You're not well traducir turco
4,826 traducción paralela
Well, you're not just the smartest and hottest woman in this house.
Bu evin sadece en zeki ve en çekici kadını değilsin.
- Well, you're not gonna like this either... but I still have a lot of things to do at the lab... so maybe you could walk me over there right now.
- Eh, bu da pek hoşuna gitmeyecek ama hâlâ laboratuarda yapacak çok işim var, bu yüzden şimdi benimle oraya kadar yürür müydün acaba?
Well, you're not failing Calculus, which means I'm not failing Calculus either.
Sen calculusta kalmazsan bende kalmam.
Well you're right not to be, Stephen, they're dangerous tools that need to be handled with respect.
Öyle hissetmekte haklısın, Stephen, bunlar tehlikeli aletler, kullanmayı bilen bir elde olmaları gerekiyor.
Well, you're still not caught in a lie.
- Hala bir yalanın içinde olmamış olursun.
Well, you're not alone there.
Orada yalnız değilsin.
Oh, well, you know what? We're really not supposed to, but you know what?
Aslında oynamamamız gerek ama...
Well, if you're not gonna kill me, then what the hell do you want?
Madem beni öldürmeyeceksin, ne istiyorsun lan?
- Well, why not now? - Because you're 13.
- Neden şimdi değil?
Well, you know it's not for the potatoes,'cause they're not that good.
Patates için olmadığını biliyorsun çünkü patatesler berbat.
Well, you know what? We're not bailing out just yet.
Ama daha vazgeçmeyeceğiz.
- You're not capable lam well! I just can't
Yapamam...
- You're not well.
- Pek de iyi sayılmazsın.
Yeah, well, you're not exactly easy on my eyes.
Evet, ben de sana bayılmıyorum.
Well, you're not brazen enough to take me out.
Beni alt edecek kadar çetin ceviz değilsin.
You're not fat. Well, thank you, but I'm not worried about being fat,
- Teşekkürler ama ben zaten şişmanlıktan korkmuyorum.
Well, all I'm saying is, you guys have no idea what she's up to whenever you're not looking.
Tüm söylemek istediğim, siz yokken neler yaptığını bilemezsiniz.
Well, you're... you're not returning my calls or my texts.
Aramalarıma geri dönmüyor ya da mesajlarımı cevaplamıyorsun.
Well, basically that says we're the parents, not you.
Ebeveynlerinin sen değil biz olduğunu belirten türden bir şey.
Well, you're old enough to work it out. I'm not getting involved.
Bu işi aranızda halledebilecek kadar büyüksünüz.
Well, not as long as you believe that you're not.
Olamayacağını düşündüğün sürece olamazsın.
- [scoffs] WELL, NOT WHILE YOU'RE STAYING HERE YOU'RE NOT.
- Burada kaldığın sürece olmaz.
Well, but then again, you're not a politician, are you?
Ama siz bir politikacı değilsiniz, öyle değil mi?
Well, I... I hate to break it to you, but you're not the first person to call me a nitwit because I believe in God.
Sana kötü haber vermek istemem ama Tanrı'ya inanıyorum diye bana ahmak diyen ilk insan sen değilsin.
Well, obviously, you're not washing your pubes.
- Benimkinde yok. Belli ki götünü yikamiyorsun o zaman.
You're the only pure thing I have, but I know that you're susceptible to the same darkness that has followed me around my entire life, and it's infected this family, and I will not allow it to corrupt you as well.
Sahip olduğum tek saf şey sensin ama senin de hayatım boyunca beni takip etmiş ve bu aileye bulaşmış olan karanlık tarafa sürüklenebileceğini biliyorum. Seni de yoldan çıkarmasına izin vermem.
Well, you're not alone, I'm sure.
Eminim yalnız değilsindir.
Well, of course you don't, you're not the one who cleans it.
Tabii ki umurunda değil çünkü temizleyecek olan benim.
Not the bullshit country we pretend to be, The one we really are - The one you're getting to know very well.
Olmaya çalıştığımız değersiz ülkeyi kastetmiyorum gerçekten bizim olan, yakında daha iyi tanımaya başlayacağın ülkeyi kastediyorum.
Well, you're not holding a large rock, so I take it you found someone to do the CT scan for us.
Kaya ile uğraşmıyorsun. Bu yüzden CT taraması yapacak birini buldun.
Well, we're gonna need to convince the business council to keep you around, but that's not for you to worry about.
Şey, seni tutması için ticaret konseyini ikna etmemiz gerekecek, ama bunun için sen endişelenme.
Well, if you're talking about the Medal of Glory account, I'm not gonna win it.
Eğer konuyu Medal of Glory'ye getirmeye çalışıyorsan,... bunu kazanamayacağım.
Well, you're not.
Değilsin.
Just as well we're not relying on you, then.
Biz de sana itibar etmiyoruz o zaman.
Look, you're not well, Marcus.
Dinle, sen iyi değilsin Marcus.
Well, you're not gonna figure it out here. All right?
Burada çözemezsin bunu.
Well, maybe that's what the voices are telling you, but they're not calling the shots right now, okay?
Belki o sesler sana bunu yapmanı söylüyor ama şu anda kararları onlar almıyorlar, tamam mı?
Well, you're not gonna want to hear this, but I followed up with Chen's neighbors.
Bunu duymaktan hoşlanmayacaksın ama Chen'in komşularıyla konuştum.
Well, if you're not gonna hold yours, hold mine.
Peki, sen değilsen seninkini tutun, benimkini tutun.
You're not well.
İyi değilsin.
Yeah, well, in case you haven't noticed, you're not exactly in control right now.
Belki fark etmemişsin diye söylüyorum, şu an tam olarak kontrol sende değil.
Well, you're not exactly the highest priority of the tonight, Agent McCall.
Bu gece en yüksek önceliğimiz siz değilsiniz Ajan McCall.
You're not well and, you know, I have a lot on my plate right now.
Sen pek sağlıklı değilsin. Benim derdim de başımdan aşkın zaten.
Well, no, actually I'm not, you're brilliant on adrenaline.
Aslında hayır, değilim, adrenalinle mükemmeldin.
Well, you're not running anywhere tonight except to grab a burger with me.
Bu gece benimle hamburger yemek dışında hiçbir yere kaçmıyorsun.
We know you're not well.
İyi durumda olmadığını biliyoruz.
Well, they're not appreciating you after you sold them out for a walk-in closet.
Bir dolap için onları sattıktan sonra seni takdir etmezler.
Well, yeah, they're not extinct, if that's what you're thinking, but it wasn't this dude.
Evet, nesilleri tükenmiş değil, onu diyorsan. Ama bu eleman saldırmamış.
Okay, well, once the Espheni here on earth realize that they've been hit hard, you think they're not gonna retaliate?
Dünyadaki Espheni darbe yediklerini farkettiğinde misilleme yapmayacaklarını mı sanıyorsun? Ve bunu yaptıklarında sana burada canlı ihtiyacımız olduğunu düşünmüyor musun?
Well you're not exactly what I was expecting either.
Sen de pek beklediğim gibi biri değilsin.
Well... something tells me that you're not a real doctor, so...
Aslında... Gerçek bir doktor olmadığını hissediyorum, bu yüzden...
you're not my type 58
you're not serious 282
you're not listening 211
you're not real 156
you're not mad at me 38
you're not 3927
you're not wrong 99
you're not gonna die 103
you're not ready 114
you're not alone 369
you're not serious 282
you're not listening 211
you're not real 156
you're not mad at me 38
you're not 3927
you're not wrong 99
you're not gonna die 103
you're not ready 114
you're not alone 369