You're going to be fine traducir turco
368 traducción paralela
You're going to be fine.
İyi olacaksın.
You're going to be a fine worry to your mother when I tell her.
Annenize anlattığımda çok pişman olacaksınız.
You're going to be just fine.
Sana bir şey olmaz.
You're going to be fine.
İyileşeceksin.
You're going to be fine.
Sana bir şey olmayacak.
You're going to be fine. Hey!
Her şey yolunda gidecek.
And I assure you, you're going to be just fine :
Ve sizi temin ederim, çok iyi olacaksınız.
Take care of yourself. You're going to be fine.
Kendine iyi bak John.
Mr. Schwartz, you're going to be fine.
Bay Schwartz, iyi olacaksınız.
But now you're here and I know. Everything is going to be fine
Ama şimdi yanımdasın ve ben bunu biliyorum.
You're going to be fine. You're all right. That's it.
İyisin haydi kalk bakalım.
- Come on. You're going to be fine. Lie down.
Ben halledeceğim.
Yes, and you're going to be fine.
Evet, ve sen de iyi olacaksın.
- So, he says you're going to be fine?
- Demek iyi olacağını söyledi ha?
Paul, you're going to be fine.
Paul, iyi olacaksın.
You`re going to be fine.
Bir şeyiniz kalmayacak.
You're going to be fine.
İyi olacaksınız.
Come on, you're going to be fine.
Hadi, herşey düzelecek.
I know. You're going to be fine.
Biliyorum, herşey düzelecek.
Oh, you're going to be fine.
İyi olacaksın.
You're going to be just fine.
Sorun çıkmayacak
But you're going to be fine.
Ama iyi olacaksınız.
You're going to be fine.
Mikrofonun burada. Teşekkürler.
Peggy, honey, you're going to be fine.
Tatlım, iyi olacaksın.
You're going to be fine.
Her şey güzel olacak.
I've removed the nanoprobe, and I think you're going to be fine.
Küçük cismi çıkarttım ve iyileşeceksin.
You're going to be just fine.
Her şey yolunda gidecek.
You're going to be fine.
Başarılı olacaksın.
You're going to be fine.
Düzeleceksin.
Aside from a hangover, you're going to be fine.
Ölmek bir kenara, [br] gayet iyi olacaksın.
You're going to be fine.
Gayet iyi olacak.
I'm sure you're going to be fine. That's all right.
Sana bir şey olmayacağından eminim.
Mr. Kennerly, you're going to the O.R., but there's no reason to worry. Everything is going to be fine.
Bay Kennerly, ameliyathaneye gidiyorsunuz ama meraklanmayın.
You're going to be just fine.
Hastanede. İyileşeceksin.
You're going to be fine
İyileşeceksin.
You're going to be fine.
Daha iyi olacaksın.
You're going to be a fine husband.
Çok iyi bir eş olacaksın.
We're going to be voting next week on some changes in baseketball's rules. I want to tell everyone you're with us. - Why it's fine the way it is.
Haftaya beysketboldaki bazı kuralların değiştirilmesi oylanacak, sizin de onaylayacağınızı söylemek istiyorum.
Before you let yourself get caught up in the drama of the moment, Before you let yourself get caught up in the drama of the moment, you gotta know you're going to be fine. you gotta know you're going to be fine.
Ve anın üzüntüsüne kapılıp gitmeden önce her şeyin iyi olacağını bilmen gerekiyor.
I know. You're going to be fine.
- Biliyorum canım, geçecek.
You're going to be fine.
Dinle Boxer, iyileşeceksin.
Mr. Simpson, you're going to be fine... although you do seem to have swallowed a number of shark eggs.
Bay Simpson, Birkaç köpekbalığı yumurtası yutmuş olmanıza rağmen iyi olacaksınız.
- You're going to be fine.
- Her şey iyi olacak.
You're going to be fine.
Her şey yolunda gidecek.
You're going to be fine.
Merak etme, düzeleceksin.
You're going to be fine.
Sen iyileşeceksin.
You're going to be just fine, okay?
Her şey yolunda gidecek.
You're panicking, you're going to be fine
Dünya savaşını hatırlayan bir boynum var. Her şey düzelecek, kendine inanmalısın.
- You're going to be fine, Mark.
- İyileşeceksin Mark.
- That you're going to be fine.
- İyi olacaksın.
Aside from a nasty headache, you're going to be fine.
Korkunç bir başağrısı dışında iyi olacaksın.