You're in luck traducir turco
467 traducción paralela
Well, you're in luck, baby.
Şanslısın yavrum.
Father, you're in luck.
Baba, çok şanslısın.
"Johnnie, you're in luck, mon vieux Your friend Albert is expect you!"
"Johnnie, şanslı günündesin, dostum, arkadaşın Albert seni bekliyormuş!"
You're in luck.
Çok şanslısınız.
You're in luck, kid, you're traveling with real people.
Çok şanslısın evlat, işinin ehli insanlarla takılıyorsun.
- You're in luck.
- Şanslısın.
You're in luck!
Şanslısın!
- Well you're in luck.
- Çok şanslısın.
Well, I think you're in luck.
Şey, sanırım şanslısınız.
You're in luck, mister.
Çok şanslısınız bayım.
You're in luck. If no one had died tonight, I couldn't have helped you.
Eğer bu gece kimse ölmeseydi sana yardım edemezdim.
It's bad luck to let the fellow see you in it... before you're married.
Evlenmeden önce arkadaşının içeriyi görmesine izin vermek uğursuzluktur.
Bad luck, you're in the rough.
Kötü şans, engebeli arazidesin.
If there's any luck in'em, you're gonna need it.
Eğer şans getirdikleri doğruysa, ihtiyacın olacak.
You're really running in luck tonight.
Bu gece gerçekten şanslısınız.
That's right, so you're in luck.
Doğru, en azından şansınız olur.
My dear man, you're in luck...
Değerli arkadaşım, sen çok şanslısın.
- You're in luck, we got a vacancy.
Şansınız varmış. Boş yerimiz var. Ne güzel.
You're in luck – he's in France.
Şanslısınız. Şu an Fransa'da.
Well, you're in luck.
Ne şanslısın.
You're in luck, Mr. Helm.
Şanslısınız Bay Helm.
- I said, "You're in luck."
- "Şansın var" dedim.
Well, I can see you're all ready to go, so I'll just wish you good luck - in your latest venture.
Görüyorum başlamaya hazırsınız. Son girişiminizde başarılar dilerim.
You're in luck.
Şanslısınız.
You're in luck.
Şansınız varmış.
Hey, you're in luck.
Hey, şansın varmış.
Then you're in luck. My little affair is evaporating.
Hiç heveslenme, benim ufaklık elden uçup gitti.
I can see that you're all ready to go, so I'll just wish you good luck... in your latest venture, "The Battle of Pearl Harbor."
Başlamaya hazır olduğunuzu görüyorum, size son teşebbüsünüzde bol şans diliyorum : "Pearl Harbor Muharebesi."
Well, you're in luck.
Şanslı günündesin.
Well, you're in luck.
Şanslısınız.
You're in luck. It's arrived.
Şansınız var.
With luck, you're out in six months.
Sansn varsa aIt ayda çkarsn.
Okay, Katie, you're in luck.
- Hayır. Şanslısın, Katie.
- Well, you're in luck.
- Sanslsnz.
- You're in luck today.
- Bugün şanslısın.
You're in luck!
Sanslisiniz!
You're both in luck.
İkiniz de şanslısınız.
You're in luck.
Şansın var.
Well, you're in luck.
- O zaman şanslısın.
You're in luck. We've got one.
Şanslısınız.
Hey. You're in luck here.
Şanslı günümüzdeyiz.
Then you're in luck.
Şansın varmış.
- If he's shot two people, you're in luck.
- Eğer iki kişiyi vurursa, şanslı sayılırsın.
When you're down in luck, there's simply no escape!
Şansın kötüyse kaçamazsın!
- Carla, you're in luck again.
Olur Carla, gene şanslısın.
Look, cat. You're in luck.
Şanslısın.
Good luck, sir. You're due back in 30 days.
- İyi şanslar.30 gün içinde dönmen gerekiyor.
Well, you're in luck, kid. I think I got you another assignment.
Şansın varmış evlat, sana yeni bir görev buldum.
I know what you're after, Jane, and you're outta luck. Little Toby Whittislaw come in here yesterday, and I give'em all to him.
Ne aradığını biliyorum ama hiç şansın yok, tüm kutuları dün küçük Toby Whittislaw'a verdim.
I think you're in luck though.
Bence, yine de çok şanslısın.
YOU'RE IN LUCK.
Şanslısın.
you're invited 50
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in charge 189
you're in denial 28
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in charge 189
you're in denial 28
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103