You're in love with him traducir turco
228 traducción paralela
You're shielding this man because you know you're in love with him.
Bu adamı koruyorsunuz çünkü onu sevdiğinizi biliyorsunuz.
In the first place, you're not in love with him.
Birincisi, onu sevmiyorsun.
You're in love with him, aren't you?
Onu seviyorsunuz, degil mi
But if you're in love with him, why are you skipping out?
Onu seviyorsaniz, neden kaçiyorsunuz
You're in love with him?
O'na aşık mısın?
Don't tell me you're in love with him too.
Sakın bana, ona da aşık olduğunuzu söylemeyin.
You're not, uh, falling in love with him, by any chance?
Bir ihtimal ona aşık falan olmadın ya?
And he thinks you're in love with him?
Ve seninde ona aşık olduğunu sanıyor?
You're in love with him.
Ona aşıksın.
Because you're in love with him.
Çünkü ona aşıksınız. Geldiğiniz için teşekkür ederim Bayan Gray.
- You're still in love with him?
- Hala ona aşık mısın?
You're in love with him, aren't you?
Ona aşıksın, değil mi?
Of course you're in love with him.
Eminim ona aşıksın.
You're still in love with him.
Ona hala aşıksın.
But you're obviously in love with him.
Ama açıkça ona aşıksın.
At least you're not telling me you're still in love with him.
Hiç değilse ona hala aşık olduğunu söylemiyorsun.
You're in love with him.
Olması kaçınılmazdı.
If you're in love with him, I see no reason why you shouldn't accept him.
Onu seviyorsan, kabul etmemen için bir sebep görmüyorum.
The way you're sticking up for him, a person might think you were in love with him yourself.
Hem onu böyle savunmana bakılırsa insan ona âşık olduğunu bile düşünebilir.
I bet you're already a tad in love with him.
Ona biraz âşık olmuşsun bakıyorum.
You're not in love with him, are you, my child?
Ona aşık değilsin, değil mi evladım?
I think you're still in love with him.
Bence hâlâ onu seviyorsun.
- You're not in love with him, are you? - No.
- Ona aşık değilsin, sanırım?
Why, Honor, I do believe you're in love with him.
Honor, sen gönlünü iyice ona kaptırdın anlaşılan.
You're in love with him.
Düpedüz aşıksın.
Poor darling. Don't tell me you're in love with him too.
Sakın bana, ona da aşık olduğunuzu söylemeyin.
You're in love with him, aren't you?
Onunla aşk yaşamıyor musunuz?
- Don't deny you're in love with him
- Ona aşık olduğunu inkar etme.
You're in love with him, not me.
Ona aşıksın, bana değil.
You're not in love with him, are you?
Ona aşık değilsin, öyle değil mi?
- You're not in love with him? - No, of course not. Only -
Sadece..... ne?
You're still in love with him.
Ve seni sevdi...
You're in love with him?
Ona aşık mısın?
I mean, it's not like you're in love with him or anything, right?
Ona aşık falan değilsin, değil mi?
Isabel, I know you're in love with him.
Isabel, ona aşık olduğunu biliyorum.
I hope you're not in love with him.
Umarim sen onu sevmiyorsundur.
You can't protect him just because you're in love with him.
Onu koruduğum filan yok. Ne kadar zamandır aşk hayatım üzerinde uzmansın?
I understand why you're in love with him.
Mutlaka üstüne de sıçıyordur. Anladım, neden böyle bir adama aşık olduğunu.
Yeah, Miss Hana, but you "re in love with him, aren" t you?
Evet, Hana-san, fakat ona aşıksın değil mi?
So you " re in love with him?
Ona aşık mısın?
You're still in love with him!
Tüm Nottingham ona hâlâ aşık olduğunu biliyor.
Go away for four hours and see if you're still in love with him.
4 saat uzaklas bakalim hala asik misin? Bunu yapar misin? Tek istedigim bu.
You know, I think that you're in love with him.
Sanırım ona aşıksın.
And what are you telling me, that you're in love with him, you're in love with Jerry Bender?
Peki ya sen, yoksa sen de ona aşık oldun mu?
You're in love with him aren't you?
Onu seviyorsun değil mi?
He's in love with you, and you're nuts about him.
O sana aşık ve sen de onun için çıIdırıyorsun.
You're in love with him, idiot.
O pislik herife aşık oldun.
You're still in love with him.
Hala ona aşıksın, değil mi?
You're in love with him... aren't you?
Ona aşıksın değil mi?
What I need from you is to make Raymond believe that you're still in love with him, then we can end this whole thing.
Senden istediğim, Raymond'ı, hala kendisini sevdiğine inandırman. İşte o zaman bütün bunlar sona erecek.
When you're not in love with him and you're making love...
Birisine aşık değilsen ve onunla sevişiyorsan...