You're so right traducir turco
2,702 traducción paralela
All right, so you're saying our DOA...
Peki. Yani diyordun ki- -
Nina, I understand that- - that you're feeling very much alone right now, so you pushed Tommy, hoping to fill the void.
Nina, şu anda çok yalnız hissettiğini biliyorum. Bu yüzden Tommy'yi zorladın ve bu boşluğu doldurmasını umdun.
All right, so I know that you're taking a bunch of pills, and then I asked mom and she won't tell me anything, but clearly she's scared.
Yani, senin bir sürü ilaç aldığını biliyorum, bu yüzden anneme sordum ancak bana hiçbir şey söylemeycekmiş ama korktuğu çok açık.
So while you're just... jerking off... into a wet flannel, like a stinky little Hobbit bitch, I'm going to be joining the Hundreds Club, all right?
Sen orospu Hobbit siker gibi ıslak sabunluğunla otuz bir çekerken ben yüzüncü sikiş peşinde koşturacağım, tamam mı?
So, Sid, if you're gonna duplicate a murder, right down to the eye color, why would you change out the murder weapon?
Öyleyse Sid, eğer bir cinayetin kopyasını yapıyorsan göz rengine kadar aynıysa... Neden cinayet silahını değiştirirdin?
All right- - so, you're caught up in this mess, as well, are you?
Bu saçmalıklarda senin de parmağın var yani?
So you're... - You're staying, right?
-... burada mı kalacaksın?
So you're right.
- Yani, sen haklısın.
Oh right, I take the pills so you're at ease in Jordan?
Doğru ya ben ilaçları içerim böylece sen de Ürdün'de rahat edersin.
Oh, wait, that's right- - you're not. All right, if kissing someone else is so awful, then what about you?
Pekala, madem birini öpmek bu kadar fenaysa sana ne demeli?
So you're not gonna tell anybody about this, right?
Peki sen söyle değilsin Bu konuda herkes, değil mi?
No, I paged you 9-1-1 so that you could help me convince Bailey we're doing the right thing here.
Sana Bailey'yi doğru olanı yaptığımıza ikna et diye acil çağrı atmıştım.
All right, you're right, you're right... I'm so sorry.
- Tamam, haklısın.
- All right. So, Neal, you're gonna come out swinging.
Neal, sen salınarak geleceksin.
SO YOU'RE NOT GOING TO TELL HIM, BUT YOU'RE GOING TO TELL ME, RIGHT?
Ona anlatmayacaksın ama bana anlatacaksın değil mi?
So what you're thinking right now, you un-think it, got it?
O yüzden şu an her ne düşünüyorsan bundan vazgeç, anladın mı?
So you're Sarah's latest, right?
Pekala, demek Sarah'ın son takıldığı kişi sensin, öyle mi?
You're so right!
Çok haklısın!
So we're just gonna go back to work, like, you know, nothing ever happened, right?
O zaman sadece işe geri dönelim, yani, bilirsin, hiçbirşey olmamış gibi, değil mi?
But you're right, I should use it so you can have a hot bath in the afternoon.
Ama haklısın, öğleden sonra sıcak bir banyo yapman için hakkımı kullanmalıyım. - Harika!
So many Sparks in one place, you're about to start the world's sexiest fire. Am I right?
Bir yerde çok fazla Sparks var siz de dünyanın en seksi ateşini yakmak üzeresiniz.
So you're gonna have some choreography today, right?
Bir koreografiniz var, değil mi?
You're so right, Jamie.
Çok haklısın, Jamie.
So, we'll need you out here until we get an office cleared out, - if you're all right with that.
Bir ofis düzenleyene kadar burada kalmanı isteyeceğim senden,... tabii senin için de sorun olmazsa.
I could really use someone to talk to right now, so if you're up for it, call me.
Şu anda gerçekten konuşacağım birine ihtiyacım var. Gelebileceksen beni ara.
But only because you said so, Mr. Jordan, which means you're right too.
Sende bunu doğruladığın için, Bay Jordan, bu seni de haklı yapar.
You're so right, Hanks.
Çok haklısın Hanks.
So you're a blogger, right?
