You've done all you can traducir turco
227 traducción paralela
I can never thank you for all you've done.
Yaptıkların için sana minnettarım.
I can't come back here, and I want you to have some money for all you've done.
Dönemeyebilirim, ve yaptıkların için para almanı istiyorum.
I know how you've been acting towards her... and all I can say of what she's done is it's about time.
Ona nasıl davrandığınızı biliyorum. Bence bunun zamanı gelmişti.
You've done all you can up there.
Orada elinden geleni yaptın Brickley.
For all Harry's being too, too tiresome and my loving you to distraction, I still wouldn't want to see him done in.
Harry'nin tüm can sıkıcı hallerine ve seni çok sevmeme rağmen onu işi bitmiş halde görmek istemem.
Darling, how can I ever thank you for all you've done in the past few weeks?
Sevgilim, birkaç haftadır benim için yaptıklarına nasıl teşekkür edebilirim?
You've done all you can.
Sen elinden geleni yaptın.
After all you've done, you can stop crying to me!
Yaptıklarından sonra, seninle işim bitti artık.
You've done all you can do.
Yapabileceğin herşeyi yaptın.
You come out on the other side, and you can see the road, white and narrow like a, uh, fresh-washed ribbon, twisting'and turnin all the way down, then kinda hurryin'straight across the valley,
Öteki tarafa çıktığında yolu görürsün. Yeni yıkanmış bir kurdele gibi beyaz ve dar ta aşağılara kadar döne kıvrıla gider. Şehre bir an önce kavuşmak istercesine vadiyi aşar.
Do you honestly believe that time can excuse all the things you've done to me?
Bana yaptıklarını aradan geçen zamanla mazur göreceğime sahiden inanıyor musun?
I don't understand you. We've done all these things for you and all you can do is think about the key.
Tüm bunları senin için yaptık, senin ise tek düşündüğün şey anahtar.
You've done about all for me that you can.
Benim için yapabileceğini yaptın.
You've done all you can do.
Elinden geleni yaptın.
Honey, after all you've done for me, the least I can do is load for you.
Tatlım, benim için yaptığın bunca şeyden sonra, en azından senin silahını doldurabilirim.
It's never welcome, but if you've done all you can do and it's your best in a way, I guess, you're ready for him.
Gelmesi hiçistenmez ama yapabileceğiniz her şeyi yapmışsanız elinizden gelen buysa bir bakıma ölüme hazırsınız demektir.
and I'm not going to kill my whoring mother because it's already done, and you can all drop dead, except for Madame Rosa, who's the only thing, person I love.
ve onu, fahişelik yapan annemi, öldürmeyeceğim çünkü bu zaten yapıldı. Sevdiğim tek insan olan, Madam Rosa dışında her şeyi öldürebilirsiniz.
All I can tell you is I'm sorry for everything - for everything I've put you through, for everything I've done :
Sana tüm söyleyebileceğim, herşey için üzgün olduğumdur seni bitiren herşey için, yaptığım herşey için.
You get all keyed up and then you can't go. - I've done two bottles.
Bir anda gerginleşir, sonra da yapamazsın.
IT SOUNDS LIKE YOU AND SARAH HAVE DONE ALL YOU CAN.
Bence... sen ve Sarah yapabileceğiniz herşeyi yapmışsınız.
[Mattingly] There's a long period of time... when you've done all the things you can, and there are few things left to say.
Uzunca bir süre geçiyor... Yapabileceğiniz her şeyi yaptıktan sonra söyleyecek çok şey kalmıyor.
You've done all you can.
Sen üzerine düşeni yaptın.
You can kid all you want about what happened. I've seen the tapes. Brian was getting it done.
Kendinizi kandırabilirsiniz ama ben bantları seyrettim Brian doğru yaptı Ona sor, sana söyler.
You had to see her after all I've done for you!
Canım ne zaman isterse o zaman görüşürüm.
How can I ever repay you for all you've done?
Tüm yaptıklarınzdan sonra size hakkınızı nasıl ödeyebilirim?
I've done all I can do for you.
Senin için elimden gelen her şeyi yaptım.
How can you people turn on snakes after all they've done for you?
