You're so welcome traducir turco
241 traducción paralela
If you want to work the mine while we're gone, you're very welcome to do so, of course
Biz gittikten sonra madende çalışmak istiyorsanız... tabii ki buyurun çalışın.
If you're so set on finding out, you're welcome to tag along.
Eğer bunu öğrenmek istiyorsanız, arkamızdan gelmenizi rica ederim.
- You're ever so welcome.
- Hiçbir şey değil.
You're welcome to them, so just run along and arrest a few.
Buyur, git ve birilerini tutukla o vakit.
You're gonna love this next lovely lady, so let's welcome her because she'll thrill you down to your thriller!
Her kimse, sıradaki bu güzel bayana bayılacaksınız haydi ona hoş geldin diyelim, çünkü gerçekten nefesinizi kesecek!
A lot of the burrows are lying empty, you know so you're all welcome to any that you choose.
Burada pek çok boş yuva var. Yani aralarından dilediğinizi seçebilirsiniz.
- Oh, you're so welcome.
- Aah, çok rica ederim.
You're welcome. It's so good to be communicating again. Golly!
Bir şey değil, tekrar iletişime girmek güzeldi.
So thanks. You're welcome.
Birşey değil.
... Oh, you're so welcome.
Mutlu yıllar.
he's back. Okay, remember, this is his first time back since the operation, so just make a big welcome for him and act like you're interested in everything he has to say.
Sıcak ve güzel bir karşılama yapmalıyız.
I didn't get a ticket, so you're welcome.
Bilet bulamadım, bu yüzden bir şey değil.
You're so welcome, Mr. Hall.
Çok rica ederim, Bay Hall.
- You're so welcome.
- Hiç önemli değil.
You are so funny! You're welcome...
Bu akşam bir porno yıldızının da burada olacağını duymuştum.
- So am I. I just wanted to say thank you. - Oh, you're welcome.
Ben de. sadece teşekkür ettiğimi söylemek istemiştim.
Thank you so much for seeing us today. You're welcome.
Bizimle bugün görüştüğünüz için teşekkürler.
You're welcome. I guess if I try a little harder, it won't be so bad.
Galiba biraz daha emek versem fena olmaz.
So, unless you're planning on flicking sand peas at the passing throng you're welcome to stay here as long as you like.
Geçenlerin üzerine kum bezelyesi atmayı düşünmüyorsan istediğin kadar burada kalabilirsin.
You're welcome to stay the night so you may be with her.
Bu gece burada, onunla birlikte kalabilirsiniz.
It's so romantic, her tears just stop. She says, "Thank you." "You're welcome." And he leaves.
O kadar romantikmiş ki kızı ağlaması durmuş ve sessizce "teşekkür ederim" demiş.
You're so welcome, because it's...
Bunu kullanmana sevindim çünkü bu...
Tomorrow I'm teaching an art class so if you two are interested in auditing you're definitely welcome.
Yarın, bir resim dersim var. Eğer katılmak isterseniz, kapımız size açık.
- Aw, you're so welcome.
- Rica ederim.
So... you're welcome.
Bir şey değil.
Thank you so much. You're welcome. You flirted with him.
Sonra da haftada iki defa bunu yapmaya değecek bir kadın var mıdır diye sor.
- You're so welcome.
- Bir şey değil.
You're very welcome, my dear, more so than I can say.
Hoş geldiniz sevgili bayanlar daha ne diyebilirim ki.
You're welcome to do so, of course.
Bunu yaptığınız için memnun bile kalırız.
I'm gonna be at work so you're welcome to stay here and study as long as you like. No.
Gece geç saatlere kadar işte olacağım yani istediğin kadar burada çalışabilirsin.
Oh, you're so very welcome.
Oh, bir şey değil.
- Oh, you're so welcome.
- Teşekkürler. - Bir şey değil.
If you're so worried, darling, you're welcome to take my place.
Şayet çok kaygılanıyorsan canım yerimi almandan hiç sakınca yok.
You're welcome. So, if I make, a mistake today, please forgive me.
Bugün bir kusurum olursa bağışlar mısın?
- Oh, you're so very welcome.
- Oh, bir şey değil.
- You're so welcome.
- Çok naziksiniz.
- You're welcome. So...
- Bir şey değil.
If you ever feel like sharing, there's a place where you're always welcome to do so.
Eğer paylaşmak istersen, bize katılabilirsin.
Fico, I know you're gonna be there to welcome us with open arms as you have so many times in the past.
Fico, birçok kez olduğu gibi orada da kollarını açıp bizi hoş karşılayacaksın.
Victor and I are so happy that you're here to celebrate with us as we welcome Edward and the Fletcher-Wootens into our family.
Victor ve ben, burada olduğunuz için çok mutluyuz. Komik alsında, biz önce Kat evlenir diye düşünmüştük.
Welcome. I'm so glad you're safe!
Sağ-salim gelmene çok sevindim!
So... If you feel like another drink you're welcome to join me.
Evet bir kadeh daha arzu ederseniz misafirim olun.
So... You're welcome.
Şimdi buyur bakalım.
- Thanks so much! - You're welcome.
- Çok teşekkür ederim!
So any of you dicknips think you can slug it down faster than me, you're welcome to get your fat asses up here to try. Yeah, no.
Yani aranızda benden hızlı içeceğini düşünen götelekler varsa koca götlerini buraya getirip kapışmaya buyursun.
You're so very welcome.
Hiç önemli değil.
So it goes without saying you're no longer welcome here at the Montecito.
Yani artık Montecito'da sizi görmeyeceğim.
So long as bargains are your inclination, you're welcome here!
Oldukça kelepirlerimize hevesi Hoşgeldiniz buraya!
You're so welcome.
Büyükanneniz kurban olsun size.
Well, you're so very welcome.
Hiç önemli değil.
That was "So Jealous" by Tegan and Sara, and I'm Alice Pieszecki, and you're listenning to "The Chart" on KCRW, welcome back.
TeganSara'dan dinledik "So Jealous" ve ben Alice Pieszecki. KRCW Listesi'ni dinliyorsunuz. Tekrar merhaba.
you're so stupid 85
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27
you're something else 41
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so sexy 27
you're something else 41