You called for me traducir turco
393 traducción paralela
Father, you called for me?
Baba, beni mi çağırdın?
- You called for me, lieutenant?
- Beni istemişsiniz, teğmenim.
- You called for me?
- Beni mi çağırdınız?
You called for me.
Beni istemişsiniz.
You called for me, Mr. Drax.
Beni mi çağırdınız, Bay Drax?
- Comrade, you called for me
- Beni mi çağırdınız yoldaş.
In the tunnel, when you called for me, I felt I loved you more than ever.
Tünelde... beni çağırdığında, seni her zamankinden çok sevdiğimi hissettim.
You called for me, Father?
Beni mi çağırdın, baba?
You called me dirty earlier for going to the bathroom.
Geçen günlerde de pis deyip banyoya gitmemi söylemiştin.
I found out you asked for me when you first called in.
Daha işin başında beni sorduğunu öğrendim.
What I mean, sir, is that the burglar had never harmed anybody before, yet from your bedroom window when you called in, you asked for me.
Söylemek istediğim, efendim, şu ki, soyguncu daha önce asla kimseye zarar vermemişti, buna karşın daha işin başında yatak odasının penceresinden beni sordun.
Lieutenant, is this what you called me out for?
Komiser, beni bunun için mi çağırdınız?
You only called for me once.
- Biz sadece bir kez buluşmuştuk.
She said as soon as you leave they'll kill me so I called for help.
Siz gider gitmez beni öldüreceklerini söyledi. Ben de imdat diye bagirdim.
I remember the first time you called on me with two tickets for the first night of that Shaw play.
Beni ilk aradığın günü hatırlıyorum. O şova iki bilet almıştın. Hatırladın mı sen de?
That... That grim Sunday at Harvard, when you called it quits, David took me for a walk.
O üzücü pazardı, Harvard'da ayrılmak için çağırdığında David beni bir yürüyüşe çıkardı.
Called me and asked me to look out for you.
Beni arayıp sana yardım etmemi istedi.
You called a turn for me once, and I couldn't see it.
Sen de bana bir kez doğru tavsiyede bulundun, dinlemedim.
I called out from within me for so long that you fiinally came.
Hep içimden haykırdım ve sen sonunda geldin.
Called that number you gave me for emergency.
Verdiğin telefonu aradım.
You called me and asked for help.
Beni arayıp yardım istedin.
Nor have called me "thief" and "boy", for if you slay me, it will not be accounted a great triumph, because you will have slain merely a robber chief.
Bana "hırsız" ve "oğlan" da demeyecektin çünkü, sen beni katledersen, bu büyük bir zafer sayılmayacaktır ne de olsa, topu topu elebaşı bir hırsızı katletmiş olacaksın.
If a reprimand is called for in this case, I will be ready to accept it from those who've known me much longer than you have.
Bu olayda bir kınama gerekiyorsa, beni sizden daha uzun süre tanıyanlardan kınamayı kabul etmeye hazırım.
Mrs. Holmwood, you called me in for a second opinion.
Bayan Holmwood, beni ikinci bir görüş almak için çağırdınız.
Is that what you called me for, to tell me you found those damn knives?
Beni bunun için mi aradın, lanet bıçakları bulduğunuzu söylemek için mi?
And when I came to see you and said : Commander, wouldn't there be a job for me on that Babylon tower of yours now called "a monument", what did you tell me?
Peki ya sana gelip, komutanım, şimdi anıt denen şu Babil Kuleniz'de bana da bir iş var mı dediğimde, bana ne cevap verdin?
I just called to thank you for helping me with my daughter today.
Sadece bugün kızımla bana yardımınız için teşekkür edeyim dedim.
You're the one who called for me to stop.
Beni durdurmak için arayan sensin.
You called me back for a demonstration? !
Beni gösteri yapmam için mi çağırdın?
Mr Domenico called me here for something else, I assure you!
Bay Domenico, beni başka bir şey için çağırdı, sizi temin ederim!
My affection for you is just the same as the day you called me to Munich, rescuing me from poverty, and welcoming me with open arms - I have not forgotten that.
Size olan sevgim beni Münih'e çağırdığınız günküyle aynı. Beni yoksulluktan kurtardığınızı, kanatlarınız altına aldığınızı unutmadım.
You called for me, my lord?
Beni mi çağırdınız, lordum?
