English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You're the only one

You're the only one traducir turco

4,867 traducción paralela
Seems like you're the only one that doesn't know this case is bullshit.
Davanın palavra olduğunu bilmeyen bir sen varsın.
You're the only one I know who has ever escaped alive.
Onlardan canlı kurtulabilen bir tek seni tanıyorum.
You're the only one in here.
Burada sadece sen varsın.
Yes, you're the only one who does the work, don't you?
Evet, tüm işi sen yapıyorsun zaten değil mi?
You're the one, and only.
Sen teksin.
You're not the only one who gets to embellish.
- Süslenen sadece sen değilsin.
You're the only one we trust with all this.
Bu işte sadece sana güveniyoruz.
So, what, you're the only one who can take risks?
- Ne yani bir tek sen mi risk alıyorsun?
You're the only one confused here.
Bir tek senin kafan karışmış.
You're the only one who doesn't have to worry.
Bir şey için endişelenmek zorunda değilsin.
You only like horse-play when you're the one doing the playing?
At oyununu sadece kendin oynadığında mı seviyorsun?
I mean, you all grew up in the same house with the same parents, yet you're the only one who feels this enormous pressure to achieve at such a high level.
Hepiniz aynı evde, aynı ebeveynler tarafından büyütülmüşsünüz ama sadece sen çok başarılı olmak için inanılmaz bir baskı hissediyorsun.
If during one of your speeches, you decide to abandon your prepared text in favor of a musical number, because the emotions you're feeling are just so complex they can only be expressed in song,
Konuşma sırasında, hazırlanmış metni bırakıp hisleriniz çok karmaşık ve yalnızca bir şarkıyla anlatılır diye şarkı söylemeye teşebbüs ederseniz...
What do you think... you're the only one that's hurting?
- Tek acı çeken sen misin?
You're not the only one who went to Sunday school.
Pazar okuluna giden bir tek siz değilsiniz.
Do you think you're the only one that is having a hard time?
Laurel, zor zamanlar geçiren tek kişi sen misin sanıyorsun? !
Do you think you're the only one with family issues?
Aile sorunları yaşayan tek kişi sen misin sanıyorsun?
You're the only one that doesn't lie to me, Ollie.
Bana yalan söylemeyen tek kişi sensin, Ollie.
You're the only one I know who doesn't keep secrets from me.
Benden sır saklamayan bir sen varsın.
You think you're the only one?
Bir tek kendinin olduğunu mu sanıyorsun?
You're the only one in the Sector who knew I had those explosives.
Bende o bombaların olduğunu bilen Sektördeki tek kişi sendin.
You're the only one who knows this guy, Cat.
O adamı tanıyan tek kişi sensin, Cat.
You're not the only one that can quote Shakespeare.
Shakespeare'den alıntı yapan tek kişi sen değilsin.
You're not the only one who can do magic.
Büyü yapabilen tek sen değilsin.
We have a problem And you're the only one I could think of who could help us.
Bir sorunumuz var ve sen, bize yardım edebileceğini düşündüğüm tek kişisin.
You're the only one who's really been there for me.
Yanımda olan yegane kişi sensin.
And you're the only one who's been here, so...
Bu eve en son sen girdin, demek ki...
You're the only one I have to miss or that might miss me.
Hayatımda özleyebileceğim ya da beni özleyebilecek tek kişi sizsiniz.
You're the only one who's never teased me with my braces.
Diş tellerimle dalga geçmeyen tek kişi sensin.
You're not the only one who needs some space to get over this.
Yaşananları unutmak için bir yere ihtiyacı olan tek sen değilsin.
- Just all the "You're the only one, I'll die without you" crap.
- "Hayatımın âşkı sensin, sensiz ben ölürüm" saçmalığı.
YOU'RE THE ONLY ONE I TRUST.
Güvendiğim tek kişi sensin.
You know, the only work of art that belongs in here is the one we're gonna make together.
Biliyorsun, buraya lazım olan tek sanat eseri birlikte yapacağımız eser.
Like a ton of porno, like how can someone watch that much porno in one sitting, only when you're out of the house, so if you see it on the bill that's why.
Kim bir oturuşta o kadar çok porno izleyebilir ki? Sadece sen evde yokken oluyor. Faturada görürsen nedeni o yani.
I'm broken, and you're the one... You... You're the only one who can fix me.
Bozuldum ben ve sadece sen sadece sen beni düzeltebilirsin.
Well, then, Bill, you're the only one, because we are all selling something.
O zaman Bill, sen bu dünyada teksin, çünkü hepimiz bir şeyler satıyoruz.
But you can't deny the fact that no matter how many times we say "we're just friends," there's something else between us, and I'm not the only one who thinks that.
Ama sen de biliyorsun, her ne kadar sürekli "sadece arkadaşız" desek de ikimizin de inkar edemeyeceği bir şey var aramızda ve bu düşüncede olan bir tek ben değilim.
You're the only one who can come in.
Sadece sen içeri girebilirsin.
You're the only one, Jack.
Sen teksin, Jack.
You're the only one that your mother could count on, right?
Annenin güvenebileceği bir tek sen vardın, değil mi?
You're the only one that can make her happy.
Onu mutlu edebilecek bir tek sensin.
I see you're not the only one who can't sleep.
Bakıyorum da uyuyamayan tek kişi ben değilim.
You're not the only one.
Sen tek değilsin.
I imagine you're not the only one feeling out of sorts about all this. No.
Bu konuda rahatsızlık duyan tek kişinin sen olmadığını düşünüyorum.
You're the only one that says that, sweetie.
- Bunu sadece sen söylersin, hayatım.
But you're the only one left.
Takımından geriye bir tek sen kaldın.
I'm the only one who knows what you're like, the only one who knows how much, despite everything, I can love you.
Nasıl biri olduğunu bir tek ben biliyorum. Her şeye rağmen seni ne kadar sevdiğimi... Bir tek ben biliyorum.
I'm sorry to dump this on you, but you're the only one I can tell.
Bunu sana yıktığım için özür dilerim ama bir tek sana söyleyebilirim.
Yeah, but you're the only one with motive.
Evet, ama cinayet sebebi olan bir sen varsın.
We're all booked for a one-time-only performance of "you do whatever the hell I say."
Hepimiz tek seferlik bir gösteride oynamak için seçildik "Ne diyorsam onu yapın" gösterisi.
You're not the only one.
Bunu yaptığı tek kişi sen değilsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]