You're so hot traducir turco
379 traducción paralela
You're not so hot for putting in with me, are you?
Beraber çalışmaya çok sıcak bakmıyorsun, değil mi?
Oh, so you're going to turn into one of these dim little ladies... who fill hot-water bottles for elderly relatives.
- Demek sen de, yaşlı akrabalarının sıcak su torbalarını dolduran o içi sönmüş küçük hanımlardan biri olacaksın.
You're all so hot.
Zaten sıcaktan yapış yapışım.
It's on the hot plate. That's what I like about you - you're so inefficient.
Ben de onun için seviyorum seni, hep hazırsın.
IT'S VERY HOT, AND IT MAKES IT HARD TO THINK. SO IF YOU'RE GOING TO EXPEND ALL THAT ENERGY,
Eğer tüm enerjinizi harcayacaksanız buradan gitmek için, dönmek için, bildiğimiz bir yere dönmek için harcayın.
Hey, you're so hot, my ham's burning up.
Kendini o kadar kaptırdın ki jambonum yanacak.
You're so hot to play mental health week, what about you?
Akıl Sağlığı haftasında oynamak için çok ateşlisin. Sana ne demeli?
Tell me, this house that you're so hot about, it's mine, isn't it?
Bu kadar meraklısı olduğun bu ev aslında benim, öyle değil mi?
You're lucky to be so good looking or I'd have dropped you like a hot potato.
Dua et ki bu kadar güzelsin yoksa kor bir ateş parçası gibi seni elimden düşürüverirdim.
You're acting okay, I ain't done so hot.
Normal davranıyorsun, ben o kadar iyi değildim ama.
It's too hot and you're far to nervous, so try to rest, will you?
Hava çok sıcak, sen de hayli sinirlisin, biraz dinlenir misin lütfen?
I get so hot when you're bad.
Kötü olduğun zaman, çok azıyorum.
You're so hot.
Çok ateşin var.
You're gonna get so hot, you're gonna burn a hole right through the couch.
Birazdan ateş gibi olacaksın, ateşinle koltuğu yakacaksın.
I'm gonna sue you, Phil... and Tower and the ambassador and everybody who let that boy die. We're gonna make it so hot for you you'll wish you were stationed in the Antarctic.
Temin ederim ki senin, Tower'ın, büyükelçinin ve onun ölmesine neden olan herkesin hayatını cehenneme çevireceğim.
So you're pretty hot after your unveiling.
Gerçek kimligini açikladiktan sonra çok yogunsun.
How come you're shivering when it's so hot?
Neden titriyorsunuz, hava çok sıcak.
You're so hot tempered, darling.
Çok atılgansın, sevgilim.
You're not so hot.
O kadar da sıcak değilsin.
You think you're so hot.
Birşey yaptığını zannediyorsun.
Oh, baby, not so quick, you're making me hot.
Bebek acele etme, beni heyecanlandırıyorsun.
- You're getting me so hot.
Beni ateşlendiriyorsun!
It's just you're so hot tonight.
Bu gece çok seksisin.
If you're so damn hot, why don't you lay me down right now and make love to me?
Madem o kadar azdın, yanıma gelip benimle sevişsene.
If you're so hot on discipline, then start by accepting mine because contrary to popular opinion, i am the head nigger in charge!
Çünkü genel kanının aksine, burada yetki sahibi tek zenci benim!
You think you're so hot because you get in all the clubs and have sex with great-lookin'women.
Bütün kulüplere girebildiğin ve büyük Iookin kızıyla seks yaptığın için kendini çok havalı sanıyorsun değil mi?
But just cos the TV thinks you're hot shit, that don't make it so.
Fakat, sadece TV senin bir bok olduğunu düşünüyor diye, seni öyle yapmaz.
Many men find it extra hot to make eye contact at this point, so he can see how much you love what you're doing.
Birçok erkek eylem sırasında gözgöze gelmeyi tahrik edici bulur, böylece yaptığınız şeyi sevgiyle yaptığınızı görebilir.
But I'm not due for a couple of weeks, since you're so hot on the subject.
Merak ediyorsan, İki haftadan önce reglimi beklemiyorum.
So, when you come to shoot me, Paddy remember you're gettin'rid of a shit-hot bowler.
Yani beni vurmaya geldiğinde İrlandalı, çok iyi bir atıcıdan kurtulacağını unutma.
You're hot, so you think - you're the ruler of this place.
Sertsin diye kuralları sen koyacaksın mı sanıyorsun.
- So you're a hot shot, eh?
- Elin sıcak ha?
It's so hot. you're always sweating. You think you're melting, like butter.
O kadar sıcak ki, sürekli terin bir tarafından aşağı akar.
You know, these catalog boys, they're not so hot.
Bu katologdaki çocuklar pek o kadar seksi değiller.
So you're hot. So jump in the ocean.
Sıcaksa, at kendini okyanusa.
You think you're so hot.
Kendini ateşli mi sanıyrosun.
If you're so hot on the idea, why don't you have sex with him?
Eğer bu konuyla bu kadar ilgileniyorsan, Neden sen gidip adamla yatmıyorsun?
Goodness! You're so hot!
Ateş gibi yanıyorsun.
For a hotline, you're not so hot.
Bir acil çağrı hattı için, hiç de acil davrandığınız söylenemez.
You're not so full of hot air, after all. Hey...
Tüm bunlardan sonra, o kadar da martaval okuyan biri değilmişsin.
Katsuragi, if you're so hot, why don't you take off your shirt?
Katsuragi, eğer çok sıcaksa neden tişörtünü çıkarmıyorsun?
Oh, baby, you're getting me so hot.
Güzelim, beni baştan çıkarıyorsun.
Oh, God, you're so hot.
Bu adamlardan nefret ediyorum. Aman Tanrım!
- You're so hot.
Cayır cayır yanıyor!
I mean, we're getting along everything is just- -great. I mean, all right, so he doesn't do everything and then you have to come along with your "hot" and your "heavy."
Demek istediğim, çok iyi anlaşıyoruz herşey çok güzel yani, iyi, yani o herşeyi yapmıyor ve sonra sen "ciddi" ve "ateşli" ile ortalığı karıştırıyorsun.
You're so hot.
Çok sıcaksın.
You're so hot.
Ateşin var.
I know you're probably not feeling so hot, but we need something from you.
.. muhtemelen pek iyi değilsin, ama senden bir şeye ihtiyacımız var.
You're not so hot at this, either.
Balık tutmakta da pek iyi sayılmazsın.
It just feels cold because you're so hot.
Ateşin yüksek olduğu için sana soğuk geliyor.
You're so hot, Kevin, I love you too!
Çok seksisin, Kevin, seni seviyorum Joe!
you're so stupid 85
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27