuna dizmekte acele etseniz iyi olur, çünkü eğer kaçarsam seni de öldürürüm.
You got something you want to do this year you'd better hurry up.
Bu yıl yapmak istediğiniz bir şey varsa acele etmeye bakın.
You'd better hurry up.
Sen daha iyisi, acele ettirmeliydin.
Odo, you'd better hurry up.
Odo, acele etsen iyi olur.
Well, when I came over to the table, she mentioned something about how she'd better hurry up and leave or you'd make her buy lunch to make up for the one you bought yesterday.
Masalarına uğradığımda, birşeylerden bahsetti ona dün aldığın şeyden dolayı yemek ısmarlatacağın için aceleyle kalkıp, gitti.
You'd better hurry up, your breakfast is getting cold
Acele etsen iyi olur. Kahvaltın soğuyor.
Hey, you'd better hurry up.
Hey, acele etsen iyi olur.
As for you school kids, you'd better hurry up and eat those Wheaties... because the first bell rang 15 minutes ago.
Sizin gibi okul çocukları, acele edip, kahvaltınızı bitirseniz iyi edersiniz... İlk zil, 15 dakika önce çaldı çünkü.
But you'd better hurry up,'cause I think this thing is about to fall.
Acele etseniz iyi olur, çünkü sanırım bu şey düşmek üzere.
You'd better hurry up, Dad.
Acele etsen iyi olacak, babacığım.
You'd better hurry up
Acele etsen iyi olur.
Then they'd better hurry up'cause if I'm not mistaken, Celesta...,... when this candle burns out you die.
O zaman acele etseler iyi olur. Çünkü Celesta, eğer yanılmıyorsam, bu mum söndüğü zaman, öleceksin.
You'd better hurry up if we're going to pick up this trail.
Onları geri almak istiyorsak acele etmemiz gerekli.
You'd better hurry up and start having bad boy troubles so I can get some feedback.
Acele edip kötü çocuklarla soru yaşamaya başlasan iyi olacak?
And you lot, you'd better hurry up!
Ve siz, acele etseniz iyi olur!
You'd better hurry up and tell him, then.
Öyleyse, hemen ona anlatsanız iyi olur.
You'd better hurry up before you miss the opening'cause you don't wanna miss the opening.
Film başlamadan acele etsen iyi olur çünkü başını kaçırmak istemezsin.
You'd better hurry up, these games don't have a happy ending.
Acele etsen iyi olur. Bu oyunlar mutlu sonla bitmiyor.
You'd better hurry up, man.
Acele etsen iyi olur dostum.
Well, uh, you'd better hurry up and change.
Acele et ve üstünü değiştir.
I just never met the right person, that person who makes you feel like you'd better hurry up, like there's never gonna be enough time.
Sadece hiçbir zaman doğru insanla karşılaşmadım, acele etmeni istetecek insanla, sanki hiç yeterli zaman olmayacakmış gibi.
Well you'd better hurry up.
Acele etseniz iyi olur.
Yeah, so you'd better hurry up and win.
Evet, bu yüzden acele edip kazansan iyi edersin.
You'd better hurry up.
Sen en iyisi acele et!
- I'll dry it up, you'd better hurry.
- Ben kurularım, siz acele edin.
You'd better hurry up, my clients are interested.
Elinizi çabuk tutsanız iyi olur, müşterilerim evle ilgileniyorlar da.
- Well, you better hurry up,'cause I already saw some kids selling candy outside.
Hayır. Acele etsen iyi olur, çünkü bazı çocuklar çoktan dışarıda satmaya başlamışlar.
You'd better hurry up. Almost got it.
Acele etsen iyi edersin.
But, um, it's kind of a long drive, so if you want to say goodbye to these guys, you'd better hurry up.
Ama yolculuğumuz uzun sürecek. O yüzden bu çocuklara veda etmek istiyorsan acele etsen iyi edersin.
But you'd better hurry up and make your decision, because the meter is running.
Ama karar vermekte acele etsen iyi olur çünkü saat işliyor.
You'd better hurry up!
Acele etsen iyi olur!
- Well, you'd better hurry up and go get it, then.
- Bir koşu gidip getir o zaman.
You'd better hurry up.
Elini çabuk tutsan iyi olur.
But you'd better hurry up, because I'm not waiting. Good.
- Acele etsen iyi olur çünkü beklemeyeceğim.
You'd better hurry up.
Çabuk olsan iyi olur.
We'll take care of the cars, but you'd better hurry up in here.
- Dışarıda adamlarım var. Arabaların icabına biz bakarız, ama siz de iyisi mi burada acele edin.
You've come to gloat. I've come to tell you that you'd better hurry up and get back in the octagon.
Bir an önce iyileşip dövüşlere geri dönmeni söylemek için geldim.
you'd better watch out 24
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd better not 25
you'd better be careful 19
you'd better be 34
you'd better go 90
you'd better go home 18
you'd better hurry 34
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd better not 25
you'd better be careful 19
you'd better be 34
you'd better go 90
you'd better go home 18
you'd better hurry 34
better hurry up 22
hurry up 4988
hurry up and go 22
hurry up now 26
you'd 62
you'd do the same for me 34
you'd like it 22
you'd love it 36
you'd know 93
you'd be 37
hurry up 4988
hurry up and go 22
hurry up now 26
you'd 62
you'd do the same for me 34
you'd like it 22
you'd love it 36
you'd know 93
you'd be 37