You've got this traducir turco
4,929 traducción paralela
This is KYGL, Oldies on the Border, and if you've got us on, you're probably getting ready for the big football game this weekend.
Burası KYGL Sınırdaki Yaşlılar, bizi dinliyorsanız eğer muhtemelen hafta sonundaki büyük futbol maçı için hazırsınızdır.
Oh, my God, you guys, I've got to tell you about this girl
Aman Tanrım, çocuklar. Size dün gece takıldığım şu kızdan bahsetmeliyim.
Wow, you've got to clean this...
Buraya temizlemeniz gerekiyor.
Now this tells'em you'll match whatever they've got. That you'll outdo'em.
Bu, ellerinde ne varsa onlarla karşılaşacaksın, onları öldüreceksin demek.
Uh... listen, uh... ahem, this is a... stupid time to mention this, but... you've got to come to dinner.
Bak, bunun biraz zamanlaması garip olacak ama akşam yemeğine gelmelisin.
Like I said, I'm feeling a lot of stuff hit me at this time... my daughter's birthday, this dead woman, and, um... figured I'd work the case, you know, till DiCillo called or we got an ID.
Dediğim gibi bir çok olay beni etkileşmişti kızımın doğum günü, o ölü kadın ve dava üzerinde çalıştığımı sanıyordum ta ki DiCillo arayıp kimliğin bulunduğunu söyleyene kadar.
But there's this other part of you that knows you've got to get on with it.
Bu da senin atlatman gerektiğini bildiğin diğer bir yanın
You've got this wrong.
Yanlış anladın.
And I'm terribly sorry about this, but I'm afraid if you've got to ask, you're not really the right sort of chap.
Bunun için üzgünüm ancak gidip sorarsan kulübe uygun olmayabilirsin.
Shouldn't give you this, you've probably got a concussion.
Sana bunu vermemem gerek, büyük ihtimalle kafana darbe aldın.
We've got the finest sperm in the country in this room, you should be paying us to let you drink it.
Ülkedeki en iyi sperme sahipiz, senin bize para veriyor olman lazım bunu içmene izin vermemiz için.
Look, you've got to pat it down like this.
Bak üzerine böyle vurmalısın. İşte böyle.
Sorry, buddy, but I've got to call you on this one.
Üzgünüm, dostum. Sana böyle hitap etmeliyim.
Give me a favor and find out how this ship got out of 202, will you?
Bana bir iyilik yap ve 202 gemisinin nasıl kurtulduğunu öğren, olur mu?
Ah, no! No, you've got to make the arrest. This one's yours, boss.
Tamam mıdır?
The fact is it's nice to know you got him, and I don't want to have this conversation with you.
Ona sahip olduğunu bilmek güzel ve seninle bu konuşmayı yapacak zamanım yok.
Okay, boss, you've got one shot at this.
Patron, bunda tek bir kurşun var.
So why isn't he in prison if you've got all this documented?
Peki elinde bunca belge varken bu adam nasıl hala dışarda dolaşıyor?
Going to be buried in this cold hard clay doesn't mean A man such as you with other options got to.
Sırf arkadaşının sert ve soğuk toprağa gömülmesi senin başka seçeneklerin olmadığı anlamına gelmiyor.
Hopefully sooner than later, you'll realize there's a bit of luck in this and not just because you got out of there alive, but because you got this story.
Umarım er yada geç, Bunda bir şans olduğunu ve sırf sen oradan canlı çıktığın için bu hikayenin senin olmadığını anlarsın.
You threaten them with lawyers, builds a story that's already getting a lot of play and then you get another week of headlines and then you got this food critic posting fresh bloods about your none star and they all getting picked up
Onları avukatla korkutursan virüs gibi yayılan hikâyenin üstüne kat çıkmış olursun ve böylece bir hafta daha manşetlerden inmezsin. Ondan sonra da şu yemek eleştirmeni durmaksızın yeni yazılar yazar ve böylece o bundan bu şundan alıp haberleri coşturdukça coşturur.
You've got this terrible secret.
Böyle korkunç bir sırrınız olur.
This soldier boy and you got something going?
Bu asker ve senin aranda bir şey mi var?
Well, you guys just got sprung from this joint, and I figured you had careers to get started.
Bu batakhaneden çıkıp gittiniz ve işe başlayacağınızı düşündüm.
So, Matt went off and he got some coke, some champagne and some sausages for her and took'em back and he said she just had this big grin on her face and she goes, "Thank you!" and just hoovered up the coke and drank some champagne and ate her sausages.
Matt gidip biraz kokain, şampanya ve sosis getirmiş. Nina yüzünde kocaman bir gülümsemeyle "Sağ ol" demiş ve kokaine yumulmuş şampanya içmiş ve sosisleri yemiş.
