English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You's

You's traducir turco

1,438,088 traducción paralela
Well, if it's as big as you say it is, about 250 cc's?
Eh, eğer dediğin kadar büyükse 250 cc civarında yeter.
You said that's where his parents live, right?
aliesi burada yaşıyor demiştin değilmi.
So, you see yourself as the savior of mankind?
Kendinizi insanlığın kurtarıcısı olarak mı görüyorsunuz?
Eileen kropp's father, you see, he tasked me with doling out your penance.
Eileen Kropp'un babası beni kefaretini yerine getirmem için görevlendirdi.
There's really nothing more important than you right now. I get it.
Şu an senden önemli başka birşey yok.
And how do you know she's pregnant?
Hamile olduğunu nasıl biliyorsun?
What, you're saying it's invisible?
Ne, görünmez mi diyorsun?
While you guys debate the bioethics of invisible snakes, I think I know a way to see it.
Siz tartışırken, Görünmeyen yılanları görmenin, bir yolunu buldum sanırım.
When he knows what's at stake, I promise you, he will.
bebeğin tehlikede olduğunu bildiğinde, inanıyorum konuşacaktır.
You need to be here for the team.
Takım için burada olmalısın.
Maybe after we cure sterility, we can all go to dinner and you can grill him then.
Belki kısırlığı tedavi ettikten sonra, Hepimiz akşam yemeğine gidebiliriz Ve o zaman onu ızgara yapabilirsin.
- Youyou know what, itit kept you alive and in stasis forfor ten years. - That's not gonna...
-
I know what I'm about to say will sound impossible, um, but you were with Clem three months ago inin Colorado and, she's pregnant.
Neyle karşılaşacağımı biliyorum imkansız gibi gelecek, ama Clem'le birlikteydin Üç ay önce Colorado'da ve o hamile.
II know that you probably don't want to hear from her and II get that, but for what it's worth...
Muhtemelen ondan haber almak istemiyorsun bunu anlayabilirim ama...
You don't understand. You have the wrong guy.
Anlamıyorsun Yanlış adama geldin.
And if you're telling me some girl is pregnant, then, I mean, that's amazing. But I could promise you it's not because of me.
eğer bana bir kızın hamile olduğunu söylüyorsan bu muhteşem bir şey ama sana söz verebilirim Benim yüzümden değil.
- You're alive?
- Sen hayatta mısın?
So, what brings you boys south of the border?
Sizi sınırın güneyine getiren ne?
I guess you can shove a cockpit into a tablet when you've made a fortune off of people's pain.
Sanırım insanların acısından... bir servet kazanınca bir kokpiti... bir tablete sığdırabiliyorsun.
Uh, you might want to speed up that takeoff time. _ Order up.
Kalkış sürecini biraz hızlandırmak isteyebilirsin.
Since then, you've had protestors outside your office every day and mounting pressure to allow the government access to your facilities.
O zamandan beri, her gün... ofisinizin kapısında... hükümetin sizin tesislerinize erişmesiyle... ilgili protestolar oldu.
Well, that can happen if you're the son of the guy who created worldwide sterility.
Dünya çapında kısırlığa... sebep olmuş adamın oğluysan bu normal bir şey.
That's a lot of words to say that you need Abe's help.
Abe'in yardımına ihtiyacın olduğunu söylemek senin için zor.
It's great to see you.
Sizleri görmek güzel.
Hey, can you toss me that'lectro wrench?
Bana şu elektronik İngiliz anahtarını uzatır mısın?
I mean, for you it's been ten years.
Yani, senin için on seneydi.
I know I put a target on your back for the last five years, and you're angry and it's warranted.
- Sadece dur. Sırtına son beş senedir bir hedef tahtası koyduğumu biliyorum ve sinirlisin, ki bu anlaşılabilir.
That's very generous of you.
Oldukça cömertsin.
Or... you can accept that what's past is past and move on with whatever future we all have left.
Ya da... geçmişi geçmiş olarak kabul edebilirsin ve elde ne gelecek varsa ona devam edebilirsin.
By day's end, you'll have Clementine Lewis. Perfect.
Gün sonunda Clementine Lewis'i alacaksın.
And by day's end, you'll be holding your son again.
Mükemmel. Ve sen de günün sonunda çocuğunun elini tutuyor olacaksın.
You must be impressed.
Etkilenmiş olmalısın.
Abe, there's something I need to tell you.
Abe, sana bir şey söylemem gerek.
Uh, b-before you do that, let's, uh, let's talk this out.
Ah, y-yapmadan önce bunu konuşarak çözelim.
You're bound by the edicts of the old order, but I'm going beyond.
Eski düzenin etikleriyle bağlısın ancak ben ilerisine gidebiliyorum.
Beyond the constraints of this planet, beyond the regime of humanity, beyond the concept of life as you understand it.
Bu gezegenin kısıtlamalarına rağmen, insan rejiminin aksine, anladığınız yaşam konseptinin ilerisine.
She's on the 15th floor. You can still catch her.
15. katta, hala yakalayabilirsin.
You know, she's dead now.
Artık onun öldüğünü biliyorsun.
You're not still upset about our little misunderstanding, are you?
Küçük yanlış anlama konusunda hâlâ sinirli değilsin, değil mi?
My accountant's untimely demise left the door wide open for you to purchase that fleet of cruise ships for a song. Well, now...
Muhasebecimin zamansız ölümü yolcu gemileri filosunu çok ucuza satın alman için sana kapıları ardına kadar açtı.
That's why you're here, isn't it?
Bu yüzden buradasın, değil mi?
All I can tell you is, he's coming to Washington.
Sana söyleyebileceğim tek şey Washington'a gelecek olması.
And they tell me the debt collector is coming for you, which means he's the next blacklister.
Ve bana Borç Koleksiyoncusunun senin için geldiğini söylediler. Bu da demek oluyor ki bir sonraki Karalistelimiz o olacak.
Here's the defense for you.
Savunmanda böyle dersin.
In the meantime, you're off active duty, which is exactly what kaplan intended.
Bu arada, Kaplan'ın tam da amaçladığı gibi aktif görev dışındasın.
Whoever tipped you two had incredible specifics.
Size kim ipucu verdiyse inanılmaz özellikleri varmış.
I'm gonna be able to tell you what this guy ate for his last two meals, but it's gonna take time.
Bu adamın son iki öğününde ne yediğini bile söyleyebilirim ama bu zaman alacaktır.
Elizabeth, you can flip through every rolodex at the bureau, but when it comes to matters of death and necropsy, there is one technician who has gifts that simply cannot be matched.
Elizabeth, bürodaki her Rolodex'e hayran olabilirsin. Ancak iş, ölüm ve doğum olaylarına gelince eşi benzeri olmayan, Allah vergisi becerilerle donanmış bir teknisyen var.
Okay, Mr. Cooper, are you ready?
Pekala, Bay Cooper hazır mısınız?
Hello, Elizabeth. It's good to see you.
Merhaba Elizabeth.
I know you have good intentions, but you've got to stop.
Seni görmek güzel. İyi niyetli olduğunu biliyorum ama durmalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]