You'da traducir turco
285,310 traducción paralela
You got food poisoning three times.
Üç kez gıda zehirlenmesi yaşadın.
All I know is there's a playoff game tonight and a "Godfather" marathon tomorrow, so why don't you fire up that microwave and nuke me some food?
Tek bildiğim bu akşam playoff maçı ve yarın da Baba maratonu olduğu. Neden mikrodalgaya benim için biraz yiyecek koymuyorsun?
Do you think companies close up shop in the summer and start offering jobs in the fall?
Dükkanlar yazın kapanıp sonbahar da mı iş ilanı yayınlıyorlar sanıyorsun?
All the people you just graduated with are gonna get the good jobs and you'll be left with whatever slim pickings there are in September, when you get back from flouncing around Europe.
Beraber mezun olduğun insanlar iyi işleri alacak ve sen Eylül ayında Avrupa'da sürtmekten geri döndüğünde sana en kötü işler kalacak.
What do you need for Europe?
Avrupa'da yanına ne lazım?
The beginning or the end of the sentence gives you the definition of the word.
Cümlenin başlangıcı ya da sonu kelimenin tanımını verir.
Much as you might get in a standard vanilla crossword.
Standart bir bulmacada da bulabileceğin gibi.
And the rest of the clue is the wordplay, if you like,
İpucunun geri kalanı da cinas gibidir. Cinas ise...
So it's "A", followed by an anagram of "Sphinx" and "tiny amount" is "iota", which is also the ninth letter of the Greek alphabet, which I'm sure you know, Professor Squires.
O yüzden A ve ardından Sphinx'in anagramı geliyor ve "birazcık" ise "iota" ki bu da Yunan alfabesinin dokuzunucu harfidir.
Well, if we don't start "one" or "bun" we get "neun", which is a number, if you happen to come from Frankfurt.
Eğer bire ya da çöreğe başlamazsak elimizde "neun" kalır. Eğer Frankfurt'tan geldiyseniz bilirsiniz. Neun bir sayıdır.
You needed his expertise to extract the poison from the poisson, and he came straight around to tell me.
Zehiri almak için onun ustalığına ihtiyacın vardı ve o da söylemek için direkt bana geldi.
You said you'd be waiting outside.
Dışarıda bekleyeceğini söylemiştin.
Do you think he sticks his telephone on the screen like in Britain in the Prius?
Telefonunu ekranda soktuğunu mu düşünüyorsun? Britanya'da Prius'ta olduğu gibi?
Then you bring your wincher up to the tree, or whatever obstacle we attach it to, and I'll operate the buttons.
O zaman kazıcınızı ağaca getirin, Ya da ne tür bir engel eklersek, Ve düğmeleri kullanacağım.
- Did she ask you to tell me that, too?
- Bunu da mı bana söylemeni söyledi?
Okay, but how much beer are you offering?
- Tamam da kaç bira öneriyorsun ki?
You didn't talk very much.
Pek konuşmadın da.
You could've given us this lecture over the phone.
Bu dersi bize telefonda da verebilirdin.
There's plenty left for you here.
Sana da fazlasıyla var.
I guess you're gonna have to see if Pope and Craig are into it because, you know, Baz isn't your real son, so it makes it less interesting.
Sanırım Pope ve Craig'in içine girip girmeyeceğini görmek için beklemek zorundasın çünkü Baz senin gerçek oğlun değil ki bu da onu daha az ilginç kılıyor.
If you didn't love her, and if she didn't love you, then there wouldn't have been such a tragic ending.
O kadını sevmeseydin ya da o seni sevmeseydi böyle trajik bir son yaşanmazdı.
- Would you like some fried dumplings as well?
- Biraz kızarmış mantı da ister misiniz?
Okay, well, you don't have to cry right now.
Tamam, şu an ağlamasan da olur.
It's the same even if you ask a hundred times.
Yüz kere sorsan da değişmeyecek.
If you leave me or leave this world, my heart beat stops.
Beni ya da bu dünyayı terk edersen, kalbim durur.
If you didn't love that woman and if that woman did not love you, you would not have reached such a tragic end.
O kadını sevmeseydin ya da o seni sevmeseydi, böyle bir trajik son yaşanmazdı.
Even if you knew who I am, did you not hate me or get scared?
