You're gonna have to wait traducir turco
205 traducción paralela
You're gonna have to wait a few days for that, Roy.
Bunun için birkaç gün beklemen gerekecek Roy.
Listen, you're just gonna have to wait a minute.
Bakın, bir dakika beklemeniz gerek.
well, you're gonna have to wait a minute, that's all.
Bir dakika bekleyeceksin o kadar.
We've already got him stabilized and we're gonna bring him through, and you'll just have to, by God, wait.
Şu an durumunu sabitledik ve yavaş yavaş kendine getireceğiz. Tek yapman gereken beklemek.
They're gonna have to wait,'cause you're going upstairs till I get some answers.
Öyleyse beklemeleri gerekecek, çünkü cevap alana kadar odadan çıkmayacaksın.
You're gonna have to wait.
Beklemeniz gerekiyor.
You're gonna have to wait.
Beklemek zorundasın.
Wait until you see what we're doing... with the marina development. We're gonna clear five big ones on the first phase alone. I think I finessed Miller down at City Hall... so all we have to do to get past go... is be a little creative on our teamster deal.
marina developmentla ne yaptığımızı görene kadar bekle... yanlızca ilk aşamada beş tane büyüğü temizleyeceğiz sanıyorum ben City Hall'da ki Miller i halledeceğim onlarla anlaşabilmek için biraz yaratıcı olmabilı ve hepmizin harekete geçmeliyiz.
You're just gonna have to wait.
Beklemek zorundasınız.
You're just gonna have to wait.
Beklemek durumundasınız.
Well, you're just gonna have to wait.
O zaman beklemek zorunda kalacaksın.
Of course, you're gonna have to wait about a month to find out.
Tabii ki de bir ay kadar beklemen lazım.
Hang on, now! You're just gonna have to wait in there.
Burada beklemelisin.
Grounded is grounded, so you're gonna have to wait till tomorrow...
Ceza cezadır, yani yarına kadar beklemek zorundasın.
You're just gonna have to wait.
Sadece beklemek zorundasınız.
I told you, you're gonna have to wait.
Beklemek zorundasın dedim.
Gentlemen, you're gonna have to wait outside.
Beyler, dışarıda beklemelisiniz.
If you want my buddy dead, nut ball, you're gonna have to wait.
Arkadaşımı istiyorsan, beklemen gerekecek!
If you're gonna wait for the universe to start making sense... you'll have a long wait ahead of you.
Evrenin mantıklı bir şey yapmasını istiyorsan daha çok beklersin.
You're gonna have to wait in Chairs.
Bekleme salonunda beklemeniz gerekecek.
Well, you're gonna have to wait and see.
Bekleyip, görmen gerekir.
- You're just gonna have to wait.
- Beklemek zorundasın.
You, in the acid-washed jeans, you're gonna have to wait... a while.
Uzunca bir süre.
You're just gonna have to wait till I've finished it.
Bitirmemi bekleyeceksiniz. Bu kadar basit.
You're gonna have to wait till we're airborne.
Havalanana kadar beklemelisiniz.
Yeah, well, you're gonna have to wait a little bit longer, Billy,'cause that 600 bucks is mine!
Evet, biraz da beklemen gerekecek Billy. Çünkü o 600 dolar benim olacak!
Okay, sir, you're just gonna have to wait here.
Peki, efendim, Burada beklemeniz gerekiyor.
Well, you're gonna have to wait.
Beklemek zorundasın.
Well, we're not gonna know anything for a while. So the thing to do is to, you know, just have a drink. Wait it out.
Bakın, daha bir süre herhangi bir haber alamayacağımıza göre neden içki almıyoruz?
You're gonna have to wait... for the official press release like the rest of the media.
Medyanın tamamı gibi... resmi açıklamayı beklemek zorundasınız. Hepsi bu.
Now, you're gonna have to wait like everyone else.
Sen de, herkes gibi beklemek zorundasın.
Honey, you're gonna have to wait just like everybody else, okay?
Tatlım, sen de herkes gibi beklemek zorundasın, tamam mı?
If you're late, you're gonna have to wait till tomorrow.
Eğer geç kalırsan, ertesi güne kadar beklemek zorundasın.
You're gonna have to wait until after the hearing. Aren't they entitled to a hearing?
Duruşma sonrasına kadar beklemen gerekecek.
You're gonna have to wait.
Beklemen gerekecek.
You're gonna have to wait till the end of next week.
Gelecek haftanın sonuna kadar beklemen lazım.
You're just gonna have to wait your turn like everyone else.
Herkes gibi sıranızı beklemelisiniz.
You're the one that's gonna have to wait and see.
Bekleyip görecek olan kişi sensin.
Well, you're gonna have to wait somewhere else.
Pekala, başka biryerde beklemek zorundasın.
I'm afraid you're gonna have to wait a few minutes.
Maalesef birkaç dakika beklemek zorunda kalacaksınız
You're gonna have to wait and see.
- Deney yapıyorum. Biraz sabret.
Well, you're just gonna have to wait.
Sıranı beklemek zorundasın.
I'm sorry, but you're just gonna have to wait.
Üzgünüm ama beklemek zorundasınız.
Yeah, that's gonna have to wait,'cause you're coming with us.
O biraz bekleyecek, çünkü bizimle geliyorsun.
You're just gonna have to wait here for a minute alright?
Bir dakikacık burada beklemelisin, tamam mı?
- Well, you're gonna have to wait.
- Şey, beklemelisin.
You're just gonna have to wait.
Biraz beklemek zorundasın.
Unfortunately, you're gonna have to wait a little bit longer because we admit people by severity of condition.
Maalesef, biraz daha beklemeniz gerekecek, çünkü hastalık derecesine göre kabul ediyoruz.
Yeah, we got the Blue Miss and the White Widow but huh... you're gonna have to wait on OG Kush.
Evet, Blue Miss ve White Widow var ama... OG Kush için biraz bekleyeceksin.
- You're gonna have to wait two years.
- İki yıI beklemen gerekecek.
I'm designing a dream house for you, so you're just gonna have to wait.
Ben yapıyorum. Sana hayallerindeki evi tasarlıyorum, o yüzden beklemek zorundasın.