You'd like him traducir turco
1,072 traducción paralela
I'd like someone to talk about me like you talk about him.
Onun hakkında konuştuğun gibi hakkımda konuşacak birini istiyorum.
I'd like to take him to my office at the university... if that's all right with you.
Kendisini üniversitedeki ofisime götürmek isterim elbette sizce bir mahsuru yoksa.
Maybe you'd like to meet him.
Belki tanışmak istersiniz.
He'd like you to come and give him another.
Mümkünse bir sean daha istiyor.
- If you'd like to go back and marry him...
- İstersen geri dönüp evlenebilirsin onunla.
You'd like to take Zobeir with you to Khartoum... to give him control over the Sudan.
Zübeyir sizinle gelsin, Sudan'ın yönetimini ona verin!
I'd like to work with him if you let me.
Eğer sende istersen onu çalıştırmak isterim.
I'd like you to give him the necessary medical orientation on the problems of adolescence.
Ona bir takım gençlik problemleri hakkında tıbbi açıdan yol göstermeni istiyorum.
I'd like him replaced, if you don't mind.
Sizin için de bir mahsuru yoksa değiştirilmesini istiyorum.
Now if you don't mind, I'd like to see him and get this matter taken care of.
Şimdi, sizce sakıncası yoksa onu görüp bu meseleyle ilgilenmesini isteyeceğim.
- I'd like you to see this Douglas, get to know him.
- Bu Douglas'ı görmek, tanımak istiyorum.
Of course, Scotty, I'd like to show him the ship, just to show him that we're... We're on the level, but you know how it is.
Tabii ki ona gemiyi göstermek istiyorum, sadece düzeyimizi göstermek.
- You'd like to kill him.
- Oysaki O'nu öldürmek istediğini zannediyordum!
I'd like him to hear exactly what you think.
Neler düşündüğünü duymasını istiyorum.
I don't think you'd like him riding'behind ya.
Ben sırtımı ona emanet etmek istemem.
I'd like him better if he took you out once in a while... and stopped using this place as a hotel.
Ama arada seni de çıkarsa ve burayı bir otel gibi kullanmayı kesse... daha da çok severim.
He'd like to get to Germany, so if you can get him a passport...
Almanya'ya gitmek ister, yani ona bir pasaport alabilirseniz...
Would you tell Mr. Willowby I'd like to talk to him?
Bay Willowby'a onunla konuşmak istediğimi söylermisin?
If someone like you were to come along and carry me off and he really loved me, I think I'd go with him.
Eğer karşıma sizin gibi biri çıkıp beni alıp götürseydi ve beni gerçekten sevseydi sanırım onunla giderdim.
Well, um, you see, Clay and me was comin'in to a drive-in show, and I said to him, I'd like to go in to town and see the sheriff personally, and tell him I'm obliged the way he didn't arrest Buddy.
Şey... Clay ile kasabaya film seyretmeye inmiştik. ... ona dedim ki, kasabada şahsen gidip Şerifi göreceğim Buddy'i tutuklamadığı için teşekkür edeceğim.
I knocked him out and put him back in the bed, like you said.
Dışarıda, kafasına vurup yatağa koydum.
I'll tell you what I'd like for him, a good tune-up fight.
Onun için ne istediğimi söyleyeyim, iyi bir hazırlık maçı.
How'd you like to wake up in the morning... and be him?
Sabah uyanıp da onun gibi olmaya ne dersin?
I'd like to pay his fine, and I want you to send him over to me.
Cezasını ödemek istiyorum. Onu bana gönderin.
And once he's out, you stick to him like glue!
Ve dışarı çıktığında da gözden kaybetmemek zorundayız.
- The man up there, he said he'd like it better if he could go in to the judge and tell him... that you'd made one good case for Uncle and you were working on some others.
Savcı, yargıcın karşısına çıkıp senin, bir davada "Amca" ya yardım ettiğini ve başka davalar için de çalıştığını söyleyebilirse bunun çok iyi olacağını belirtti.
