You've done traducir turco
19,540 traducción paralela
Said you were done with football. You wanted to start helping out around here.
Futbolla işinin bittiğini ve bize burada yardımcı olacağını söylemiştin.
What you've done... could destroy us.
Bu yaptığın bizi mahvedebilir.
Well, I hope that money's worth it,'cause you're gonna have to live with what you've done for the rest of your life.
Umarım para yaptığına değer çünkü ömrünün sonuna kadar yaptığın şeyle yaşamak zorundasın.
You've done this before?
Önceden yapmış mıydın?
Mitchell, this is the sweetest thing you've ever done for me.
Mitchell, bu benim için yaptığın en hoş şey.
And with all the resources at your disposal as a member of Five-O, you'd have done everything in your power to locate and assist your brother.
Bir Five-O üyesi olarak elinizdeki kaynaklarla kardeşinizin yerini bulma ve yardım etme gücünüz vardı.
Now that we're done catching up, here are the calls you've missed.
Arayı kapattıysak, cevaplayamadığın aramalar burada.
Once you've paid the price for everything you've done, you can start building a new life.
Yaptığın her şeyin bedelini ödedikten sonra yeni bir hayata başlayabilirsin.
It can be done, and we expect no less of you.
Bu sizin için de mümkün ve başaracağınıza inanıyoruz.
Not only destroy everything you've done, but everything you want to do.
Sadece şu ana dek yaptıklarını değil, yapmak istediklerini de mahvedebilir.
With all the resources at your disposal as a member of Five-O, you'd have done everything in your power to locate and assist your brother.
Five-O ekibi üyesi olarak elinizdeki olanaklarla kardeşinizi bulmak ve yardım etmek için elinizde olanak var.
Anything that I've done, you've done. No.
- Benim yaptığım her şeye sen de bulaşmışsındır.
You've done more than enough.
Gerekenden fazlasını yaptın.
Now see what you've done?
Yaptığını beğendin mi?
You've done such fine work.
Çok iyi iş çıkardın.
If you had done so, our friendship would've never gotten this bad.
Gösterseydin aramız bu kadar kötü olmazdı.
But I'll never forget what you've done for me.
Ama benim için yaptıklarını asla unutmayacağım.
Everything you've ever done- - ever done- - is admissible, okay?
Yaptığın her şey ama her şey ortaya dökülür.
And when I'm done collecting, I'm gonna find that little hottie you sent in here, and this time, I'm gonna be less of a gentleman.
İşim bittiğinde de, buraya yolladığın minik hatunu bulacağım ve bu kez hiç centilmence davranmayacağım.
Sir. I gave it a lot of thought. I think I paid you back for what you've done for me.
Ağabey, çok düşündüm sana olan borcumu çoktan ödedim.
See what you've done to a class A masterpiece?
Acayip sevimli ve klas yüzüme açtığın yaraya bak!
Secrets we don't want anyone to know, things that other people might know and hold over your head, even though you personally have done nothing to them?
Sadece bazı insanların bilebileceği sırların olduğunu ve onlara hiçbir şey yapmasan da sana karşı koz olarak kullandıklarını mı söylüyorsun?
"It was lovely meeting you," and we send her off and we laugh, and we have tea, and we buy a rocking chair that may or may not have been Benjamin Franklin's barber's cousin's proctologist's, and we pat ourselves on the back for a job well done, and we go home and we forget all about her.
Sonra da Benjamin Franklin'in berberinin kuzeninin proktoloğuna ait olma ihtimali olan bir sallanan sandalye alır, güzel bir iş çıkardığımız için birbirimizi över, evimize döner ve kızı tamamen unuturuz.
- You know, Emily, you've been a member for many years, and you've done some wonderful work.
- Bak Emily. Yıllardır bu organizasyonun üyesisin ve çok iyi işler başardın.
- Forget what you've done to this hot mess.
- Şu zavallıya yaptıklarını boş ver.
I've never done anything with them, but you can have them for free to sing at the end, if you like.
Onlarla hiçbir şey yapmadım ama isterseniz sonda söylemek için ücretsiz alabilirsiniz.
I bet you've never done a thing in your life which didn't also benefit yourself.
Bahse varım, hayatında sana faydası olmayan hiçbir sey yapmamışsındır.
It's the least I could do, after all you've done for me.
Benim için yaptığın onca şeyden sonra elimden gelenin en azı bu.
What you did today was... actually something I would've done when I was an intern.
Bugün yaptığın şey intörn olduğum zamanlarda benim de yapacağım bir şeydi.
You've done everything right.
Her şeyi olması gerektiği gibi yaptın.
I don't expect you to ever understand what I've done.
Senden yapmış olduğum şeyi anlamanı beklemiyorum.
You've done so much for me.
Üstümde çok emeğiniz var.
You've already done the hard part.
- Zor olanı yaptın zaten.
When I become famous, I will not forget what you've done.
Ünlü olduğum zaman yaptığın şeyi unutmayacağım.
( whispering ) You have no idea what you've done, Judy.
Ne yaptığını hiç bilmiyorsun Judy.
- When you're dying, and you're bleeding out wishing you'd done things differently,
ölüyorsun zaman ve dışarı kanıyor isteyen Eğer, farklı şeyler yapmış olur... şunu her zaman hatırlamanı istiyorum.
I've really been wanting to thank you for everything that you've done for our family these last few years.
Son birkaç yılda ailemiz için yaptığın her şey için sana teşekkür etmek istiyorum.
The way I've done it... you think it's too harsh?
Bunu yapma şeklim sence çok mu sertti?
You've done it before.
Daha önce yaptın.
Okay, art is never frivolous, and if you'd done your homework, you'd know that these funds were specifically donated, because art has a proven healing and restorative property.
Sanat önemsiz değildir ve ev ödevinize iyi çalışsaydınız ödeneğin özel bir bağıştan geldiğini bilirdiniz. Çünkü sanatın iyileştirici ve yenileyici özelliği vardır.
Alberto, you've done a lot for me.
Alberto, benim için çok şey yaptın.
Please. I've done everything that you asked.
Benden istediğin her şeyi yaptım.
Now, do you really feel like you've done the work to change that?
Bunu değiştirmek için gerekenleri yaptığını düşünüyor musun?
I just really wanted to thank you for everything that you've done for me.
Benim için yaptığın her şey için teşekkür etmek istedim.
I've done nothing but be helpful to you, and it's'cause of me that you made dozens of arrests, and you shut down the drug business in this town, and now you want to come after me?
Size hep yardımcı oldum, benim sayemde onlarca tutuklama yapabildiniz. Benim sayemde bu kasabada uyuşturucu işini bitirebildiniz. Şimdi de beni mi yakalamak istiyorsunuz?
You've done this before.
Bunu daha önce de yapmıştın.
You've done too much already.
Çok şey yaptınız zaten.
So you've done your talking. Go ahead.
Yani söyleyeceklerin bitti.
Do you really want all the work you've done, everything you've achieved, to be thrown into question?
Yaptığın onca işin, her başarının bir sorguyla mahvolmasını istiyor musun sahiden?
Well, they don't see what you and Helen have done.
Onlar senin ve Helen'ın yaptıklarını görmüyorlar.
I love what you've done with the place.
Evine yaptıklarını sevdim.