You're in control traducir turco
416 traducción paralela
You're doing just about everything to aid and abet them in grabbing control, after Big Daddy...
Sen de ekmeklerine yağ sürüyorsun. Bütün kontrol onların eline geçecek. Koca Baba gidince...
They're waiting for you in the control room, Dr. No.
Sizi kontrol odasında bekliyorlar Dr No.
If only you could see the change in him when you're under his control, Ernest.
Ernest, sen onun kontrolü altındayken gözümün önünde olan değişikleri görseydin.
From now on, you're in control of your life.
Rahatla, hayatın senden başkasına ait değil.
You're trying to tell me that Control was personally directing and operating... the head of counterespionage in the Abteilung... without the knowledge of the Berlin station?
Yani bana diyorsun ki Control, Abteilung'daki karşı casusluk operasyonunu Berlin'in haberi olmaksızın bizzat kendisi yönetiyor ve koordine ediyordu.
Spock, you're in a black box tied in with light rays into a complex control panel.
- Spock, bir kara kutu içindesin, ışık ışınlarıyla komplike bir kontrol paneline bağlısın.
Launch Control, if you're reading me, come in, please.
Fırlatma Kontrol, eğer duyuyorsanız cevap verin lütfen.
When she's not talking to you, you can be pretty certain you're in control.
Seninle konuşmadığı zaman ise, kontrol altına alınmışsın demektir.
You politicians think you're in control but you'll be swept away like the rest of us.
Siz politikacılar, kontrolün elinizde olduğunu sanıyorsunuz ama bizim gibi sizler de süpürülüp atılacaksınız.
How those who control the money are diminishing your existence to working in a fucking dirty factory which puts smoke up in the air, which pollutes the world and you're working your ass off for pennies while they're making hundreds of dollars?
Parayı kontrol edenlerin havayı kirletip dünyayı mahveden pis bir fabrikada çalıştırarak seni varlığını nasıl erittiğini,... onlar yüzlerce dolar kar ederken senin üç beş kuruş kazanmak ve çocuklarına para biriktirmek için kıçını yırtmak zorunda kaldığını?
They're trained to go around that track but then you've got to sort of hold them in because, if you let the reins out they'll just run around without any control at all
Bu yolu yaymak için eğitilmişler o zaman onları zaptetmenin yolunu bulmak zorundasınız Çünkü dizginleri bırakırsanız kontrolsüz bir şekilde etrafta dolaşırlar.
You're not in control.
Kullanılıyorsunuz.
I suggest, captain, captain Von schoenvorts... that you tell your men that we're in control, and if you don't...
Önerim, Kaptan, Kaptan Von Schoenvorts adamlarınıza kontrolün bizde olduğunu söylemeniz, ve eğer yapmazsanız...
If they're sticking that many million in it, if they wanna test you do control it.
Eğer bize yatıracakları milyon benim olsa,... önce idare edebileceğine güvenmem gerekir.
As long as you're in this house with me, representing this family, you will control that neurosis or whatever the hell it is you think you've got.
Bu evde benimle olduğun, bu aileyi temsil ettiğin sürece, nevrozunu ya da hangi lanet sorunun olduğunu düşünüyorsan onu kontrol edeceksin.
Careful, there. You're in control.
Kontrol sende.
You're a man in control of your destiny!
Kaderin kendi ellerinde!
I know you're upset, but get in line we have everything under control.
Anlıyorum, ama sıraya girin. Herşey kontrolümüz altında.
You're going on TV tomorrow to show you're all right... and that the government is in control... and that the murderers will be caught and dealt with.
Yarın TV'ye çıkıp iyi olduğunu Ve hükümetin kontrol altında olduğunu göstereceksin... Katillerin yakalanacağını ve Gerekenin yapılacağını söyleyeceksin.
Remember, you're in control.
Unutma, kontrol sende.
You're another Jew, another weed-eating Jew, in control of the media of this country.
Bak, sen de problemin bir parçasısın.
As long as they're in control, you can't shake'em.
Kontrol içinde oldukları sürece, onları sarsamazsın.
You're finally in control of your life again.
Sonunda yaşamını tekrar denetim altına aldın.
There is something to be learned when you're not in control of every situation.
Her durumda kontrolün yokken bir şeyler öğreniyorsun.