Demek blogcusun, ha?
So if you're close to the door, then just... get back,'cause I'm breaking it in right now.
Kapıya yakınsan, geri çekil çünkü şu an kırıyorum.
Right? I mean, so just think about all the things that you're gonna be able to do when you are.
Olduğun zaman yapabileceğin tüm o şeyleri düşün bir de.
So if you're right about this cop, then that's two dead people in 24 hours with a direct connection to her.
Yani bu polisle ilgili haklıysan o zaman 24 saat içinde onunla direk bağlantılı olan 2 ölü var.
So, if you were to say yes, hypothetically, of course, that would mean you're moving back to Colorado, right?
Eğer kabul edersen sadece farz ediyoruz tabii ki bu Colorado'ya tekrar taşınacağın anlamına gelir değil mi?
Shucks, you're so right
Hay allah, haklısın.
All right, so you're gonna want to bring the water to a roiling boil.
Peki, şimdi kaynar su getirmesini iste.
All right, well, if you're so sure it's an open-and-shut case, why don't you stay here and erase some of your juicy texts?
Kolay sonuçlanacak bir dava olduğuna bu kadar eminsen burada kalıp örtbas etmek istediğin mesajlarını silsene sen.
You're right, but we also don't have time to make mistakes, so let's just take a step back.
Haklısın ama hata yapma şansımız yok. - O yüzden biraz sakinleşelim.
So you're saying that because he was shot at such close range, it shattered the right half of the pelvis?
Yani leğen kemiğinin sağ tarafının tamamen parçalanması yakın mesafeden ateş edilmesi sonucu mu olmuş?
- to check my story. - All right, so based on the shipping code, the pouch that you're looking for is about 5 feet long.
- Pekala, sevk kodunu baz alırsak aradığın kutu 1.5 metre uzunluğunda olmalı.
Erm, yes, so, I don't want to stick my oar in, and you know, you're a woman in your own right, it's just...
Ee şey, burnumu sokmak gibi olmasın ama kendi kendine bir kadınsın, sadece...
Told you with no evidence whatsoever that ma mystère was fake. Now you're so sure that she's right, that you not only think that this painting is a fake, but every other Mettier that was in the house, the entire collection, is also fake?
... kiz arkadasin, tek bir kaniti bile olmadigi hâlde Ma Mystére sahte dedi diye simdi onun hakli oldugunu hatta yalnizca bu tablonun degil evdeki diger Mettier tablolarinin tüm koleksiyonun sahte oldugunu mu söylüyorsun?
Slide in. Now, this gets so complicated here at the teardrop,'cause you got to down-shift, you're braking with your left foot, gas with your right.
Göz yaşı damlasında çok karmaşıklaşıyor, çünkü vites küçültmen gerek, sen sol ayakla fren yapıp sağ ayakla gaza basıyorsun.
Yeah, because you're usually so right, and I'm usually so dumb.
Evet, çünkü genelde sen haklı olursun ve bense hep budala...
So you're absolutely right- - this didn't have anything to do with sex.
- Evet öyle olmalı. Kesinlikle haklısın. Bunun seksle alâkası yok.
So Ashley's the brains, and you're the muscle. - Is that right, Tommy?
Demek takımın beyni Ashley, sen de kas gücü oluyorsun.
All right, so if you're gonna start looking for the hijacker, you start with HPD.
Soyguncu arayacaksan aramaya HPD'den başla.
All right, so it turns out you know what you're doing.
Pekâlâ, ne yaptığının farkındaymışsın.
So you're gonna greet her, And we'll go right into the introductory dance.
Onunla selamlaşacaksın ve hemen tanışma dansına geçeceğiz.
So you're saying my mom's right?
Annem haklı mı yani?
So right off the bat, you're contrite, apologize to the voters.
Hemen pişmanlığını belirtip seçmenlerden özür dileyeceksin.
So, once more, you're waiving your right to have an attorney present?
Bir kez daha, avukat isteme hakkınızdan feragat mı ediyorsunuz?
So you're gonna get them all, right?
Hepsini halledeceksiniz, değil mi?
you're so stupid 85
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27