You're my problem traducir turco
189 traducción paralela
The problem with my work is that they're always around you.
Her zaman etrafımda olmaları işimde problem yaratıyor.
What if you're disappointed? That's my problem.
Ya sizi hayal kırıklığına uğratırsam?
Yes, I was saying that my problem is the jacket that you're wearing was delivered today which would mean that you had to order it 10 days ago.
Evet, diyordum ki, benim sorunum giyindiğin ceketin bugün teslim edilmesiydi. Bu demektir ki, onu 10 gün önce sipariş etmen gerekiyordu.
You're my only problem.
Benim tek sorunum sensin.
You're not my problem.
Artık benim derdim değilsin.
I oaks like you're the one with the problem forgetting my brother.
Kardeşimi unutmana bakılırsa, burada sorunlu olan sensin.
- You're my problem!
- Sorunum sensin!
- No, you're my fuckin'problem.
- Hayır, sen benim başımın belasısın!
- You're my fucking problem!
Lanet olası derdim sensin!
The problem with being my age is... everybody thinks you're a father figure... but you're really just the same asshole you always were.
Benim yaşıma gelince, herkes senden babalık bekler... ama sen her zamanki salak adamsındır aslında.
I'm trying to resolve a problem with my girlfriend and you're interrupting.
Kız arkadaşımla olan sorunlarımı halletmeye çalışıyorken sen gelip yarıda kestin.
- You're my problem, bitch.
- Derdim sensin, kancık.
My fuckin'problem is that you and Fenster are off in California - while we're sittin'here holdin'our dicks!
Benim derdim şu ki, sen ve Fenster Kaliforniya'da balayı yaparken biz burada elimize almış oturuyor olabiliriz.
You're going to tell me what my problem is?
Benim derdimin ne olduğunu mu söyleyeceksin?
They're my problem, and you can handle all three of them, huh?
Üçünü birden idare edebilirsin, ha?
- You're my problem, you bitch motherfucker! - Come on in.
- Sen benim sorunumsun, seni lanet piç!
- You tell me everything is fine with us, you tell me nothing's the problem... that my worst fears are unfounded, yet, something tells me that's not what you're telling Drake, Witherspoon and Hall.
- Bana herşeyin yolunda olduğunu söyledin, hiçbir problem olmadığını söyledin... benim en büyük kokularımın asılsız olduğunu söyledin ama bu senin Drake'e söylediklerin değil.
You're the one with the problem, my friend!
Sorunu olan sensin, dostum!
The problem is, you're trying my case as well, Renee.
Müvekkillerimiz birbiriyle ilgili.
My problem is that you're a chief prosecutorial witness.
- Evet. Peki. Benim sorunum ne biliyor musunuz, Memur Bey?
You're my... I've found my other pair, so I really have no problem.
Sen benim... bulduğum öteki yarımsın, bu yüzden sahiden hiç umrumda değil.
- You're going to help me with my problem.
- Sorunuma yardımcı olmanı istiyorum.
You're going to help me with my problem.
Sorunuma yardımcı olmanı istiyorum.
Well, so, you're my sister, I have a problem, the least you could be is more understanding.
Şey, sen benim kardeşimsin, benim bir sorunum var en azından birazcık anlayışlı olabilirsin.
What is your problem? You're fawning all over my boyfriend.
- O yapıştığın benim sevgilim ve bundan hoşlanmıyorum.
- My problem is that 63 % of me thinks you're a dick.
- Derdim, % 63'üm göt olduğunu düşünüyor.
My problem is it's your... butt. Okay, you're behaving like the biggest baby.
Koca bir bebek gibi davranıyorsun.
She didn't mean to... stay out of it. You're my problem.
- Sensin.
You're my problem! Get down!
Derdim sensin!
My problem here is that if I know you're about to lie I can't put you on the stand.
Melanie, problem şu ki, yalan söyleyeceğini anlarsam seni o kürsüye çıkaramam.
You're my problem.
Sensin Malucci.Derdim sensin
No problem, you're my hero.
Sen benim kahramanımsın.
You come near my husband again, you're gonna have a real problem.
Kocamın yanına bir daha yaklaşırsan çok büyük bir problemin olacak.
While you're helping solve this problem.. you might want to do something with your hands. Like, off the top of my head..
Sorunu çözerken ellerin de boş kalmasın isteyebilirsin.
My problem is you're using God as your own personal genie!
Derdim Tanrı'yı kişisel cinin gibi kullanıyor olman! - Kullanmıyorum!
If we've reached the point where you're dragging my day, well then... we've got a problem... seriously. I'm depressing you?
Seni depresyona mı sokuyorum?
You're my problem.
Benim derdim sensin.
You're not telling me the truth, that's my problem.
Derdim bu.
What you're saying is you have a problem that is totally your problem, but you'd like to make it my problem?
Yani bana bir sorunun olduğunu ve bunun tamamen senin sorunun olduğunu, ama bunu benim sorunum haline getirmeyi istediğini mi söylüyorsun?
- You're my problem, you dumb piece of shit.
- Derdim sensin, seni ahmak pislik.
Now, the problem I have is my gear's gone, and you're talkin about elephants, okay?
Şimdi, problem benim malımın gitmesi ve senin bana fillerden bahsetmen, tamam mı?
But it's not my problem... that you're not good enough to get hired anywhere in the entire state.
Ama bütün eyalette başka bir yerde çalışacak kadar iyi olmaman benim sorunum değil.
The problem is you're filthy, and you use all my products.
- Sen pissin ve bütün ürünlerimi kullanıyorsun
What's your problem, you're in love with my brother now?
Sorunun ne senin? Şimdi de ağabeyime mi âşık oldun?
Hey, you know our only relationship problem is that you're running a dollar, ninety-nine a minute carny scam out of my living room.
Bizim ilişkimizdeki tek sorun ; senin, benim oturma odamda dakikası 1,99 dolara insanları dolandırman.
You know, actually, my problem is is that you're just killing my buzz.
Aslında esas problem, eğlence mi öldürüyorsun.
- My problem is that I'm spending the day... teaching a bunch of kids how to use tools... which won't properly fit in their hands for another 8 to 10 years... because you signed me up to do it... and then you're not even there when you're supposed to be.
- Sırf sen adımı yazdırdın diye daha 8 - 10 yıl ellerine olmayacak aletlerle bir sürü çocuğa iş yapmayı öğretiyorum ve sen olman gereken yerde değilsin bile. - Hayır diyebilirdin.
Anyway, you're not my problem anymore, Jethro.
Neyse, artık benim sorunum değilsin Jethro.
And your problem is you're not gonna have anybody to help you paint this place if you keep telling me what my problem is.
Bana sorunumun, ne olduğunu söylemeye devam edersen, senin sorunun da burayı boyamama yardım edecek kimseyi bulamayışın olacak.
You come near my boy or my family again, we're gonna have a problem.
Bir daha oğlumun ya da ailemim yanına yaklaşırsanız, olay çıkartırım.
My problem is you think they're funny, and I'm married to you.
Senin bunları komik bulman benim de seninle evli olmam.
you're my rock 22
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my only hope 38
you're my mom 23
you're my brother 182
you're my baby 18
you're my sister 76
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my only hope 38
you're my mom 23
you're my brother 182
you're my baby 18
you're my sister 76