I'd like you to find him a job before you go.
Gitmeden önce ona iş bulduğum için sevindiğimi bil.
And I'd like to know what you want him for.
Ve onu niçin istediğinizi bilmek istiyorum.
- You'd like to talk to him...
- Onunla görüsmek istiyorsun...
He'll be there for a week or two. Perhaps you'd like to call him there.
Emlakçi arabadan söz etti, ben ona bir anlam veremedim.
Perhaps you'd like to call him there. What's the number?
Dinle, bir takside etrafta iki hafta dolaşmak masraflı bir şey.
You know, that someone either struck him or choked him... or something like that.
Evet, efendim. Bilirsiniz, her gün dışarı çıkıp, bir kitaba 24 dolar harcamam.
- I'd like to have a word with him, do you mind?
Onunla biraz konuşacağım, sakıncası var mı?
No, I thought you'd like to show it to him.
Hayır, senin göstermek isteyeceğini düşündüm.
You'd like to kill him? To kill him.
- Onu öldürmek ister miydin?
I'd like you to meet him.
Onunla görüşmeni istiyorum.
He'd be company for him. Would you like to sleep with your cousin?
- Drusilla'yla uyumayı tercih ederim.
You'd like him, he sees it our way.
Onu seversin, bizim dilimizden anlar.
Perhaps you'd like to leave him a note.
Belki de ona bir not bırakmak isteyebilirsiniz.
I'd like to do something, Keoma. You know, that's funny, whole my life I've looked to death. Looked him straight in the eye.
Bir şeyler yapmak istiyorum Keoma, biliyormusun... bütün hayatım boyunca ölümle yüzyüze geldim... doğru yüzüne baktım, ama korkmadım hiç.
You'd like him, Daddy, I know you would.
Onu seversin baba, biliyorum seveceğini.
You'd really like him.
Onu seveceksin.
If you don't mind, I'd like to take him down to maintenance.
Bir sakıncası yoksa onu bakım servisine götüreceğim.
- I'd like you to talk to him.
- Onunla konuşmanı istedim.
And I'd like you to fill in for him till the next election.
Ve bir sonraki seçime kadar senden, onun yerini doldurmanı istiyorum.
- I'd like you call Ben Tramer and tell him you're just fooling around.
- Ben Tramer'ı ara ve ona benim hakkımda boş konuştuğunu söyle.
If some day somebody came up to you, maybe a football player, and he acted like he'd seen you before, you'd notice that same thing, right? You'd give him a chance?
Belki bir gün biri sana gelirse, belki bir futbol oyuncusu, ve seni daha önceden tanıyormuş gibi davranırsa, aynı şeyi onda da fark eder misin?
The President's advisor, Dr. Connors told me he'll be calling you within an hour and I'd like to join with him in wishing you good luck.
Başkanın danışmanı Dr. Connors bir saat içinde sizi arayacak. Onunla birlikte ben de size iyi şanslar dilemek istiyorum.
Look, if his mother doesn't take care of him, I'd like you to take him away from her.
Bak, eğer annesi ilgilenmezse, oğlumu senin almanı istiyorum.
Would you tell Mr. Franklin that I'd like to speak to him?
Bay Frankl ¡ n'e onunla konusmak ¡ sted ¡ g ¡ m ¡ söyler m ¡ s ¡ n ¡ z?
She asked me to tell you... that she'd like to take care of him until this is settled.
Benden size söylememi rica etti siz buradan çıkana kadar oğluna göz kulak olmak istiyor.
you'd like it 22
you'd like that 138
you'd like her 33
like him 125
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
you'd like that 138
you'd like her 33
like him 125
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
you'd 62
you'd better watch out 24
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd do the same for me 34
you'd better not 25
you'd love it 36
you'd better be careful 19
you'd 62
you'd better watch out 24
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd do the same for me 34
you'd better not 25
you'd love it 36
you'd better be careful 19