Onların sizin için yaptığı onca şeyden sonra onlara bunu nasıl yapabilirsiniz?
I can't believe this, after all I've done for you!
Senin için yaptığım onca şeyden sonra buna inanamıyorum!
Caroline, if you've had therapy for two years without much progress, perhaps you've reached a plateau, or you and your therapist have done all you can together.
Caroline, 2 yıldır terapi görüp pek faydası olmadığını düşünüyorsan belki de iletişim eksiliği var. Belki de terapistinle olan birlikteliğini bitirmelisin.
You've done all you can Doctor.
- Sen elinden geleni yaptın Doktor.
I've done this so that you, my adoring and helpless public can gaze upon moi, your lovely queen of all media.
Sizin için yaptım, benim sevgili, çaresiz halkım. ... böylece beni dinleyebilirsiniz ; Medyanın güzel kraliçesini.
All the damage you've done, they can't get a new one while you two still run around.
Yaptığınız zararlardan dolayı, yenisini de bulamıyoruz siz sokaklarda yakıp yıkarken.
I'm sorry, but, um... the folks at the American Citizen Service have done all they can and now they tell me that you guys are my last chance.
Çok üzgünüm ama... Amerikan Vatandaşlık Hizmetlerindeki arkadaşlar... ellerinden gelen herşeyi yaptı... ve şimdi de sizin son şansım olduğunuzu söylüyorlar.
I have told you all I can and it's all over and done with now.
Sana anlatabileceğim kadarını anlattım ve hepsi bu kadar.
You've already done all the damage you can to me.
Bana verebileceğin bütün zararı çoktan verdin.
You've done all you can for tonight. Go to bed.
Bu akşamlık elinden geleni yaptın.
All the good that you've done and still can do.
Yaptığın yapacağın onca iyilik...
- You've done all you can do.
- Elinizden geleni yaptınız.
You've done all you can, Dr. Wesley.
Elinizden gelen her şeyi yaptınız, Dr. Wesley.
We can't thank you enough for all you've done.
Yaptıklarınız için ne kadar teşekkür etsek az olur.
All right, but I'm done making excuses... and all I can say is that I'm sorry and I love you.
Pekâlâ, mazeret söylemeyi bıraktım. Tek söyleyebileceğim : Üzgünüm ve seni seviyorum.
How can you say that? After all I've done around here- -
Evinde yaptığım onca şeyden sonra bunu nasıl söylersin?
Nina, you can look the other way once and it's no big deal, except it makes it easier to compromise next time and soon all you're doing is compromising because that's how you think things are done.
Nina, bir kez olsun öteki taraftan bakınca büyütülecek bir şey olmadığını görüyorsun. Sadece bir sonraki sefer ödün vermen kolaylaşıyor ve bir süre sonra tek yaptığın şey ödün vermek oluyor. Çünkü işlerin böyle yürüdüğünü düşünüyorsun.
There may come a time when you've done all you can do, and you just gotta let go.
Onun için yapabileceğim her şeyi yaptığım zaman geldiğinde sadece gitmesine izin vereceğim....
If we can't fix this, it could undermine the good you've done and all the good that you're still destined to do.
Bunu düzeltemezsek, yaptığınız bütün iyilikleri ve yapacak olduğunuz bütün iyilikleri mahvedebilir.
YOU... YOU'VE DONE ALL YOU CAN POSSIBLY DO.
Yapabileceğin herşeyi yaptın.
You've done all you can, and I really appreciate the effort.
Elinden geleni yaptın, çabanı takdir ediyorum.
You've done all you can, sir.
Elinizden gelen her şeyi yaptınız, efendim.
I can't tell you how pleased I am, Jonathan. After all you've done, I would've hated to see this end.
işimiz bittiğinde bu sonu görmekten nefret etmiş olacaktım.
Then you come back here all put out because I didn't just sit around and wait for you like Dean would've done?
Sonra buraya geliyorsun ve oturup Dean'in yaptığı gibi seni beklemediğim için canımı mı sıkıyorsun?
We can never repay you for all you've done.
Yaptıklarınızın karşılığını asla geri ödeyemeyiz.