You're having an affair traducir turco
189 traducción paralela
You know you're not having an affair, she's sure you are.
Sen ilişkin olmadığını biliyorsun, o ise olduğundan emin.
You think we're having an affair?
Zina yaptığımızı sandın, değil mi?
- I asked you if you're having an affair...
Onunla ilişkin mi var dedim.
You're having an affair with your college professor!
Sen de düpedüz kırıştırıyordun o kurs öğretmeniyle!
I don't want you to think you're "having an affair with me," when, in truth, I'm having one with you.
Gerçekte benimle ilişkinizin olmasına rağmen benimle bir ilişki yaşadığınızı düşünmenizi istemem.
- I know. You're having an affair.
Evli biriyle ilişki yaşarsan böyle olur.
You're having an affair.
Bir ilişkin var.
You're having an affair with a beautiful, young, fertile woman.
Güzel, genç, doğurgan bir kadınla ilişkin var.
Say that you're having an affair.
İlişkin olduğunu itiraf et.
You're having an affair with a married woman... who happens to be my daughter-in-law.
Evli bir kadınla ilişkin var. Hem de benim gelinim.
Jack, don't stand there and tell me... that you're having an affair with a goddamn ghost.
Jack, öylece durma da anlat lanet olası bir hayalet ile ilişki mi yaşıyorsun?
He wants to know who you're having an affair with.
Kiminle ilişkin olduğunu bilmek istiyormuş.
You mean, you're not having an affair with my daughter?
Yani kızımla bir ilişki yaşamıyor musun?
You're having an affair?
İlişkiye mi girdin?
- You're having an affair with him?
- Onunla ilişkin mi var?
Everybody's sure you're having an affair with Cindy.
Herkes senin Cindy'le bir ilişkin olduğunu biliyor.
I'll tell Wing Chun that you're having an affair with a man.
Bir adamla buluştuğunu Wing Chun'a söyleyeceğim.
Your husband has just died and you're having an affair.
Kocan öldürüldü ve sen başkasını buldun.
Dad thinks that you're having an affair with that artist teacher of yours.
Babam senin ressam öğretmeninle bir ilişkin olduğunu düşünüyor.
I know you're having an affair.
Bir ilişkin olduğunu biliyorum.
You're having an affair, I chop garlic. It's a wacky world.
Sen aldatıyorsun, ben sarmısak doğruyorum, ne tuhaf dünya.
So you're not having an affair?
Öyleyse onunla ilişkin yok mu?
- You're having an affair!
- Bir ilişkin var! - Bir ilişkim yok.
Is she he girl you're having an affair wih?
sonia kız arkadaşın mı?
- Tell Maura you're having an affair.
- Maura'ya bir ilişkin olduğunu söyle.
So you're in a relationship with a woman you don't like and you're having an affair with a woman that won't have sex.
Demek sevmediğin bir kadınla beraberliğin var ve seks yapmayan bir kadınla kaçamak yapıyorsun.
- You're having an affair.
- Bir ilişkin var.
So you're not having an affair with Harriet Lickman?
Yani Harriet Lichtman ile bir ilişkin yok mu?
- You're having an affair.
- Biriyle ilişkin var.
Tell me you're having an affair with a beautiful stripper instead of a man so I can at least look at myself in the mirror!
Bir erkekle değil güzel bir striptizciyle olduğunu söyle ki hiç olmazsa aynada yüzüme bakabileyim!
I hope you're not suggesting I'm having an affair.
Umarım İlişkim olduğunu düşünmüyorsun.
You lied about the puppy thing, and you're having an affair.
Köpek yavrusu konusunda da ayrıca bir ilişkin var. - Örümcek konusunda yalan söylemedim.
It's obvious you're having an affair!
Bir ilişkiniz olduğu çok açık.
But you're not having an affair?
Ama beni aldatmıyor musun?
You know, eventually we're going to have to tell this guy that his wife was having an affair with somebody he knows. - No, we don't, Catherine.
Sonuçta adama, karısının onun tanıdığı biriyle ilişkisi olduğunu söylemek zorundayız.
You're having an affair with the guy who keeps pigeons on the roof.
Senin de çatıda güvercin besleyen adamla ilişkin var.
- You're having an affair?
- İlişkiniz mi var?
- He's also having an affair. - I know. No offense, Cin, but you're bursting my bubblebutt, here.
Kusura bakma ama her şeyden de haberin varmış.
No one cares if you're having an affair. Look at Hearst and Marion, for Christ's sake!
Hearst'le Marion'a bak Tanrı aşkına!
That you're having an affair.
Beni aldatıyorsun.
She said that you're having an affair with a woman with long, red hair... and a tattoo of a star.
Uzun kızıl saçlı ve yıldız dövmeli bir kadınla beni aldattığını söyledi.
- You're not having an affair.
- Aldatmıyorsun.
I know you're having an affair.
ilişkin olduğunu biliyorum.
Are you saying you're having an affair... with the president's daughter?
Bana başkanın kızıyla bir... ilişkin olduğunu mu söylüyorsun?
Does--Does--Does George know that you're having an affair?
George'un bir ilişkin olduğundan haberi var mı?
You're having an affair with a guy named Tim?
Tim diye biriyle mi ilişkin var?
You're having an affair with Lisa, aren't you?
Lisa'yla ilişkin var, değil mi?
You're having an affair with Steve Walsh.
Steve Walsh'la bir ilişkin var.
Mom, you're not having an affair with him, are you?
Onunla bir ilişkin yok değil mi anne?
They think you're having an affair.
Beni aldattığını sanıyorlar.
Does your husband know you're having an affair.
Kocanız bir ilişki yaşadığınızı biliyor mu?
you're having fun 29
you're having a laugh 24
you're having a baby 49
you're having a party 18
you're having a nightmare 17
an affair 51
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're having a laugh 24
you're having a baby 49
you're having a party 18
you're having a nightmare 17
an affair 51
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're not my type 58
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645