Initially, you see, he called me from New York and evinced an interest in working for my firm.
Başlangıçta, görüyorsunuz ya, beni New York'tan aradı ve benim şirketimde çalışmakla ilgilendiğini belirtti.
- We're all so happy that you're healthy again. - All of my friends called me, thanks for not leaving me alone.
Ne güzel şey rastlamak ilk sevdiğine,
A hero called Ah fey has killed many, except one ; he told me to keep an eye on him. And wait for you.
Ah Fei adında bir yiğit, biri dışında hepsini öldürdü ; bana gözümü onda tutmamı ve seni beklememi söyledi
You called for me, my lord?
Beni çağırmışsınız, Efendim?
You know I called Langley, and you know I made it too easy for your monkeys to pick me up.
Langley'i aradığımı biliyorsun. Maymunlarının beni kolayca yakalamalarını sağladığımı da biliyorsun.
Correct me if I'm wrong, but you just called me human for the first time.
Yanlışsam düzelt ama ilk defa bana insan dedin.
When your father was having a little trouble with you in Brooklyn, he called me and asked me for a favor.
Brooklyn'de babanın canı senin yüzünden derde girdiğinde beni çağırdı ve bir istekte bulundu.
Can you sleep? You haven't called me darling for more than a year.
Bana bir yıldan daha uzun bir zamandır sevgilim dememiştin.
I was called personally by Bachman... and told to pump directly into the river... because, just between you, me and Moxy... he was too cheap to spring for the dumping charges hisself.
Çünkü, sadece sen, ben ve Moxy arasında kalsın... Atık masraflarını kendi karşılayamacak kadar ucuzcu.
They called me looking for you.
Seni bulmam için beni aradılar.
Then you'll also remember you owe me a favor to be called up whenever and for whatever reason I desire. - But that was just an idle promise. - Not to me!
o zaman bana, ne zaman ve ne şekilde olduğu önemli olmayan bir iyilik borcun olduğunuda hatırlarsın ama bu sadece boş bir sözdü benim için değil senden, selma'ya bir koca bulmanı istiyorum bir koca bulmak mı?
I thought you called me for another reason.
Ben başka bir nedenle aradın sanmıştım.
You called me for this?
Beni bunun için mi çağırdın?
You haven't called me that for a long time.
Bana uzun zamandır delikanlı dememiştin.
You called me down here for a dog?
Beni bir köpek için mi çağırdınız?
You should have called for a description before you let me in.
Hayır. Beni içeri almadan önce arayıp, kendimi tarif etmemi isteyecektiniz.
She called for me... Since it's for my precious Reika-chan's trial, I just had to come. What on earth are you intending by coming?
Amca ve Ran'la birlikte Sherlock Holmes hayranları turuna katıldım.
Well I called for another reason Dr. Crane. But what you just said really moved me.
Aslında başka bir konu için aramıştım ama..... söylediğiniz şey beni çok etkiledi Doktor Crane.
Just give me a seat next to Odo's bed and I promise you I'll conjure up enough innuendoes half-truths and bald-faced lies about my so-called career in the Obsidian Order to keep the Constable distracted for days.
Odo'nun yatağının yanına bir sandalye koyun ve size söz veririm ki, Obsidian Birliği'ndeki sözde geçmişim hakkında uyduracağım yarı doğru ve yüzsüz yalanlar Komiser'in kafasını günlerce meşgul edecektir.
you called 151
you called me 227
you called it 55
you called her 29
you called us 21
you called him 55
you called the police 24
you called the cops 29
you called them 20
for me 3075
you called me 227
you called it 55
you called her 29
you called us 21
you called him 55
you called the police 24
you called the cops 29
you called them 20
for me 3075
for men 33
for me too 49
you can do it 1412
you can 2818
you can't 4106
you can't miss it 64
you can't be serious 595
you can't beat me 46
you can't kill me 112
you can talk to me 162
for me too 49
you can do it 1412
you can 2818
you can't 4106
you can't miss it 64
you can't be serious 595
you can't beat me 46
you can't kill me 112
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't beat that 16
you can't go wrong 20
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can trust me 449
you can't stop me 130
you can't have it 85
you can't do it 187
you can't beat that 16
you can't go wrong 20
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can trust me 449
you can't stop me 130
you can't have it 85
you can't do it 187