Oh, wow. Look at this. You've got an iPad.
Şuna bak. iPad'in var.
You think I got here just'cause I got $ 50 million in the bank - and this amazing ass? - No.
Buraya sırf bankamda 50 milyon dolar ve bende harika bir kıç olduğu için mi geldim sanıyorsun?
At least in this case, we've got, you know, good food, and you know, campy roadside attractions and...
En azından yiyeceklerimiz iyi. ve konaklayacak yerler var ayrıca kayınbiraderler.
This... this whole thing has got me so nuts that I haven't really taken the time to appreciate how bananas it must be for you.
Bütün bu olaylar beni çılgına çevirdi, Ve muzların senin için nasıl Olabileceği hakkında düşünemedim.
I got this especially for you, and I want you to remember me wearing it.
Senin için özel olarak aldım ve giydiğimi hatırlamanı istiyorum.
I got this especially for you, and I want you to remember me wearing it.
Senin için özel olarak aldım ve giyerken hatırlamanı istiyorum.
I mean, if I had been more understanding of the fact that you got some serious kink in you then we never would've fallen down this rabbit hole to begin with.
Yani en başından ben senin içindeki bu sapıklığa daha anlayışlı olsaydım hiç bu karmakarışık işlere girmeyecektik.
That is my name you're throwing around out there, and I've got a reputation in this town.
Kirlettiğin benim adım, ayrıca bu şehirde bir itibarım var.
like I was saying, if you've got, um, big plans this weekend, keep those fingers crossed...'cause rain... it's coming.
Dediğim gibi, eğer bu hafta sonu önemli planlarınız varsa dualarınızı eksik etmeyin. Çünkü yağmur geliyor.
I've got you this chance, now use it.
Bu şansı ayağına kadar getirdim, bunu kullan.
You've probably heard the rumour that I only got this job because I slept with my boss.
Patronumla yattığım için bu işi aldığım dedikodusunu muhtemelen duymuşsundur.
Look, I don't know what you people are doing out here, but this is the second wolf kill in a couple of days and you've got goddamn tracks all over your property.
Siz burada ne yapıyorsunuz bilmiyorum ama bu birkaç gün içindeki ikinci cinayet ve sizinde arazinizin her yerinde izler var.
You know, when i was just like a week or two out of vet school, i got a call to go to this farm and work on a donkey.
Biliyor musun, okuldan mezun olduktan bir ya da iki hafta sonra, bir çiftlikten telefon geldi, ve bir eşeğe bakmam istendi.
You got like this sixth sense all of a sudden, like you've been here before.
Sanki daha önce buraya gelmişsin gibi altıncı his olaylarına girdin herhalde?
I think I got it out of my system, you know, with this and the surrey and the weird little horse.
Ben sistemin disina var dusunuyorum, bu ile, biliyorum surrey ve garip kucuk ati ve.
Just... I got out of rehab, and they threw this big party for me and, and then... and then, you know, they all disappeared.
Rehabilitasyondan çıktıktan sonra benim için büyük bir parti düzenlediler ve sonra hepsi yok oldu.
- Sure you've got this?
- Yapabileceğine emin misin?
- Oh! - Yeah. And you have no idea, I'm up here in this frozen shithole.
Evet ve bu göt donduran yerde ne işim olduğuna inanamazsınız.
This time, we've got some questions for you, buster.
Bu sefer, soruları biz soracağız, lan.
You're lucky, you've got this big family.
Büyük bir ailen olduğu için çok şanslısın.
I mean, that's why you got us this thing and the Xbox?
Bu şeyi ve oyun konsolunu bu yüzden mi aldın?
We took a look at that video you shot of Colin's freak-out this morning. What've you got?
Neyin var?
Max, you've got this!
Max, bu sende!
I'll let you keep this bag of crystal I've got.
Elimde olan tüm kristali de vereceğim size.
Oh, guys, you've got to see this.
Bunu görmelisiniz.
Then you visit your friend's game, and he's got this awesome candy mansion...
Sonra arkadaşlarının oyunlarını ziyaret ediyorsun ve onun muhteşem şeker şatosunu görüyorsun...
you've got a point 16
you've got mail 34
you've got a friend in me 28
you've got a deal 21
you've got a choice 16
you've got the wrong guy 51
you've got it 213
you've got a lot of nerve 17
you've gotta be kidding me 133
you've got it all wrong 111
you've got mail 34
you've got a friend in me 28
you've got a deal 21
you've got a choice 16
you've got the wrong guy 51
you've got it 213
you've got a lot of nerve 17
you've gotta be kidding me 133
you've got it all wrong 111