Elites don't control the student press, but I'll tell you something - you try in the student press to do anything that breaks out of conventions, and you're going to have the whole business community around here down on your neck,
Prof.Chomsky eleştirdiği insanları iki gruba ayırıyor gibi görünüyor : yalancılar ve saflar.
- In your control. - You're, blessed you're blessed.
Altın, altın!
before you tell your boss you're not in control, why don't you let your assistant assist you?
Ona kontrolü kaybettiğinizi söylemeden önce. ... neden yardımcınızın size yardımcı olmasına izin vermiyorsunuz?
i want you to show them around, let them know that we're in control.
Onlara sen ilgilen ve dizginlerin bizim elimizde olduğunu göster.
You know, when you're a doctor and you have patients, you're in control.
Bilirsin, doktor ve hastayken kontrol sendedir.
You're more in control now able to make decisions for yourself without relying on chance.
Artık işini şansa bırakmadan kendi kararlarını verebilecek durumdasın.
You're in control group? Yup.
- Sen de denetim grubunda mısın?
'Cause you're in control.
Çünkü sen kontrol edeceksin.
Control yourself or you're back in the box.
Kendine hakim ol, yoksa hücrene dönersin!
I'm really at the holographic control station in Engineering. You're trapped on the holodeck.
Makine dairesinde bulunan, sanal kontrol istasyonunda bulunan ben ise, tamamen gerçek.
You're not too busy hawking in your old age to keep control of your minions, are you?
Hepsinin senin topraklarında olduğunun farkına vardım. Dalkavuklarını kontrol altında tutmak için çok meşgul değilsin, değil mi?
Because no matter what you do, cut everything up, burn it all down... you're in the path of something beyond your control.
Çünkü ne yaparsan yap, her şeyi parçalasan, yakıp yıksan da... kontrolünün dışındaki bir yoldasın.
If you mean we're not always in control of our ideas....
Düşüncelerimizi her zaman kontrol edemediğimizi kastediyorsanız...
If you're really in control my wife's body let me speak to her.
Eğer gerçekten karımın vücudunu kontrol ediyorsan onunla konuşmama izin ver.
When you're in your body and out of it at the same time,..... unable to control your actions,..... to stop yourself from doing what I did to that poor man?
Aynı anda hem kendi bedeninde hem de bedeninin dışında olduğunda ve hareketlerini kontrol etme yetisini yitirdiğinde o zavallı adama yaptığım şeyi yapmanı engelleyecek ne var ki?
You're in control.
Kontrol elinde olan sensin.
- You know you're in a situation you can't control, right?
- Kontrol edemeyeceğin bir durumun içindesin. Doğru mu?
- Act like you're in control.
- Herşey normal gibi davran.
Have you ever felt like you're not in control of events?
Hiç olanları kontrol edemediğini hissetmiş miydin?
You believe you're in control, but you know the control is an illusion.
Kontrollü olduğuna inanıyorsun, ama bildiğin gibi, kontrol bir illüzyondur.
Do you know you're described in history... as the most beautiful woman that ever has or ever will be able... to control men with just your beauty?
Biliyor musun, tarihte erkekleri... sadece güzelliğiyle kontrol edebilen gelmiş geçmiş ve gelecek en güzel... kadın olarak tarif edildiğini?
Presuming the pilot is even able to keep control of the plane, I put on a lightweight parachute I just stowed in the overhead bin... and go out the emergency exit... with the knapsack you're holding.
Pilotun uçağın kontrolünü sağlayabileceğini farz etsek bile, başınızın hemen üstündeki hazneye yerleştirilmiş paraşütü giyer şu taşıdığın sırt çantasıyla hemen acil çıkış kapısından dışarı atardım kendimi.
You're not in control!
Kontrol sende değil!
Because you feel like you're not in control hey, you may as well go even further out of control.
Kontrolünü kaybettiğin için "battı balık, yan gider" diye düşünüyorsun.
I think you're holding out on me in some power move to keep control in this relationship.
Bence, bu ilişkide gücü elinde tutan kişi olmak istediğin için bana karşı geliyorsun.
Did you think you're in control?
Kontrollü olduğunu mu düşünüyordun...
You're in control of your own life.
Sen kendi hayatını kontrol ediyorsun.
you're invited 50
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in charge 189
you're in denial 28
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in charge 189
you're in denial 28
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103