You're in the hospital traducir turco
362 traducción paralela
You. If the owner of that shoe isn't in there you're going to admit yourself in this hospital with that tissue box on your foot.
- Ayakkabının sahibi burada değilse hastanede o kutuyu ayağına monte ettiririm.
Seeing how you're able to walk around freely at a hospital when you once told me that it was the scariest place to you in the world... I guess you won't be coming back because you missed having your defensive shield.
Dünyada en çok korktuğun şey olan hastanede böyle dolaşmana bakılırsa sığınağını özleyip geri dönmek istemeyeceksindir.
You're the barber, who was in hospital!
Siz hastanedeki berbersiniz.
You're afraid I'll land in the hospital and run up big bills.
Hastaneye düşüp kabarık faturalar çıkaracağımdan korkuyorsun.
You're not in the hospital now!
Artık hastanede değilsin!
- You're in the hospital, Ed.
- Hastanedesin Ed.
You're the finest surgeon in the hospital.
Hastanedeki en iyi cerrahsın.
We're going to visit you in the hospital.
Hastanede seni görmeye geleceğiz.
I don't give a damn what the two of you do outside this hospital... but, in here, you're as bad as the ammonia and chlorine.
Siz ikinizin hastane dışında ne halt ettiği umurumda değil... ama, burada, amonyak ve klor kadar kötüsünüz.
You're gonna be in the hospital for two lousy days.
Hastanede sadece iki gün kalacaksın.
It's lucky for you we're in the hospital.
Hastanede olduğumuz için şanslısınız.
She should be in the hospital, but you know what they're like.
Hastaneye yatması gerekirdi, ama oralar nasıldır bilirsiniz.
And you're gonna keep running around making speeches until you wind up in the hospital.
Yine sağda solda konuşma yapayım derken hastaneye düşeceksin. Aferin.
You're talking about a guy who held my hand in the hospital, who cried when his baby was born. Where were you?
Hastanede elimi tutan, bebeğimiz doğduğunda ağlayan bir adamdan bahsediyoruz.
You're gonna put me in the hospital.
Beni hastanelik edeceksin.
You're in the hospital, Al Arish
Hastanedesin, El Ariş
It's best if you're in the hospital.
Annen ve baban da, hapse girmen yerine hastanede kalmanın...
You're in the hospital.
Hastanedesin.
Tell you what, Andy, you're lucky I'm not in the hospital.
Bir şey diyeyim mi Andy, hastanede olmadığım için şanslısın.
So in other words you're gonna take yourself a little break, just walk away from the hospital.
Bir düşünelim. Biraz ara vereceksin. Hastaneden çıkıp gideceksin.
- You're in the hospital.
- Hastanedesin.
You can meet us at the hospital, but nobody rides in the van. - Bullshit, we're family. - Nobody.
Hastane de buluşabilirsiniz, ama kimse arkada gelemez.
Miss Carleton, I know you're feeling terrible right now but there's people in the hospital that can help you.
Bayan Carleton, şu anda kendinizi çok kötü hissettiğinizi biliyorum ama hastanede size yardım edebilecek insanlar var.
You're supposed to be in the hospital.
Hastanede olmalıydın.
You're in the hospital.
Bir hastanedesin.
You're in the hospital.
Hastanedesiniz.
You're in the Acute Care Ward at Riverside Hospital.
Riverside Hastanesi yoğun bakım servisindesin.
You're son was drunk, coked out of his mind. Got behind the wheel, put three people in hospital and killed a girl.
Oğlunuz sarhoş ve kokainli araba sürüp, 3 kişiyi hastanelik etti ve bir kızı öldürdü.
We do have a chaplain here in the hospital if you're serious.
Eğer ciddiysen, hastanede de bir rahibimiz var. - Öyle mi?
In exchange, you sit on the hospital - wide re-engineering committee.
Karşılığında da, hastane planlama komitesine katıl.
Well, it may not be the best time to tell you, but... you're not the only one in the hospital.
Bunu söylemek için iyi bir zaman değil ama hastanedeki tek tanıdık sen değilsin.
Do it now while you're in the hospital being treated for the last beating.
Son darb olayından sonra, hastanede tedavi edilirken, yap bunu.
- You're here in the hospital.
- Hastanedesin. - Hastanede miyim?
- Do you remember you're in the hospital?
- Hastanedesin, hatırlıyor musun?
You know, I keep having this dream where you say the same words, only I'm in the hospital, and you're slipping the nurse a 20.
Sürekli aynı rüyayı görüyorum. Bana hep aynı şeyi söylüyorsun. Ama hastanedeyim ve hemşireye 20 dolar veriyorsun.
Shh, shh, shh. You're in the hospital.
Sen bir hastanedesin.
Of all these guys, you're the only one who visited me in hospital.
Bütün bu insanlardan sadece sen beni hastanede ziyarete geldin.
You're in the hospital.
- Hastahanedesin.
You're in the emergency room in the Philadelphia City Hospital.
Philedelphia Şehir Hastanesi acil odasındasınız.
You're in the hospital.
Sen hastanedesin.
- You're in the hospital ward.
- Hastane koğuşundasın.
- You're in the hospital. You were in a car accident.
Hastanedesin Bir araba kazası geçirdin.
You're in the hospital, ma'am.
Hastanedesiniz bayan.
You're not going to tell my mother? After we're in the hospital and well under way, then you can tell her.
Hastaneye ulaşıp aktarınca ona söyleyebilirsin.
No. You're in a coma at the hospital.
Hayır, hastahanede komadasın.
If you're curious about something go look for Young-taek in the hospital.
Eğer bazı şeyleri merak ediyorsan, Young-Taek'ın ziyaretine gidebilirsin.
You're the most beautiful nurse in this hospital.
- Bu hastanedeki en güzel hemşiresiniz.
You're scaring everyone in the hospital.
Hastanedeki herkesi korkutuyorsun. Tanrım.
You're dating Carla, the one person in this hospital I can remotely stand and she wants us to get all kissy-faced with each other. I get it. I do.
Sen Carla ile çıkıyorsun, bu hastanede dayanabildiğim tek insan,... -... o da birbirimizle canciğer kuzu sarması olmamızı istiyor. - Anladım.
Your girlfriend is lucky to have a man like you, Dr. Samir. And you're the best doctor in this whole hospital.
Dr. Samir, kız arkadaşınız sizin gibi bir adama sahip olduğu için şanslı ve siz bu hastanedeki en iyi doktorsunuz.
You're in the finest hospital in Chicago.
Şikago'nun en iyi hastanesindesiniz.
you're invited 50
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103