You're the mayor traducir turco
225 traducción paralela
- Kelly, you're the mayor of this town.
- Kelly, sen belediye baskanisin.
You're the mayor.
- Sizsiniz Sayın Belediye Başkanı.
You're the mayor of this town. If you order me not to arrest this man, you're the boss.
Siz belediye başkanısınız ve bana bu adamı tutuklamamamı emrediyorsunuz.
It's the mayor you're talking to.
B. Başkanı ile konuşuyorsunuz.
Now, once you get that, you file your permits, your requisition slips, and if the mayor's office approves of that, then you're set.
Bunu sağlayınca, ruhsatınızı, istek formunuzu kaleme verin. Belediye isteğinizi onaylarsa, işe başlayabilirsiniz.
You're the mayor.
Başkan sensin.
You're the Mayor of Shark City.
Köpekbalığı Kenti Belediye Reisisin.
Needs constant attention. The mayor will listen to you, but you're not the only one. It takes time...
Belediye başkanı sizi dinleyecek ama bir tek siz yoksunuz.
Tomorrow, when you're with the mayor, the words should roll off your tongue.
Yarın başkanın yanındayken kelimeler ağzından tane tane çıksın.
You're looking at the new mayor of Jeronimo.
Jeronimo'nun yeni başkanına bakıyorsun.
An article, which I believe appeared in a newspaper, asked why, since it would seem that you are in effect the Mayor of Chicago, you're not simply being appointed to that position.
Bir gazetede okuduğum makale şöyle soruyor : Chicago'nun Belediye Başkanı kadar etkili olduğunuza göre, neden bu göreve siz getirilmiyorsunuz?
While you're working on it, I'm going down in history as the mayor who let New York get sucked down into the 10th level of hell.
- Siz çalışırken ben New York'un cehenneme dönmesine izin veren başkan olarak hatırlanacağım.
The mayor knows you're good at this kind of thing.
Belediye başkanı bu tip şeylerde iyi olduğunu biliyor.
You're the mayor's daughter!
Sen Belediye Başkanı'nın kızısın!
Twenty minutes in rush hour traffic isn't slight, not when you're the mayor of a major American city.
Kalabalık trafikte 20 dakika az değil ; hele ki belediye başkanıysanız.
Nick, you're the mayor.
Nick, sen belediye başkanısın.
You're the guy everyone says is gonna be the future mayor.
Sen herkesin geleceğin belediye başkanı olarak gördüğü adamsın.
You're not the mayor.
Sen başkan değilsin.
Sorry, Mayor, but you're barkin'up the wrong tree.
Üzgünüm, başkan, fakat yanlış kapıya geldin.
You're mayor of the zone.
- Ross, o bölgenin başkanısın.
You're out of line, and I'll so inform the mayor.
Bunu belediye başkanına bildireceğim.
You're the mayor's right-hand!
Sen başkanın sağ kolusun!
YOU'RE THE MAYOR NOW, SIR, AND DON'T FORGET THAT. YEAH.
Şimdi Başkan sizsiniz efendim, bunu aklınızdan çıkarmayın.
Hello. You know the best way to get revenge on the mayor and his boys? You do exactly what we're doin'...
- Başkan ve adamlarından intikam almanın en iyi yolu yaptığımıza devam edip şehri korumak.
- You're guarding the mayor tonight?
- Bu akşam Başkan'ı koruyor musun?
And you're on the short-list with the likes of Donald Trump and the Mayor.
Listede, Donald Trump ve Belediye Başkanıyla birlikte siz de varsınız.
The mayor's out and you're in the way.
Belediye başkanı çıktı ve siz yolu kapatıyorsunuz.
So you're the new mayor.
Demek yeni başkan sizsiniz.
They say you're the first mayor... who's going to fulfill his promises.
Onlar senin sözünü tutan ilk başkan olduğunu söylüyor.
You're indeed the worst mayor we've ever had!
Siz şimdiye kadar sahip olduğumuz en kötü başkansınız!
You're gonna be in some trouble when the Mayor...
Belediye başkanı duyarsa başın belaya girer...
You're the mayor?
Başkan sen misin?
Mayor, you're addressing the grandson of Village Head Bedri!
Reis Bey, Bedri ağanın torunu ile konuştuğunu hatırlatmak isterim.
You're the mayor.
Sinema sana bağlı değil mi?
You're here because the mayor thinks you can walk on water, but you're a civilian now, Monk.
Buradasın, çünkü Belediye Başkanı senin suyun üzerinde yüyüyebileceğini sanıyor, ancak sen şu anda bir sivilsin Monk.
Don't expect the mayor to help you either, because after this, you're a leper.
İkiniz de artık Belediye Başkanı'nın desteğini unutun. Çünkü sen cüzzamlısınız.
You're the mayor.
Sen Belediye Başkanısın.
- You're the mayor.
Sen belediye başkanısın.
You're doing a meat show for the mayor?
Belediye başkanı için et gösterisi mi yapıyorsunuz?
Mr. Mayor, you're the only one I know with a bigger appetite than me.
Bay Başkan, benden daha iştahlı olarak tanıdığım tek kişi sizsiniz.
If you stay in this race, then I'm-I'm sure you're gonna slaughter me, but... I'm runnin'for the mayor of Mooseport!
Eğer bu seçimde kalırsanız eminim beni mahvedeceksiniz ama ben de bir Mooseport belediye başkanı adayıyım.
You're the one always acting like she's running for mayor of Stepford.
Stepford belediye başkanlığına oynarmış gibi davranan sensin.
Mayor has me taking the hit in public for the late academy class. - You're kidding me.
Binbaşı şu ertelenen akademi sınıfı için benim çıkıp konuşmamı istiyor.
A great village of pain, and you're the mayor.
Kocaman bir acı köyü ve sen de oranın başkanısın.
I understand you're in no position to criticize the Mayor.
Anladığım kadarıyla belediye başkanını eleştirebilecek bir konumda değilsiniz.
You're the mayor's wife, remember /
Sen Belediye Başkanı'nın karısısın. Hatırladın mı?
Hey, just because you're the mayor, it doesn't mean you're above the law.
Hey, belediye başkanısın diye.. .. kanunun üzerindesin diye birşey yok.
You're the mayor!
Belediye başkanısın sen!
What's the first thing you'll do when you're mayor?
Belediye başkanı olduğunda yapacağın ilk şey ne?
Mam, you're boy shot the mayor.
Bayan, oğlunuz başkanı vurdu.
You're the mayor.
Sen valisin.
you're the best 629
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134