You're gonna have to leave traducir turco
170 traducción paralela
You're gonna have to leave town.
Şehirden ayrılman gerek.
you're gonna have to be on a leash anytime you leave the yard.
Bundan sonra, bahçeden ayrıldığın her zaman tasmalı olacaksın.
If you're not outta there in five minutes, I'm gonna have to leave without ya.
Beş dakikaya kadar gelmezsen seni bırakır giderim.
You're gonna have to leave.
Buraya giremezsiniz.
Mr. Brown, we're gonna have to ask you to leave.
Bir dakika Josh.
If you're not there in four hours, we're gonna have to leave you.
Dört saat içinde orada olmazsanız sizi burada bırakacağız.
You're gonna have to leave here soon before he makes his move on you.
Yakında buradan gitmen gerekecek... çünkü onun gözü sende.
You're gonna have to leave.
Gitmeniz gerekiyor.
But we're gonna have to leave now if you're gonna make your plane.
- Affedersiniz, Bay Drake. - İzninle. - Uçağınıza yetişmeniz için hemen çıkmamız gerek, efendim.
Because sooner or later, you're gonna have to leave everybody.
Çünkü eninde sonunda herkesi terk edeceksin.
You're gonna have to leave.
Gitmek zorundasın.
Fellas, you're not dressed properly. You're gonna have to leave.
Çocuklar, uygun giyinmemişsiniz.
John, you're gonna have to leave here.
John, burayı terk etmek zorundasın.
Sir, you're gonna have to leave.
Bayım, gitmeniz gerekiyor.
- You're gonna have to leave, kids.
- Gitmeniz gerekiyor çocuklar.
Excuse me, hon. You're gonna have to leave. You have no I.D. and you're not 21.
Özür dilerim, tatlım, öncelikle 21 yaşında kanıtlayan bir kimlik göstermek zorundasın.
I swear it. You're gonna have to leave too.
- Sen de onunla çıkmak zorundasın.
I'm afraid you're gonna have to leave, Mr. Kent.
Korkarım gitmelisiniz Bay Kent.
Gabrielle, you're gonna have to leave town.
- Gabrielle, kasabadan gitmek zorunda kalacaksın.
Hey, you're gonna have to leave. Now.
Hey artık gitmen lazım.Simdi!
But you're gonna have to ride out with them when they leave tomorrow.
Fakat yarın ayrıldıklarında, sen de onlarla gitmelisin.
You're gonna have to leave.
üzgünüm, fakat gitmen gerekiyor. - müşterilerimin iştahı kaçtı.
but you're gonna have to leave.
Will, özür dilerim, ama gitmen gerek.
I think you're gonna have to leave, Harry.
Bence gitmelisin Harry.
You're gonna have to leave.
Buradan gitmen gerekiyor.
The thing is, if you don't leave now... then we're gonna have to end the night together.
- Eğer şimdi gitmezsen geceyi birlikte bitireceğiz. Kapıda sarılıp, oturduğumuz yere göre taksileri paylaşacağız.
You're gonna have to leave town!
Şehri terketmek zorunda kalacaksın!
You're gonna have to leave.
Çıkmak zorundasınız.
- You're gonna have to leave immediately.
- Burayı hemen terk etmenizi isteyeceğim.
You're gonna have to leave immediately.
Derhal yola çıkmalısın.
You're gonna have to leave once your tourist visa expires.
Turist vizenin süresi dolduğunda ayrılmak zorundasın.
But nobody can leave until it's 7 AM, so if you wanna have a good time, you're all just gonna have to learn to get along.
Fakat sabah yediye kadar kimse çıkamaz, ve eğer iyi zaman geçirmek istiyorsanız birbirinizle iyi geçinmeniz gerekecek.
You're gonna have to leave her.
Onu terk etmen gerekecek.
But I'm warning you, if I call and tell her it's on... and then you change your mind and want to back out... we're gonna have to leave the country and have extensive facial surgery... and sex changes.
Onu arayıp kabul edersem ve sen fikrini değiştirip cayarsan,.. ... ülkeyi terk etmemiz ve ciddi yüz ameliyatı geçirmemiz gerekir. Ve cinsiyet değişimi.
- We're gonna have to make you leave.
- Sizi zorla götüreceğiz.
Actually, you're gonna have to leave.
Aslında, sizin burayı terketmeniz gerekecek.
Uh, you're gonna have to leave.
Gitmek zorundasınız. Her ikinizde.
Julia, you're gonna have to leave now.
Julia, artık gitmen gerekiyor.
You're gonna have to leave.
Gitmeniz gerek.
- l-l'm sorry, you're gonna have to leave.
- Üzgünüm, fakat şimdi gitmen gerekiyor.
You're gonna have to leave now, Briggs.
Artık gitmen gerekiyor Briggs.
You're gonna have to leave before the kids wake up.
Çocuklar uyanmadan gitmen gerekiyor.
Hmm... you're gonna have to leave the apartment.
Hmm... Daireyi terk etmen gerek.
So, you're gonna have to leave.
Yani, gitmen gerek.
Mr. Brown, we're gonna have to ask you to leave.
Bay Brown, sizden gitmenizi rica etmemiz gerek.
You're gonna have to leave the flask.
Matarayı bırakman gerekecek.
In fact, buddy, you're gonna have to leave your camera here with your friends.
- Aslında, kameranı arkadaşlarına bırakman lazım.
Danny, you're gonna have trouble getting him to leave.
Danny, onu buradan gönderirken biraz zorlanacaksın.
Then you decide you're gonna be a comedian, m'kay. And pinch one off in the urinal and leave it layin'there for everyone to have to look at!
Sonra komedyen olmaya karar verdin, taam, sonra pisuara s.çtın ve herkesin görmesi için orada bıraktın
I'm sorry, but you're gonna have to leave the quiet room.
Özür dilerim ama sessiz odayı terk etmek zorundasınız.
And your spirit, you're gonna have to leave or be forced out. I think it's a lot easier than you think it is.
Senin ruhun da bu şekilde yaşar