English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You're not going to believe this

You're not going to believe this traducir turco

190 traducción paralela
You're not going to believe this, Sam, but before I put on this Buster Brown outfit, I went out with a couple of nice girls and never had any complaints.
Buna inanmayacaksın ama şu Buster Brown üniformasını... giymeden önce birkaç iyi kızla çıktım, hiç şikayet eden olmadı.
Say, you're not going to believe this.
Bakın. Buna inanmayacaksın ama.
You're not going to believe a word of this when I get back, Sarah.
Geri döneceğim dediğimde inanmamıştın, Sarah.
Oh, you're not going to believe this!
Buna inanmayacaksınız!
You're not going to believe this.
Buna inanamayacaksın.
Lieutenant, you're not going to believe this.
Komiser, buna inanmayacaksınız.
Christopher, you're not going to believe this.
Christopher, buna inanmayacaksın.
You're not going to believe this.
Buna inanmayacaksınız.
Wait til you see this place. You're not going to believe it, it's beautiful.
Mekanımı görmeye hazır mısın, güzelliğine inanamayacaksın.
I know you're not going to believe this, but I do admire you.
Carla, inanmayacaksın biliyorum ama seni gerçekten takdir ediyorum.
You're not going to believe this...
Buna inanamayacaksın ama....
You're not going to believe this.
Buna inanmayacaksın.
Jake, you're not going to believe this, but I had this very bizarre dream, and you were in it.
İnanmayacaksın ama acayip bir rüya gördüm ve sende vardın.
I am glad you're sitting down because you are not going to believe this.
Hanımlar, oturuyor olmanız güzel çünkü buna inanamayacaksınız.
You're not going to believe this but Diane just attempted to tell me that there's no such thing as a snipe.
Buna inanamayacaksınız ama Diane az önce bana çulluk diye bir şeyin olmadığını söylemeye kalktı.
You're not going to believe this, Pine Tree.
Buna inanamayacaksın Çam Ağacı.
YOU'RE NOT GOING TO BELIEVE THIS.
Buna inanmayacaksın. Otur.
Well, you're not going to believe this, my all-time- - absolute all-time favorite horror movie is the Texas Chainsaw Massacre.
Buna inanmayacaksın ama bugüne kadar izlediğim korku filmleri içinde en sevdiğim film Teksas Katliamı.
You're not going to believe this, but I'm even hungrier than you are.
Buna inanmayacaksın ama, senden daha açım.
You're not going to believe this, man, but I thought tonight was going to be incredibly romantic.
Buna inanmayacaksın adamım ama, ben bu gecenin inanılmaz romantik olacağını düşünmüştüm.
Sam, you're not going to believe this.
Sam, buna inanmayacaksın.
You're not going to believe this, but I saw Mrs. House.
Buna inanmayacaksın. Bn. House'u gördüm.
- You " re not going to believe this :
- Buna inanmayacaksın.
You're not going to believe this.
Ne oldu? - Buna inanamayacaksın Konsolos.
Commander... you're not going to believe this.
Yarbay buna inanmayacaksın.
You're not going to believe this- - my foot is stuck.
Ayağım sıkıştı. Sıkıştı mı?
You're not going to believe this, Captain, but 20 million gigaquads of new information have been input into the ship's computer.
Buna inanamayacaksınız Kaptan, ama 20 milyon cigaquad yeni bilgi geminin bilgisayarına girilmiş durumda.
You're not going to believe this, but it fell from heaven.
Buna inanmayacaksınız ama, cenenten düştü.
You're not going to believe this at first.
Ailem hakkında.
Oh, Marissa, you're not going to believe this.
Marissa, buna inanmayacaksın.
You're not going to believe this!
Buna inanmayacaksın.
You're not going to believe this, Captain, but another star in this cluster just went supernova.
Buna inanamayacaksınız, Kaptan, ama bir başka yıldız kümesi daha süpernovaya dönüştü.
You're not going to believe this.
Onlar benim çocuklarım.
Captain, you're not going to believe this, but Seska caused these cascade failures.
Kaptan, buna inanamayacaksınız, ama bu taşma hatalarına neden olan şey, Seska.
You're not going to believe this, but I'm picking up an energy signature.
İnanmayacaksın ama bir enerji izi tesbit ediyorum.
You're not going to believe what this woman can do with a cherry.
Bu kadının bir kiraz ile neler yapabileceğine inanamazsınız.
You're not going to believe this, but apparently, your ocean used to be part of a landmass.
Buna inanamıyacaksın, ama anlaşılan, okyanusunuz daha önce büyük bir kıtanın parçasıymış.
We've managed to augment the surveillance video from the multi - purpose room and... some of the corridors... with computer enhancement. You're not going to believe this.
Çok amaçlı odadaki gözetim videosunu ve bazı... koridorlardakini, bilgisayar... yardımıyla çözmeyi başardık.
Hey, Scully, you're not going to believe this.
Hey, Scully. Buna inanamayacaksın.
You're not going to believe this, Danny.
Buna asla inanmayacaksın Danny!
You're not going to believe this but Dr. Crane and his father have offered to pay for our entire wedding.
Buna inanamayacaksın. Dr. Crane ve babası tüm düğün masraflarımızı ödemeyi önerdiler.
- You're not going to believe this.
Buna inanmayacaksın.
You're not going to believe this, but I was almost killed.
Üzgünüm. Buna inanmayacaksın, ama neredeyse ölüyordum. Gördün mü?
Russ, you're not going to believe what's on this tape.
Bu kasette neler olduğuna inanamayacaksın. Morst'u ara.
Well, I don't know what you think you're going to get out of this but believe me, whatever it is, it's not worth it.
Bundan ne yarar sağlamayı beklediğini bilmiyorum ama inan bana buna değmez.
Dylan, you're not going to believe this.
Dylan, buna inanmayacaksın.
You're not going to believe this. We got a match.
Buna inanmayacaksın ama uyan bir kalp bulundu.
You're not going to believe this - when I bought this turkey. it was raw,
Ve bak buna inanmayacaksın ama aldığımda hindi pişmemişti.
And you're not going to believe this... but we had to go under the water to get to the city.
İnanmayacaksınız ama... şehre ulaşmak için suyun altından geçmemiz gerekti.
Mr. Hawke, you're not going to believe this.
Bay Hawke, buna inanmıyacaksınız. Nefes.
Barbara, you're not going to believe this.
Barbara, buna inanmıyacaksın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]