You're my partner traducir turco
242 traducción paralela
you're my partner today?
Bugünün konsepti Yeni Yıl ailesi.
You're my partner, Kemp.
Ortağım da sensin, Kemp.
You're my partner.
Sen ise ortağımsın.
And when you're lifted into the air by your partner, my music will transform you.
Partnerin seni havaya kaldırdığında da müzik seni dönüşüme uğratacak.
You're my partner.
Ortağım ol.
I'm glad you're my partner.
Partnerim olmandan memmuniyet duyarım.
'Cause you're my partner.
Partnerim olduğun için belki.
You're being a foreigner in a strange land, me and my partner here, we look around, take what we want.
Yabancı bir ülkede olduğunuz için, ben ve buradaki ortağım, etrafa bakıp, istediklerimizi alacağız.
They're giving odds on how long you'll stay alive being my partner.
Benim ortağım olarak ne kadar hayatta kalabileceğini oyluyorlar.
You're my partner and you can't let me down.
Sen benim ortağımsın ve beni yarı yolda bırakamazsın.
You're my buddy, you're my partner.
Sen benim dostumsun, partnerimsin.
And now you're my partner.
Şimdi de sen benim ortağımsın.
You're my partner, not my priest!
- Sen ortağımsın, papazım değil.
Somebody guts my partner, and you're thinking nasty things about me.
Biri ortağımın karnını deşiyor, sen hakkımda neler diyorsun.
I guess you're my partner.
Sen ortağım olmalısın.
You're my partner.
Sen benim ortağımsın.
You're looking at the new partner In the brokerage house of heinz, fines, and my dad.
Heinz, Fines, ya da babamın yanında çalışacak olan yeni elemana bakıyorsun şu an.
You're my partner and I don't work that way.
Sen ortağımsın ve ben böyle çalışmam.
He's also my new partner, so you're gonna be seeing a whole lot more of him.
Ayrıca yeni ortağım, yani bundan sonra onu daha çok göreceksiniz.
You're my partner and you have a responsibility to me.
Sen ortağımsın ve bana karşı sorumluluğun var.
You're my partner, ain't you?
Benim ortağımsın, değil mi?
But you're my partner.
Ama sen ortağımsın.
You know, Karl... you're my partner.
Biliyorsun, Karl... Sen benim ortağımsın.
Like it or not, you're my partner.
Hoşuna gitsin ya da gitmesin ortağımsın.
But you're my partner.
Fakat benim ortağımsın.
You're my best friend... and the only partner I could ever stand to work with.
Sen benim en iyi arkadaşımsın. ve birlikte çalışabileceğim tek ortaksın.
But you're my partner, and I thought my friend.
Ama sen benim ortağımsın ve senin arkadaşım olduğunu düşünmüştüm.
But if you ever take a shot at my partner again, you're going in.
Ama ortağıma bir daha dil uzatırsan, içeri girersin.
I'm so glad you're my physics lab partner, Breezy.
Fizik laboratuarı eşim olduğun için çok memnunum Breezey.
- You're my partner.
- Ortağımsın.
The man you're standing on there happens to belong to me and my partner.
Şu anda üzerine bastığın adam ortağım.
Tomorrow you're my partner!
Yarın ki damım sen olacaksın!
You're supposed to be my training partner.
Güya benim antrenman partnerim olacaksın.
My mother would never speak to me again. - You're his sparring partner.
Olmaz, İsa'ya vuramam, annem benimle bir daha asla konuşmaz.
I'm so glad you're my lab partner.
Laboratuvar partnerim olduğun için çok mutluyum.
- You're the woman that gave a warning... to my partner, aren't you?
Sen ortağımı uyaran kadınsın değil mi?
This isn't my team, and you're not my partner.
Bu benim ekibim değil, ve sen de benim ortağım falan değilsin.
I'm offering you this shit because you're my partner!
Bu işi sana teklif ediyorum, çünkü benim ortağımsın!
You ain't got to ask, you're like my partner.
Bunu sormamalısın, benim ortağım gibisin.
My partner's a protestant. - I guess we know what side you're on.
Kimden yana olduğunu biliyoruz.
But you're also my partner. Look at me, Tony.
Sen iyi bir polissin, fakat aynı zamanda da benim ortağımsım.
You're not my partner.
Sen benim ortağım değilsin.
You're going to have to talk to my new partner.
Bunu yeni ortağımla konuşmak zorunda kalacaksınız.
You're actually not my partner.
Hadi!
Unless you're my partner.
Eğer ortağım olursan.
So you're my perfect partner?
Sen şimdi benim ideal eşim mi oluyorsun?
Now, my partner and I have been on this case for three days straight... and we're too damned tired to get in a pissing match... so I just need to know if you're gonna help us or not.
Ortağımla ben üç gündür durmadan bu dava üzerinde çalışıyoruz. Tartışamayacak kadar yorulduk o yüzden yardım edip etmeyeceğinizi bilmek zorundayım.
You're my partner.
Sen benim eşimsin.
Donna, I'm so glad you're my study partner.
Çalışma partnerim olduğun için çok memnunun, Donna.
If you're looking to bust my son for street-racing, you can get your partner out of my backyard. I...
Bakın, oğlumu sokak yarışından tutuklayacaksanız ortağını arka bahçemden çıkarabilirsin.
- You're my partner.
- Benim ortağımsın.
you're my rock 22
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my mom 23
you're my only hope 38
you're my baby 18
you're my sister 76
you're my guest 25
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my mom 23
you're my only hope 38
you're my baby 18
you're my sister 76
you're my guest 25