Kim olduğumu öğrendiğin zaman korkmadın mı ya da nefret etmedin mi?
How come you can hear my heart, but I can't hear yours?
Nasıl oluyor da sen benim kalbimi duyarken ben seninkini duyamıyorum?
Or should I get you a plane ticket to go somewhere?
Ya da başka bir yer için uçak biletimi mi alsam?
I don't know why you're here or what you want to verify.
Neden buradasın ya da neyi teyit etmek istiyorsun anlamadım.
You were the Queen Consort Yin Hyeon, and Gang Seolthat wench is Hi Bin Jang ( famous royal concubine ).
Siz Kraliçe In Hyun ve Gang Seol'dünüz o kadın da Metres Jang Hee Bin idi.
Though the outer appearance could be the same. But there is one thing that you can't deceive.
Dış görünüş aynı olsa da kandıramayacağın şeyler vardır.
Can you answer my questions, too?
Benim sorularımı da yanıtlar mısınız?
Come on now, what are you talking about food waste?
Hadi ama, yemek artığı da neymiş?
I just got work stuff going on right now. Then what are you keeping me for?
İşle ilgili bir şeylerle uğraşıyordum da.
You have an apostle spirit.
Ağırmış da. Sende havari ruhu var.
Or they'll realize that they don't need you.
Ya da belki sana ihtiyaçları olmadığını fark ederler.
I'll see you out there.
Dışarıda görüşürüz.
Just make sure you don't get your ass fired on the first day.
Sen ilk günden kovulmayacağından emin ol da.
And you don't have to. All right?
Öldürmek zorunda da değilsin, tamam mı?
'Cause, you know, shit didn't turn out so well for me or my dad.
Çünkü görünüşe göre benim ya da babamın şansı pek yaver gitmemiş.
How deep did you bury it? Just about 2 or 3 inches.
- 6 ya da 7 santimetre kadar.
I know you don't like it, and you don't have to, but it's what we gotta do right now.
Hoşuna gitmediğini biliyorum, zorunda da değilsin ama şu an doğru olanı yapmak zorundayız. Üzgünüm.
You, too.
- Sana da.
You know, when those assholes put me in a van, and I had no idea where they were going or what they were gonna do to me, did I freak out?
O şerefsizler beni arabaya koyduklarında, nereye gittiklerine dair bir fikrim yoktu. Ya da bana ne yapacaklarına. Kafayı mı yedim?
Yeah, you know, I like competing, but, um, you know, I don't wanna be one of those 60-year-old surfers with a 1-bedroom off the Strand.
Evet, rekabet halindeyim, ama o 60 yaşındaki tek Strand'da tek odalı evde yaşayan adamlar gibi olmak istemiyorum.
And try not to let anyone see you walking around with $ 30,000 in cash.
Ve etrafta da birisi seni 30,000 dolarla dolaşırken görmesin.
After we were done, she took me to Toys "R" Us, gave me 1,000 bucks and said, - "Get whatever you want."
İşimiz bittiğinde beni bir oyuncakçıya götürdü, sonra da bana "Ne istiyorsan al." dedi.
Yeah, you know, she took me in and she taught me about the rent.
Evet, biliyorsun, o beni buldu sonra da kiralardan bahsetti.
- I do this for you, and then you'll do something for me.
- Bunu sizin için yapacağım. Sonra da siz benim için bir şey yapacaksınız.
You put the President of the United States in Seattle with the Ukrainian president.
ABD başkanını Seattle'da Ukrayna başkanıyla buluştur.
you'd 62
you'd better watch out 24
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd do the same for me 34
you'd like it 22
you'd better not 25
you'd better be careful 19
you'd love it 36
you'd better watch out 24
you'd better 93
you'd better come in 34
you'd better believe it 24
you'd do the same for me 34
you'd like it 22
you'd better not 25
you'd better be careful 19
you'd love it 36
you'd better go 90
you'd better be 34
you'd know 93
you'd be surprised 231
you'd better go home 18
you'd think so 54
you'd be 37
you'd like that 138
you'd better hurry up 17
you'd better hurry 34
you'd better be 34
you'd know 93
you'd be surprised 231
you'd better go home 18
you'd think so 54
you'd be 37
you'd like that 138
you'd better hurry up 17
you'd better hurry 34